Yonca Krallığı

III

(Kitapta gösterilen * bu işaret kitap sonunda kelimenin açıklaması olduğunu söylüyor.)

Bu bölum biraz ciddili galiba :D

/

Lan benim dünyam dönüyor sanırım. Bu nasıl baş ağrısı böyle?

"Willas uyandın!" Bu kim lan, Willas kim hem? Beynim durdu. "Uyandım mı, Anne?"

Yanağımda acı hissettim. "Ah" Gözüm doldu valla billa çok acıyor. "Ne annesi be, kendine gel sabah oldu sabah kalk hazırlanmak lazım."

"Neye hazırlanıyorduk?" Diye sordum kıza. "Salak bu gün taç giyeceksin ya" he tamam.

Ne tamamı?

LAN BEN BU GÜN KRAL OLUYORDUM DİMİ İMDAT CAMDAN FALAN ATLASAM MI? YA DA NE BİLEYİM KAÇAYIM YA DA BEYAZ ATLI PRENSESİMİ BEKLEYİM.

O sırada kapı çaldı. "Prensi taç giyme töreni için hazırlayacağız" birkaç kişi odaya daldı, iki muhafız da bir kutuyla.
Şu hızlı kardeşim*¹ bana dönerek "Bol şans" kız odadan çıktı. O ODADAN MI ÇIKTI?

"Merhaba prensim, lütfen sizi hazırlamamıza yardım edin, bir kişi size taç giyerken olacak prosedürleri anlatacak..."

Beni soydular. BENİ LAN BENİ BIRAKIN BARİ BEN SOYUNAYIM.

"Kıyafeti ben giyerim." Yok biraz daha kötü anı bırakmak istemiyorum. "Ne...?" Dedi bir çalışan. "Ben giyerim." Korktu ve başını salladı. Lan niye korkuyorsun ben sizden korkuyorum ya.

Neyse bir konuda anlaşabiliyoruz sanırım ikimizde ikimizden korkuyoruz.

Zor bela giydim. Biri bana yaklaştı. "Taçı size din adamı giydirecek, sizde onun önünde eğilip onu bekleyeceksiniz bu kadar."

Bu kadar mı? BU KADAR MI OLUM BEN HIZLANDIRILMIŞ PRENS OLAMADAN KRAL OLUYORUM. BEN HAZIR DEĞİLİM.

Daha krallık yönetimi hakkında birşey bilmiyorum. Kral sadece halkı yönetiyor falan onu biliyorum. Lan Rearkarnasyon ola ola kral olmayı nasıl başardım ben?

Neyse anacım senden bir bok olmaz demiştin, kral oldum yani olacağım. Şimdiye kadar yaşıyorum.

En azından şans benle, değil mi?

Neyse şu kısa süre içinde kütüphaneye uğrayıp nasıl kral olunur falan onu öğreneyim de rezil olmayayım.

"Üç saat sonra taç giymeye hazır olacaksınız bizden bu kadar." Hepsi eğilip gitti.

Evet dostlar kral nasıl olunur hızlandırılmış bir derse ne dersiniz?
Arkadaş en azından tarih dersim iyiydi. Ama her krallık farklı yani...
Bu yüzden kütüphaneye yol alacağım.

Belki yol alamayacağım. ÇÜNKÜ KAYBOLDUM. Ya niye labirent gibi bir saray yaparsınız ki? Ben neredeyim şimdi?

"Willas?" Bu ses çok tanıdık... Haa Kraliçe yani annem? "Burada ne yapıyorsun?" Diye sordu. "Kütüphaneye gidiyordum." Kraliçe güldü. "Hâlâ ders çalışmanın peşindesin öyle mi?"

Hiçbir şey bilmiyorum anne.

"E-evet... Kusursuz olmalıyım değil mi?" Gergince güldüm. Kalbim hızlı atıyor. "Senle eşlik edebilir miyim?" Evet evet. "Elbette, Kraliçem." Ona elimi uzattım hafif jest olsun diye eğildim.

Muhteşem yüzyıl sağ olsun.

"Nasıl hissediyorsun?" Diye sordu elimi tutarken. "Tuhaf ve gergin?" Ve korkmuşu unutmayalım. "Hahaha babanı hatırlıyorum o da senin kadar gergindi."