İstediğimiz yerlere çok az kaldı zevli insanlar.
Minho mutfakta yemek yaparken içeri sızan nefesi fark etmişti. Uzun süredir de mutfak masasının minik sandalyelerinde oturan sevgilisinin onu izlediğinin farkındaydı. Jisung muhtemelen Minho'nun ders saatini kafasında oturtamamıştı, normalde bugün ortak dersleri vardı ama Jisung kriz geçirdiği günden sonra kampüse uğramıyordu.
Saçlarını toplamayı unuttuğu için yemeğin buharı onlara gelmesin diye kafasını kaldırıp biraz salladı Minho. Elindeki tahta kaşık birkaç patatese değip onları iteledi bu sırada. Tencerenin altını kapatırken göz ucuyla Jisung'a baktı. Bir eli masanın üstündeyken çıkartmadığı gözlüklerinin altından parkeleri izliyordu.
Minho aklına gelenle ellerini suya tuttu ve bir çıırpıda sevgilisine yönelip kolunu beline doladı. Böylece Jisung afallayarak kendini Minho'ya teslim etmiş oldu. Minho kucağındaki oğlanı bez bir bebek edasıyla sakince tezgaha oturttuktan sonra kenarda duran tabakları alarak ocağa yöneldi.
Jisung'un bedeni çokça hafif olduğundan çoğu zaman Minho yemek yaparken tezgaha kendisi çıkardı. Minho'nun yemek yaparken daha çok düşündüğünü bilerek onunla konuşur, şakalaşır ve çocuk gibi eğlenirlerdi. Ancak bugün Jisung'un modu yoktu, tahmin edilebileceği gibi.
Hayır Jisung krizden ya da başka bir şeyden etkilenmemişti. Zaten o daha küçük bir çocukken dahi yakasına yapışıyordu bu durum. O zamanlar da şimdi olduğu gibi Minho çekip çıkartıyordu bazen. Sadece korkmuştu biraz, yönetememekten. Çünkü eskiden anksiyete savaşması gereken bir şeydi ve savaşların her zaman sonu olurdu.
Onunla yaşamayı öğrenemiyordu. Öğrenmek istemiyordu daha çok. Çünkü kalabalıktan geçerken, yolda yürürken birdenbire bir böcek gibi aklına saplanan aptal saptal fikirleri daha fazla çekemiyordu. Böyle durumlarda da o gülüp geçiştirdiğini sandığı her şeye karşı sadece ahmak olduğunu düşünüyordu.
O beyninin kıvrımları arasında ezdiği düşüncelerini tartarken Minho'nun ona yaklaştığını fark etmemişti bile. Hatta çocuk bacakları arasında kendine yer bulduğunda ve küçük, damarlı elleri tuzluğa uzandığında Jisung omzunda hissettiği nefesle gıdıklandı ve kendine geldi. Daldığı denizden çıkıp Minho'nun yanaklarına değin uzanan saçlarını göz hizasında buluverdi.
Minho ne yaptığının farkında bir bilinçle içinde bulundukları yakınlığı değerlendirmek istiyor gibi yavaş hareketlerle tüm kavanozlara elledi. Jisung'un düzenli nefeslerinin kulağının dibinde ve yanağında düzensiz sıcaklıklara dönüşmesiyle kendini geri çekti. Jisung yan bir sırıtışla onu durdurmak için hamle yapsa da Minho yanlış kavanozu aldığını bilmeden hızla kaçındı oğlanın bacak arasından. Onun utangaçlığına bıyık altından güldü Jisung.
Aldığı kavanoz tuz olmasa da susamdı ve yapacağı şeye eklemekten zarar gelmezdi. Minho tabakların üstüne büyük bir incelikle dökerken parmakları arasındakini Jisung sevgilisini izledi. Onu her şeyden çekip çıkartan, kurtaran, onun varlığının her daim farkında olan sevgilisini...