_10_

121 11 0
                                    

Biraz geçmişe gideceğiz bu iki bölüm, Minho'nun o kavga dediği kavga...

Saatin ibresine takılmış ip parçası rüzgarda uçuşup keskin soğuğa karışırken pembe yanaklarıyla Chan'ın evine namı diğer stüdoyoya(?) doğru ilerliyordu Minho

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saatin ibresine takılmış ip parçası rüzgarda uçuşup keskin soğuğa karışırken pembe yanaklarıyla Chan'ın evine namı diğer stüdoyoya(?) doğru ilerliyordu Minho. Hava soğuğun getirdği yağmurla kararmıştı, kış ayının fevkalade görüntüsünü taşıyordu ve Minho üşüyordu. İçindeki bu soğukluk asfaltı aşarken, kaldırımda, Chan'ların apartmanının önünde özgüvenini toplamaya çalışırken ve hatta stüdyonun(?) demir kapısını yavaşça iteleyip ayaklarını sürüyerek içeriye girene kadar sürdü.

Tek bir boyanın, hatta tarak hariç herhangi bir şeyin sürülmediği kahve saçlarının altına zorla sakladığı parlak küpeleri rahatsız olmamak için kapatmıştı saç telleriyle. Sırt çantasını sakince, duvara yaslanmış koltuklardan birinin önüne koyarak karşılıklı koyulmuş sandalyelere kuruldu. Her zaman yalnızken daha rahat hissediyordu çünkü tek insan bile daima onun için kalp kırıcı bir tehlikeydi.

Çok geçmeden siyah kapının aralanmasıyla dilediği kişinin geldiğini sanan Minho yüzünü kapıya doğru çevirdi. Ancak umduğu gibi kapıdan giren kişi cüsseli arkadaşı Chan değildi. Jisung'un mavi gömleğine dökülmek üzere olan sarı-siyah saçları dikkatini çekti ilk, daha sonra bayık bakan gözlerinden, boyalı tırnaklarından ve zincirli kemerinden onun Jisung olduğunu tasdik etti. Minho onun geldiğini kabullenmek istemediği için beyni bu kadar zor inanmıştı...

Jisung sessizce girdiği odaya göz gezdirmeden çantasını koltuğa fırlattı ve kafasını Minho'nun oturduğu kayıt sandalyesine çevirdiği an göz göze geldi ikili. Minho, içinde bir yerlere yıldırım düşmüşcesine sarsılıp açtığı bacaklarını karnına yaklaştırdı. Jisung onu süzmeye devam ederken zorlu bir selam, sözcüğü çıkıverdi ağzından.

Saçları boyalı olan sadece kafa hareketiyle ona karşılık verip karşısındaki sandalyeye kurulunca o yöne dönmek durumunda kaldı. O ortalarındaki nota tabakasını ayarlamak için çabalarken Minho gôzlerini eski baktığı yere geri dikip duvarı seyre daldı. Jisung'un onun yüzünün her santimini incelediğini fark etmedi birkaç dakika sonra, duvara dalmışken.

Jisung tam karşısındaki yüzün sivilce çukurlarına bakarken ilk defa Minho'nun kusurlarını görmeye başladı.

Sanki ruhu teslim olmuş gibi Minho'nun yüzünü, dolgun üst dudağına varıncaya ve hatta orada biraz oyalanıncaya kadar izledi. O masum ve güzel yüze karşı eteklerindekileri dökmek istedi. Artık saçlarımı boyatmayacağım çünkü serseri gibi duruyorum, demek istedi. Gömlek giymeğe başlamasının tek sebebi sweatleri yok etmek olduğunu söylemek istedi. Artık insanların gözüne tekinsiz gelmek istemediğini söylemek istedi ama Minho transtan çıkmış gibi ona döndüğünde bütün kelimeleri ve yüzündeki gülüşü kilitlendi, yok oldu.

Jisung onu fazla incelediğini algılayarak panikle ayaklandı. Parmakları bir alışkanlık gibi ışığı kapattığında açık olan tek kaynak stüdyonun kayıt kısmındaki ledlerdi. Kayıt kısmıyla vakit geçirdikleri kısmın arasındaki camı geçen sene Changbin'le boğuşurken kırdıkları için Chan orayı yenilemeye başlamıştı, ilk olarak bir ışık almıştı ki en azından karanlıkla beraber sessizlik camı alana kadar sağlanabilsin. Aslında cam da alabilirdi ama...

특별한_MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin