Bu bölümede bolca güzel yorum bekliyorum.
Hadi kaydırın aşağıya...
Jungkook'un anlatımından...
Rüya değildi, şaka hiç değildi. O flaşbellek artık Sehun'un elinde değildi. Benim özgürlüğüm bugün o flaşbellekle kesinleşmişti ve bunu sağlayan ise hayatıma ansızan giren ve bir zamanlar geceleri bana zehir eden adamdı. O adam şimdilerde zehir ettiği geceleri güzelleştirip açtığı yaraları iyileştiriyordu.
Koştuğum için saçlarım rüzgarın etkisi ile uçuşurken ben hayatımda daha önce hiç koşmadığım gibi koşuyordum. İçimde daha önce hiç oluşmayan bir heyecanla dizlerimde derman kalmazcasına bir edayla ona koşuyordum. İçimdeki his tam olarak neyin nesiydi bilmesemde güzel bir his olduğunun bilinciyle koşuyordum. Beni bugün dünyanın en mutlu insanı yapan o adamı görme ihtiyacıyla koşuyordum. Durup nefeslenmek dahi zaman kaybı gibi geliyordu gözüme, sanki ne kadar erken ona varırsam o kadar huzura erecekmişim gibi hissediyordum.
Yorulmak veya nefessiz kalmak umrumda değildi, içime işleyen soğuk bile artık yerini bedenimi kasıp kavuran bir sıcaklığa bırakmıştı. Bedenim bile ona yakınlaştıkça farklı tepkiler vermeye başlamıştı.
Onun 'geldim rapunzel' mesajından sonra evden nasıl bir heyecanla çıkmıştım Tanrı biliyordu. Bizimkilere Jimin'e gidiyorum yalanını atıp üzerime geçirdiğim gelişi güzel kıyafetler ile evden bir hışımla çıkmış. Arabayı park ettiğini söylediği iki sokak aşağıdaki mahalleye depar atmaya başlamıştım. Aslında koşmak yerine yürüyerek gitmem daha mantıklıydı lakin içimdeki heyecana ve dur durak bilmeyen bu hisse bir türlü söz geçiremiyordum. Bu heyecanımın nedeninin yalnızca flaşbelleği almak mı yoksa Taehyung'la yüz yüze tanışacak olmamdan mı kaynaklı olduğunu bile bilmiyordum. Düşüncelerim sel olup akarken gözlerimin onu görmesi ile duraksadı ayaklarım, adım atamadım. Olduğum yere çivilendim adeta...
Karşımda arabasının kaputuna yaslanmış dudakları arasındaki sigarıyı beni fark ettiği an parmakları arasına alıp hızla yere fırlatıp ayakkabısın ucuyla ezen ve giyindiği takım elbiseyi bir şaheser gibi üzerinde sergileyen bir adam duruyordu. Siyah hafif uzun saçları rüzgarın etkisiyle dalgalanırken o iki yana açtığı kolları ile ona koşup sarılmamı bekliyordu.
Ellerim soğukta saatlerce kalmışım gibi titrerken derin bir nefesi ciğerlerime çekip aramızdaki mesafeyi koşarak kapatıp bedenimi kolları arasına bıraktım. İki yana açtığı kolları sıkıca belimi sararken benimde kollarım onun zarif boynunu sarmaladı. Hayatım daha önce yaşamadığım türden bir sarılma yaşarken sıcak nefeslerini kulağımın hemen arkasında hissediyordum.
"Çok güzel kokuyorsun"
İltifatı ile yanaklarım kızarsada o bunu görmediği için şükrettim. Ses tonu fazlasıyla güzeldi tanımlayamayacağım güzellikte bir ses tonu vardı. Kendine has tok ve etkileyici bir ses tonuna sahipti.
Bedenimi geri çekmeye çalıştığımda buna izin vermeyip sarılmaya devam etti. Bir şey diyemedim. Beynimin içi kazan yeri olsada sesim çıkmıyordu. İlk defa kendimi bu kadar huzurlu ve doğru hissediyordum. Olması gereken oluyormuş gibiydi, olmam gereken yerdeymişim gibi... Sehun'un yanında hissettiğim o rahatsızlık yoktu, burnuma rüzgarın etkisiyle vuran huzurlu bir koku vardı ve o koku ruhumuda huzura erdiriyordu.
Bir kaç dakika ardından kendisi geri çekildi, belimdeki kolları gevşede asla yerini bırakmadı. Gözlerim gözleriyle buluştu ve yüzünde belli belirsiz bir tebessümle bana baktı. Yüzünün güzelliğini anlatabileceğim bir kelime yoktu. Hayatımda gördüğüm en iyi yüz hatlarına sahip olabilirdi. Bir erkek olarak hem güzelliği hemde bu güzelliğe zıt olarak yakışıklılığı barındırıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vaveyla |TK
FanfictionJungkook: Karşılığında ne istersen yaparım Lütfen o fotoğrafları önce bana at Bilinmeyen: Ne istersem mi?