~Bölüm 16~

43 7 2
                                    

Sabahlamıştım. Kahvaltı yapmadan eve döndüm. Kapıyı açıp içeri girdim. Ayakkabımı yerleştirdikten sonra anneme seslenirken salonda ayaktaki kişiler gözüme çarptı şok olmuştum.

Yankı: Anne be-...

Sesimi kesip diğerlerini inceliyordum. Hepsi şaçlarında değişiklik yapmıştı. Göz gezdirirken George gözüme çarpmıştı. Bu hali Fred'e daha çok benzemişti. Hızlıca salona uğramadan odaya doğru çıkarken Alara bileğimden tuttu.

(Türkçe)

Yankı: Alara bırakır mısın?

Alara: Yankı onları bir dinle.

Sinirlenmiştim. Türkçeden direk konuşmamı ingilizceye çevirdim. Kimseyle konuşmak istemiyordum son sözümü söyleyip onlarında yanından koşarak ayrıldım.

Yankı: Beni birşey yapmadığım halde suçlayan kişileri dinlemek istemiyorum! Şimdi izninle.

Koşarak merdivenleri çıktım. Sinirden tekrardan ağlamaya başlamıştım. Odaya girip kapıyı örtüp kilitledim. Kapının önüne çöküp dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım.

Bir ses duyduğumda kafamı kaldırıp gözümdeki yaşı sildim. Karşımda 1.85'ten uzun bir çocuk duruyordu. Aynı Fred'e benziyordu. Aynı George gibi kesilmiş saçları, çilleri ve gözleri tam olarka Fred'i andırıyordu. Hayal gördüğümü düşündüğüm için mırıldanarak konuşmaya başladım. Birkaç gündür ciddi anlamda bazı yerlede Fred'in hayalini görüyordum.

Yankı: Sen de hayal olmalısın. Fred öldü o geri gelmeyecek.

Bu sefer o hayal elini uzatmıştı. Bir ele bir de yüzüne bakıyordum.

Fred: Elimi tutabiliyorsan hayal değilimdir.

Yankı: Fred'e benzeyen başka biri olmadığını nereden bileceğim?

Fred: Silah hikayeni benden başka bilen varmı?

Dediği ile şok olmuştum. Bu cidden Fred'di karşımda capcanlı duruyordu. Boyu uzamış değişmişti. Uzattığı eli tutup kalktım. Aramızdaki boy farkı baya açılmıştı. Üstümdeki şaşkınlığı attığım zaman gözümden yaşlar tekrar boşalmaya başlamıştı. Hızlıca ona sarıldım. Ağlamaya devam ediyordum. Fred'de bana sarılmış şaçımı okşuyordu. Kafasını boynuma gömmüştü.

Kafamı omzuna yaslamış ağlamaya devam ediyordum. Fred saçımı okşarken bir yandanda konuşmaya başladı.

Fred: Shh! Geçti artık ağlama bak buradayım.

Kendimi zorlayarak konuştum.

Yankı: Çok korktum... Şükürler olsun...

Fred'den ayrıldığımda iki eliyle yüzümü avuç içlerine almıştı. Gülümseyerek yüzüme baktı. Göz yaşlarımı baş parmağı ile sildi.

Fred: Bak buradayım. Hiç ölmedim ve sen varken ölmem de.

Yankı: Neden öldü dendi?

Fred: Buraya gelmek için bahane lazımdı. Öbür türlü sen de gelmek isteyecektin ama sana sürpriz yapmak istedim.

Yankı: Böyle bahane mi olur? Ya gerçek olsaydı? Çok korktum.

Fred "biliyorum" dercesine kafasını sallamıştı. Tekrardan ona sarıldım. Oda bana sarıldı.

Fred: Eğer sen o gün ölseydin ben ölmüş olurdum.

Yankı: Buradayım ama...

Fred'e sinirlenmem lazımdı ama şu anda sinirlenemiyordum. Onu çok özlemiştim. Bu süreçte çok değişmişti ama kişiliği eski Fred'di. Fred'den ayrıldığımız da beni elimden çekip koltuğa oturduk. Kafamı göğüsüne yasladım. Fred ise saçımla oynuyuyordu. Ağlamalarım yavaş yavaş durmuştu. Fred saçımı önce koklayıp sonra hafiften bir buse kondurdu. Hafiften gülümsemiştim.

İki Türk Kız// Hogwarts ~Fred WEASLEY and George WEASLEY~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin