~Bölüm 22~

35 7 2
                                    

   Harry ile ikimiz dissetmiş olucazki hızlıca asalarımızı çıkartıp yukarı doğrulttuk. Harry bağırdı.

Harry: Arkamda durun!

    Diğerleri koşarak arkamıza geçtiler. Onlarda asalarını çıkartıp yukarı doğrulttular.

   Bir yandan korksalta bir yandan çok cesurduk. Biz sekiz öğrenci... Birçoğumuz Voldemort ve adamları tarafından daha öncesinde saldıraya uğramış. Artık olacakşarı tahmin edecek duruma gelmiştik.

   Beklerken arkamızdan yukarıdan simsiyah sisler etrafımızı sarmaya başladı. Hatta biri içimizden geçip hepimizşn yere düşmesine sebep oldu. Sisin içinde hepimiz kendimizi savunmaya çalışıyorduk. Hepimiz bir o yana bir buyana savrularak kendimizi korumaya çalışıyorduk.

  Asalarımızı kullanamıyorduk çünkü aramızdan birine isabet etme ihtimali vardı. Bu yüzden asalarımızı sallayarak dumanı dağıtmaya çalışıyorduk. Hepimiz büyük çabalar veriyorduk. Harry elindeki kehaneti düşürmemeye çalışıyordu. Harry yere yatmıştı. Bu sorada zorla bir yere çekildiğimi anladığım için çığlık attım. Harry'nin üstündeki ve bizim üstğmüzdeki dumanlar dağılmıştı.

   Ayaktaydım. Boynuma otuz santimetre kadar uzunluğunda bir asa sayanmıştı ve boynumu koluyla sıkıştırıyordu. Konuşmaya çalıştığım anda boynumu daha fazla sıkıp nefes almamaı sağlıyordu. Bu yüzden mecburen hareketsiz kaldım.

   Harry yerden kalkıp etrafına bakınıyordu. Gözleri hepimizi gezdirmişti. Hepimiz uzakta bir kenardaydık. Gücümü kullanmak istiyordum ama en uzak bir yanlışta Harry'e ve diğerlerine zarar gelebilirdi.

   Bu sırada beni tutan ölüm yiyen boynumu daha çok sıkmaya başlamıştı. Nefes alamıyordum. Diğerleri kaçmaya çalışmıyordu çünkü kötü bir durumda onların bizi öldürmekten çekinmeyeceğini biliyordum.

   Lucius karanlıktan çıkarak Harry'e doğru yürürken bir yandan da konuşuyordu.

Lucius: Gerçekten buna inandın mı?.. Çocukların şansı olduğuna... Olabileceğine.. Hah! Bu komik!

   Yürürken Harry'e yaklaşmıştı. Yüzünde acınası ve tiksinti karışımı bir ifade vardı. Elindeki bastonunu yürürken yere vuruyordu. Sanki son dakikalarımızı gösterircesine...

Lucius: İnanıcak kadar saf mısınız? Hem de bize karşı.

   Yürüyerek Harry'nin yanından geçti. Harry'e dönerek  elinaçarak ondan kehaneti istemişti. Eğer vermezse bizi öldüreceğini söylemişti. Harry kehaneti ne kadar vermek istemese de bizim ölmemizi istemediği için kehaneti uzatarak ona verdi.

   Lucius kehaneti havaya kaldırdı. Zaferle bakarken etrafta beyaz ışıklar gelmeye başladı. Benim gözüm kararıyordu. Nefesim kesilmişti.

    Lucius ışığın yandığı yere döndüğünde Sirius gelmişti. Hemen yan tarafımda ise profesör Lupin belirmişti.

Lupin&Sirius: Vahtiz oğlumdan/kızımdan uzak dur!

   Sirius yumruğu Lucius'un yüzüne geçirmişti. Lucius yere düşmüştü. Onunla birlikte bende yere kapaklanmıştım ama nasıl düştüğümü hatırlamıyordum. Nefes alarak kendime gelmiştim. Daha sonra diğer bütün Yoldailıktakiler gelmişti. Ayağa kalktım. Asamı bulamadığım için cebimdeki silaha sarılıp çekmiştim. Hızlıca boş olan sarjörü cebimdeki dolu olanıyla değiştirip silahı çevirerek diğer ölüm yiyenlere doğrulttum.

   Bu sırada profesör yanıma gelip asamı bana verdi. Silahı cebime geri koyup asam ile savaşmaya başlayacaktım.

    Kehanet yere düşerek kırılmıştı. Diğerlerşni tutan ölüm yiyenşer ise beyaz ışıklsr ile geriye uçmuştu. Profesör Lupin bana gelip sarıldı.

İki Türk Kız// Hogwarts ~Fred WEASLEY and George WEASLEY~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin