Egemen yanımıza yaklaşıp sinirle "bu çocuk kendini ne zannediyor" diye bağırdı.
Ben ne olduğunu neden bahsettiğin anlamadım . Nefesini hızla yüzüme puskuttukten sonra "noluyo neden bahsediyorsun " Dedim.
Bu sırada okulumuzun meraklı gözleri etrafımıza dizilmiş bizi izliyorlardı. Duygu'ya baktığımda oda benim gibi hiçbir şey anlamamıs gözüküyordu.
Mete arkadan yaklaşıp Egemen'i tuttu.kulağına iyilip sadece Egemen'in duyacağı şekilde bir şeyler fısıldadı.
Ben mete'ye bakarken mete bana "siz sınıfa gidin bizim bir işimiz var "dedi.
Ben ağzımı açıp bir şeyler soyliyecekken Mete ve Duygu göz göze geldiler.
Duygu bileğimi kavrayıp beni çekiştirmeye başladı. Ona direnip Egemen'e baktım. Mete'nin söylediği şeyden sonra biraz daha rahatlamış gözüküyordu.
Egemen ' de kafasıyla gidin ışareti yapınca ona boş gözlerle bakıp. Duygu'nun beni çekmesine izin verdim.
Bu sırada kalabalık dağılmaya başladı.
Duygu bir taraftan beni çekıştirirken ona "noluyo?"dedim.
Beni çekmeye devam edince bende ona ayak uydurdum.
Bizim sınıfı geçip alt kattaki konferans salonuna girdik. İçeride arkaya doğru uzanan kırmızı koltuklar ve bordo perdeleri olan bir sahne vardı. İçeriye göz atınca içeride bizde başka kimsenin olmadığını fark ettim.
Duygu söze başlayınca kafamı ona çevirip dinlemeye başladım.
"Egemen bence gelen çocuğa sinirlendi"
"Iyi de neden? "
"Çocuğun sana baktığını görmüş olmalı"
"1. Si çocuk daha yeni geldi. 2. Si bundan ona ne ."
"Salak salak konuşma Aslı"
"Çok ciddiyim okulun ortasında gelip bana hangi hakla bağırır"
"Egemen'i bilirsin o öyle egoist kendini havalı sanan okulun sahibinin kardeşi bir tip."
"Bu bana bağıra bileceği anlamına gelmez!"
Konuşmamızın en şiddetli bölümün de içeri koşarak Mert girdi ve "Egemen'le Mete okuldan çıktı. Sanırım bir kavgaya gidiyorlar "dedi.
Ben onu hiç aldırmadan "umrumda bile değil " dedim.