Üçüncü bölüm

381 23 12
                                    

(bu bölümde biraz kan okucak diye düşünüyorum ve ayrıca Toby'nin tiklerini yazı olarak yazmak gerçekten çok zor bu yüzden normal konışuyormuş gibi yazıcama ama tikleyip kekelediğini düşünün çünkü ben kekemelerin ve tikleri olan kişilerin hanki kelimeleri hangi tetikleyici şeylerden tikleyip kekelediklerini bilmiyom bu yüzden yeni konuşmayı öğrenmiş bir bebek gibi de konuşturmak istemiyorum bu yüzden düz yazıcam ama lütfen takılmayın kekeleyip tikliype gibi düşünün)

Y/N'in bakış açısı:

Y/N: hey Michel doğru yolda olduğumuza emin misin?

Michel beni sadece evet ve az kaldı gibi cümleler ile geçiştirip önden yürümeye devam etti bazı otlar bacaklarıma batıyordu neden biraz daha uzun bir şey giymedim ki?.... Daha derinlere girmeye başlamıştık sis artmıştı artık ağaçlar normal gelmiyordu bana sanki hepsi bir anda bize saldıracakmış gibi her an canlanabilir gibiydiler. Yolumuz toprak yoldan çıkmış artık çalıların arasından geçer olmuştuk. Bir süre yorulduğumuz için durduk ve etrafa bakındım.

Michel: hm? Şuna baksana...

Ne olduğunu sormadan yanımdaki ağacı işaret etti. Dönüp baktığımda hemen yanımda duran buruşuk kağıtlara baktım aman tanrım medeniyet varmış demekki burda birileri vardı ... Kağıtlardan birisini alıp yırtmadan açtım düzensiz yerleştirilmiş basit ağaç çizimleri ve bir sürü çarpı daire vardı Michel'e gösterip ne olduğunu sormak için tam ayağa kalkmıştım ki Michel dikkat etmem için birden bağırdı ve beni kendisine çekti o sıra çeker çekmez kafamın yanında sert bir şey geçti...

Michel: ne sikim oluyor lan?!

O bir noktaya bakıp sinirlenmişti onun koluna tutunarak bakakaldım yüzünde siyah bir bez olan kişi elindeki levye ile bize bakıyordu. Michel tekrar küfredip elimden tuttuğu gibi geldiğimiz yoldan koşmaya başlamıştık ağaç gövdeleri kolumu çalılar ise bacaklarımı çizerken bir süre sonra acıtmaya başlamıştı. Michel artık o kadar zikzak çiziyordu ki arkamızdan gelen koşma sesleri bir süre durup devam ediyordu nereye gittiğimizi pek çözemiyor gibiydi ya da bizle dalga geçiyordu.

En sonunda sokağı görmüştük tam ormandan çıkacaktık ki Michel çok yüksek ve tiz bir çığlık attı daha ona bakamadan yanıma yığılıp acıyla inlemeye bakmıştı daha yeni görünce bende bir çığlık atıp yanına çöktüm bacağının arkasına bir balta saplanmıştı...

Y/N: TANRIM MİCHEL?!

Michel: ÇIKAR ŞU SİKTİMİN ŞEYİNİ?!

Y/N: Ya-yapamam tıbbi...

Michel: BAŞLATMA TIBBİ ŞEYİNE ÇIKART GİTMEMİZ GEREKİYOR!

tekrar acıyla ağlarken inleyip bana bağırmıştı arkasına geçtim ama en azından tek bir konudan rahattım arkamızdakiler takip etmeyi bırakmıştı hiç ses yoktu ama iğrenç ve çok fazlasıyla izlendiğimi hissediyordum. Michel yüzüstü yatıpninlerken baltanın sapını kavradım tuttuğum için tekrar bağırdı çabuk olmam gerektiğini söyledi. Elimde buruşturduğum ve hala tuttuğum kağıdı cebime sıkıştırdım ve baltayı tuttuğum gibi sert bir şekilde çıkarttım öylesine derinden acıyla inlemiştiki kendime kızdım bu kadar hızlı yaptığım için.

Michel: y-yardım et...kalkmama...

Hızlıca baltayı yana bıraktım ve onun kolunu boynumdan geçirerek omzumdan destek almasını sağladım hızlıca caddeye çıkmıştık. Onu hastaneye götürmüştüm oraya kadar dayanabilmesi bile mucizeydi. Onu bıraktıktan sonra eve nasıl gittiğimi hatırlamıyorum ellerim baltada olan taze başka bir kandan dolayı iğrenç ti Michel'i taşırkende zaten çiziklerden kanayan bacakalrıma daha fazlası bulaşmıştı kusmamak için kendimi zor tuttum eve girer girmez kapıyı kitlemeden kapattım ve banyoya koşup suyun ayarını yapmadan kendimi içeri attım. Bir yandan ağlamaya bir yandan da üzerimi temizlemeye başladım...

"Bilmiyorum..." (Ticci Toby X Reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin