Sinan

146 10 7
                                    

40 cevapsız arama ve 18 yeni mesaj görünce telefonda birkaç dakika Öylece donup kaldım. Meraklandım, endişelendim, korktum ve anca mesajlara ve aramalara bakmak geldi aklıma. 40 cevapsız aramanın 40'ı da Sinan'dı. Tahmin etmeliydim zaten. Abimler istediği kadar laf söylesin, Sinan bu. Vazgeçer mi hiç? Mesajlarla doldurmuş yine telefonumu.

"Derin, benimsin sen."

"Ben istediğim herşeyi elde eden biriyim güzelim ve sevgilim olmanı istiyorum. İstesen de istemesen de benim sevgilim olacaksın."

Bunun gibi birçok mesaj vardı telefonda. Sinirlendim ve telefonu yatağa doğru fırlattım. Tabi yani iphone diyoruz yere fırlatacak da değilim. Ah Sinan ah! Niye gelip de beni bulursunuz ki bela olacak? Şimdi bu nasıl sardı sana diyeceksiniz. Bu sarmak kelimesi benim tabirim Tabiki, sizin tabirinizle bu nasıl sana aşık oldu diyeceksiniz. Şimdi o zaman iki sene öncesine yani benim lise 1'e gittiğim zamanlara bir geri Dönelim.

"Kübra benim çok yakın arkadaşımdı. 5. Sınıfta tanışmıştık ve herşeyimizi paylaşıyorduk. Liseye geçtiğimizde de ayrılmak istemediğimiz için aynı liseyi yazdık tercihlere. İkimizin de tercihi tuttu ve birlikte okula gitmeye başladık. Ilk gün Yanıma gelip "Oturabilir miyim?" Diye sormadan pat diye Yanıma oturan çocuğa karşı birşeyler hissetmeye başlamıştım. Kendi kafasına göre davranan bir çocuktu ama şimdi çok yakışıklı ve aşırı tatlı olduğunu unutmayalım. Neyse bu geldi pat diye Yanıma oturdu. Ona dönüp: 'Hayırdır?' Dedim. O da bana: 'Bir sorun mu var?' Dedi ukala bir tavırla. 'Müsaade edersen arkadaşımla birlikte oturuyorum, yanım dolu.' Dedim. Gözlerini devirerek:
'Napim?' Diye ters bir Karşılık verdi bana. Tam cevap verecekken Kübramın o tiz sesi duyuldu. Aynı benim söylediğim gibi onun da ilk sözü:
'Hayırdır?'
Oldu. Hafifçe gülümsedim ve çocuğa dönüp:
'Kalkar mısın acaba, sıra arkadaşım geldi de.'
Dedim. Yine ukala bir tavırla:
'Kalkacağımı hiç sanmıyorum.' Dedi bana dönüp pis pis sırıtarak. Allah'ım sırıtması bile tatlı Eşek ya, yerim ben onu yerim. Şu gözlere, şu bakışa, şu gülüşe, şu saçlara, şu endama, şu boya, şu posa... Offfffffff! Tamam tamam, kendimdeyim. Neyse biz Tartışma içine girdik. Onun ukala tavırları, benim muhteşem göz devirmelerim, Kübra'nın da o güzel tiz sesi birleşince bizi izlemeye başladılar. En sonunda pes ettik ve başka boş ikili sıra aradık. Herkes tek tek oturmuştu. Hiç ikili boş yer yoktu ve yalnızca bir yer daha boş kalmıştı. Ya Kübra, ya da ben çocuğun yanına oturmak zorunda kalacaktık. Kübra'nın çocuğa karşı çirkinleşeceğini bildiğim için ve onu gördüğüm anda ona karşı birşeyler hissetmeye başladığım için benim onun Yanımda oturmam gerektiği kararına vardık. Geçtim yanına ona ters ters bakarak. O bakışların Altında neler yatıyor, ah bir bilse... Neyse hoca yoklama alırken ismini de öğrenmiş oldum bu muhteşem Varlığın. İsmi Sinan'mış. Dersler bitti ve kalbim küt küt atarak eve döndüm. Kübra da bize geldi direk. Sinirden bir Sürü şey saydı çocuğun arkasından. Ben ise Sinan'ı korudum. 'Yok efendim çok iyi bir çocukmuş, yok efendim hiç de göründüğü gibi değilmiş bla bla bla..... Allah Allah yoksa sen bundan hoşlanmaya mı başladın kız, doğruyu söyle.' Demesin mi Kübra. Tabi Kübra'dan ne saklayabilirim ki ben? Açıkladım ona karşı birşeyler hissetmeye başladığımı. Kübra'nın pek içine sinmedi bu benim hoşlantım. Çünkü cidden çok Başına buyruk, ukala, kendini beğenmiş biriydi. Ertesi gün oldu, yine Sinan'la birlikte oturduk. Daha sonraki gün, bir sonraki gün derken yedi ayı devirdik beraber oturarak. Ve ben her geçen gün daha çok bağlandım bu Sinan'a. Sinan'ın ise beni taktığı falan yoktu. O kızların biriyle çıkıp birinden ayrılan, kendini beğenmiş, ukala bir çocuktu işte. Rahattı Herşeyden önce. Ne yaparsa yapsın, sonunu düşünmeden yapardı hep. Bir gün okuldan eve gelmişim, yemek yemişim, cipslerimi de Alıp televizyonun önüne kurulmuşum. Tam maç başladığı Sırada telefonum titremeye başladı. Normalde maç izlerken hiçbir şeyi takmam ama bu sefer merak etmiştim. Mesajlar Sinan'dandı. Bana whatsapptan birkaç görüntü göndermişti. Hemen açıp okumaya başlamamla kısa bir şoka girmem bir olmuştu. Kübra Sinan'la konuşmuş benden habersiz. İkisinin konuşmaları şu şekildeydi:

'Kübra-Sinan, o Kızın aklını çelmekten vazgeç. Salak salak davranışlarınla o Kızın hayatına girmeni, hayatıyla oynamanı istemiyorum.

Sinan-Allah Allah, hangi Kızmış bu Aklını çeldiğim? Yoksa şu Yanımda oturan Derin mi?

Kübra- Evet o. O kız iyi niyetli biri, saf daha. Onu daha fazla kendine aşık edersen Karşında beni bulursun.

Sinan-Ahahahaha güzelim, benim birşey yaptığım yok ki.

Kübra-Ağzını topla!!!
.
.
.
.
.
.

Sinan-Kübra, benimle çıkar mısın?

Kübra-Evet Sinan, çıkarım seninle. Evet. Evet. Evet. :*

Sinan-İşte bu kadar karaktersiz birisin. Arkadaşının beni sevdiğini bile bile gelip benim Çıkma teklifini kabul ettin. Hadi güzelim, bana laf söylemeyi bırak da şimdi yol al. Bay bay.'

Altında da bir mesaj vardı Sinan'ın attığı:'Buyur Derin, al arkadaşını gör.' Yazıyordu. Ben o kadar sinirlendim ki anlatamam. Ertesi gün okula gidip telefondaki Mesajları Kübra'ya göstererek onunla olan tüm samimiyetimi kestim. Sinan'ın da karşısına geçtim ve:'Evet Sinan, seni seviyorum. Kübra'dan da duydun, benden de duymalısın diye düşündüm. Okulun ilk gününden beri sana karşı birşeyler hissediyorum. Hislerim platonik, bunu biliyorum. Sadece duymuş ol bunu benden. Seni seni seviyorum.' Dedim. Sinan Gözlerimin içine bakarak:'Benimle çıkar mısın prenses?' Dedi. Biraz şaşırmış bir şekilde Öylece kalakaldım. Sonra ise ben de onun gözlerinin içine bakarak:'Hayır Sinan, seninle çıkmam.' Diyerek yerime oturdum. Herkesten bir oooooo sesi Yükseldi. 'Sinan ilk kez reddedildi.' Sözleri dolaştı etrafta. Sinan da sinirli bir tavırla benim Yanıma oturdu. Bana dönerek:'Görüşeceğiz seninle güzelim.' Dedi. Aradan birkaç gün geçti. Sinan durmadan etrafımda dolanıyor tabi bu arada. Sinan'ın bir tane yakın Arkadaşı var hayatında. O da Sinan gibi biri işte. Adı Çağın. Ondan bana bir mesaj geldi.

'Derin, Sinan kolay kolay birine aşık olmaz, ki zaten şuana kadar birine aşık olduğu da görülmemiştir. Bu çocuk sana aşık oluyor, dikkat et.' Yazıyordu mesajda. Öyle üç ay geçti. Tam okullar kapanacağı gün Sinan Saçı başı dağılmış bir halde Yanıma geldi. Sarıldı ilk önce bana. Yüzünü saçlarıma vererek derin bir iç çekti o sıra. Tekrar yüzüme baktı be Gözlerimin içine bakarak:'Derin, beni kendine aşık ettin. Eski halimden eser kalmadı. Şu halime bak! Lütfen güzelim, bak ilk defa birine lütfen sözcüğünü kullanıyorum. Benimle çıkar mısın?'

İçim parçalanarak cevapladım sorusunu:'Hayır Sinan, seninle çıkmıyorum.' Dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Gözyaşlarım benden bağımsız bir halde akmaya başlamıştı. Canım yanıyordu. Sevdiğim çocuğu bu halde görmek yüreğimi parçalamıştı. Ve Sinan daha demin resmen yalvardı, benim fikrimi sordu, benim peşimden koşuyor. Bizim Sinan, şu onun teklif etmeye bile yeltenmediği, kızların onun Etrafında döndüğü Sinan, biraz önce bana teklif etti. Canım yanıyordu, hem de çok fazla. Markete gidip bir poşet çikolata aldım. Eve geçerek odama kapandım. Eve gelene kadar hiç durmayan gözyaşlarım evde daha bir hızlandı. Ağlaya ağlaya çikolata yemeye başladım. Sanırım 10 paket çikolata yemişim. Cengiz pat diye içeri girdi. Benim halimi görünce içi acıdı herhalde. Yanıma oturdu, Yüzümü iki eli arasına Aldı:'Güzelim ne oldu sana?'
Yeniden canım yanmaya başladı güzelim sözünü duyunca ve:'Bana güzelim deme, güzelim deme Sakın, bir daha deme.' Diyerek cengizin omzuna yasladım başımı. Deli gibi ağlamaya başladım. Sıkıca sarıldı bana ağlamam kesilene kadar. Sonra uyuyakalmışım sanırım. Beni yatağıma yatırmış. Uyandığımda çikolata yemek için poşetimi aramaya başladım. Ama Cengiz tüm poşeti almış ve zorlasam yine de vermeyeceğini bildiğim için kendimi geri yatağa attım. Yaklaşık bir hafta Sinan'dan haber alamadım. Bir hafta sonra bir mesaj geldi telefonuma. Sinan'dandı. Yeniden içim burkularak Mesajı açtım.

'Güzelim, beni kendine aşık ettin. Artık ne yapsam da kopamıyorum senden. Teklifimi kabul etmedin. Ilk defa reddedildim. Seni hala seviyorum ama bundan sonra kork benden.'

Yazıyordu. O mesajdan sonra Sinan çoğu kez engelledi beni her işimde. Zor duruma düşürdü beni. Annemin yanındayken yanımıza gelip:'Seni seviyorum.' Dedi bana. Ne diyeceğimi şaşırdım anneme. Ve bunun gibi birçok şey oldu. Durup dururken Başıma bela aldım."

40 defa aramış yani beni. Olum cevap vermiyoruz işte, 40 defa aramak nedir lan? Ama ben peşimi bırakmayacağını tahmin etmiştim. Abim gil ne söylerse söylesin bırakmaz peşimi. Sinan bu. Ah Sinan! Nerden çıktın karşıma ya. Nerden girdin şu sakin hayatıma? Bunları düşünerek başımı yastığa koydum ve bir daha uyanmamayı isteyerek uykuya daldım.

(Multide Sinan var :) beğenirseniz sevinirim.)

Hayatın OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin