Evet, Karşımda bana bakarak sırıtan bir Sinan beklemiyordum. O an öyle bir duygu karmaşası yaşadım ki sormayın. Bizim meşhur Çapkın beyefendimiz neyine güvenerek buraya gelmişti acaba? Size olayları kısa bir Özet geçeyim:" Şimdi bu Sinan yere bakan Yürek yakan birisi. Allah var çok yakışıklı valla. Ben buna platonik olarak aşık oluyorum ve en yakın arkadaşım sandığım bir kız gidip bunu benden habersiz Sinan'a söylüyor. Sinan da sinirleniyor bu kıza ve iki üç günde kızı kendine bağlıyor. Daha sonra lafta teklif ediyor kıza ve kız hemen kabul ediyor. Tam o Sırada bana bir mesaj geliyor. Mesajda ikisinin konuşmaları var ve altında not olarak 'Buyur derin, al arkadaşını Gör.' Yazıyor. Sinancığım saolsun üşenmemiş, bana da atmak istemiş. Ne kadar sinirlendiğimi ve üzüldüğümü tahmin edemezsiniz. O arkadaşımı bir kalemde sildim. Ama Sinan saolsun bana gösterdiği için. Böyle bir şeyi her erkek yapmaz. Ama bunun yanında bir Sürü kızla konuşan biri OLDUĞUNU unutmamak gerek. Çapkın işte adı üstünde." Sinan kapıda 32 diş sırıtarak bana bakıyordu, abim hala kolumu sıkmakla meşgul yüzüme bakıyordu, Anıl abim ise ters bir şekilde bir Sinan'a bir bana bakıyordu ve bir açıklama bekliyorlardı. En sonunda kolumu hızlıca Çekerek:" Ya Cengiz, genelde böyle hitap ederim, kolum ağrıdı ya bir dur!" Diyerek sesini yükselttim. Sonra da Sinan'a dönerek:" Hayrola Sinan , sabahın bu saatinde eceline mi susadın?" Diye sormaktan geri kalmadım. O da:" Hiç derin, sadece seni özledim." Demesin mi! Ona tekrar dönerek:"Ne yaparsan yap ya ne halin varsa Gör, seni ne özlüyorum ne de seviyorum." diye ters bir söz söyleyip odama çıktım. Bir de kaçırdığım şöyle bir Ayrıntı var. O olaylardan sonra Sinan bana aşık olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın Oyunları
Teen FictionÖzür dilerim. Ilk Bölümler gerçekten çok iyi değil. İlk üç, dört bölümü kötü yazmışım ama sonraki bölümlerde elimden geldiği kadar kendimi düzelttiğime inanıyorum. Hikayenin ilk üç Bölümü'nü falan okuyup da hikayeyi Okumayı bırakmanızı istemem. Gerç...