Jongho, bilgisayarında çalışmaya devam etti. Çok feci yorulmuştu. Boynunu kütletip, esnedi. Gece boyunca çalışmıştı ve bir an önce Mingi'nin gelmesini istiyordu.
Mingi iyi bir çocuktu ve en güvendiği insanlardan birisiydi. Mingi, Incheon'da dünyaya gelmişti. Tek ebeveyni olan annesi, Mingi daha üniversite okurken uyuşturucu bağımlısı olan eski komşuları tarafından öldürülmüştü. Mingi kendi başına hayatta tutunup üniversiteyi bitirdikten sonra polis olmayı seçmişti.
Mingi, yalnızlığını Yunho'yu tanıyarak sonlandırmıştı. Katıldığı çatışmada bacağından vurulan Mingi, gittiği hastanede onunla ilgilenen Yunho'ya ilk görüşte aşık olmuştu. İki yıldır evli olan bu çiftin en güvendikleri kişi de Jongho'ydu. Mingi'ye her zaman kardeşiymiş gibi davrandı Jongho. Birlikte bir sürü davayı çözmüşlerdi ve çoğu kişi tarafından seviliyorlardı. Jongho bu dava ile uğraşırken Mingi'nin ne kadar değerli olduğunu bir kere daha anladı.
Bunları düşünürken midesinden gelen guruldama sesi ile yemek yemesi gerektiğini hatırladı Jongho. Neredeyse iki gündür hiçbir şey yememişti.
O sırada kapı açıldı ve Mingi kafasını uzattı. "Selamlar!"
"Hoş geldin Mingi. Umarım Yunho ile dün gece fazla yorulmamışsınızdır. Şu an uykusunu almış birine çok ihtiyacım var"
"Merak etme. Yorgunum biraz ama hiç sorun yok. Aklım dosyada kalmıştı. Bu arada sana yiyecek getirdim. Meyve suyu ve sandviç"
Jongho, gözleri parlayarak Mingi'nin elindeki poşete baktığında Mingi gülümsedi. Yemek yemediğini anlamıştı.
"Teşekkür ederim!"
"Seni ilk defa bu kadar mutlu görüyorum. Neden yemek yemedin?"
"Aklıma bile gelmemişti"
"Her neyse... Gece nasıldı?"
Mingi'nin sorusuna poşeti açıp içerisinden meyve suyunu çıkartırken konuştu. "Berbat. Tüm gece uğraştım ve bulabildiğim sonuçlar tam bir bomba"
"Anlat bakalım"
"Sen gittikten sonra dosya ile ilgilendim. Ölen ihtiyarın hiçbir özelliği yok. Zengin bir ailenin içinde büyümüş. Annesi ve babasının ona bıraktığı fabrikayı işletmiş. İki kere evlenip boşanmış ve hiç çocuğu olmamış"
"Şüpheli, fabrikacı'nın parasına takmış olmasın?"
Mingi'nin söylediğinden sonra bir süre ağzındaki lokmayı çiğnedi ve yuttu Jongho. "Ben de öyle düşündüm ama Heo hiç yanında para taşımazmış"
"Hmm... peki bıçakta parmak izi çıkmış mı?"
"Hayır, sanırım parmak uçlarını bantlamış"
"Peki ya kan? DNA analizi çoktan çıkmıştır"
"Çıktı"
"Kimmiş? neredeymiş?"
"**** sokağındaki *** caddesinde"
"Ne? şüpheli mezarlığa mı kaçmış?"
Jongho meyve suyunu bitirdi ve yanındaki çöpe attı. "Hayır kaçmadı. Gittiğimizde öylece yatıyordu mezarlıkta"
Mingi, kaşlarını çattı ve buruk bir gülümseme ile olayları anlamaya çalıştı. "Nasıl yani?"
"Dün geceki cinayeti işleyen ve kendini keserek olay yerine kanını bırakan kişinin DNA'sı Kang Hoon isimli, 1986 doğumlu, 17 ocak 2020 tarihinde kalp krizi geçirerek vefat etmiş ve **** mezarlığında defnedilmiş bir adama ait çıkıyor."
"Ha? bu doğru olamaz"
"İlk öğrendiğimde ben de öyle düşündüm. Ve bu adam hakkında bir araştırma yaptım"
"Hayır... bana sakın mezarı açtığını söyleme"
"Tamam söylemem"
Mingi kusuyormuş gibi yaparken Jongho sabırla onu seyrediyordu.
"Peki mezarda yatan kişinin adı neymiş?"
"Kang Hoon"
"Ha?!"
"Maalesef... Şüphelinin ve bu Kang Hoon'un DNA dizilimi bile aynı çıktı"
"Bu nasıl olur?"
"Ben de bilmiyorum ve hiçbir şey anlamadım"
"Bence hata var"
"Bilmiyorum, Mingi. Dünyanın en saçma cinayeti ile karşı karşıyayız"
Tam bu esnada ikisinin durduğu odaya biri daldı. Elinde tuttuğu şeffaf kalem gibi cihaz'a bakarak konuşan genç fazla stresli görünüyordu.
"Anladım, şu an gitmeliyim. Evet söylerim" Genç kız acele ile aramayı sonlandırdı ve cihazın düğmesine basarak tamamen kapattı.
"Ne oluyor? artık kimse kapıyı çalmadan içeri dalıyor"
Genç kız duydukları ile gözlerini büyüttü. "Özür dilerim efendim! telefonla konuşuyordum ve biraz stresliydim"
"Sorun yok, Chaeyoung. Niye geldin?"
"Yeni bir vaka var da..."
"Chaeyoung burada sadece ben mi çalışıyorum? benim elimde zaten bir dosya var. Onu git Saebyeol'a ver. Anca uyuyor!"
"Bu yeni olay sizin dosyanızla alakalı sanırım"
"Anlat"
Chaeyoung derin bir nefes alırken Mingi ve Jongho dikkatlice onu izliyordu. "**** hastanesinde yatmakta olan seksen dokuz yaşında, alzheimer hastası bir adam boğularak öldülürmüş. Hastane polisi şüpheliyi omzundan vurmuş ama şüpheli kaçmayı başarmış"
"Bunun benim dosyamla ne alakası var Chaeyoung?"
"Şüpheli, maske ve palyaço yüzlü şapka takıyormuş"
Chaeyoung'ın sesi odada yankılanırken, Jongho ve Mingi birbirlerine baktılar. Jongho kafasını sallarken, Mingi sıkıntıyla ofladı.
--
Anlamadığınız bir şey olursa sorun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime Mask | Jongsang
Short Storyİşlenen gizemli cinayetleri çözmeye çalışan Jongho, zaten hayatında olan ancak bu zamana kadar fark edemediği Yeosang ile yakınlaşmaya başladıklarında kafası daha da karışır.