Jongho, her zamanki gibi çalışıyordu. Hiçbir zaman eksik olmayan kahvesini yudumlayan Jongho bugün fazla garip hissediyordu.
Kapı aniden açıldı ve gelen kişiye bakmadı Jongho. Yeosang olsun istiyordu ama imkansız gibi bir şeydi.
"Günaydınlar!"
Tahmin ettiği gibi olmuştu. Yeosang değildi yine. Mingi gelmişti.
"ben gelince moralin bozuldu"
Jongho, oflayarak kafasını kaldırdı ve Mingi'ye baktı. Mingi, Jongho'nun dolmuş gözlerini gördüğünde dudaklarını büzerek Jongho'nun yanına geldi ve sarıldı. "Oyy dokunsam ağlayacaksın"
Jongho, oturduğu yerden kollarını kaldırarak Mingi'nin beline doladı. "Aman! miniciksin Jongho"
Jongho, farklı bir durumda olsa Mingi'ye 'minik' dediği için kızardı ama şu an morali o kadar bozuktu ki kızamıyordu.
Bir süre öyle durdular. Daha sonra Jongho işinin başına geçmesini gerektiğini hatırladı ve Mingi'den ayrıldı.
Mingi, Jongho'nun üzülmemesini her şeyin geçeceğini söyleyip odadan çıkmıştı. Jongho masanın üzerindeki dosyayı eline aldı ve biraz göz gezdirdi.
Kapının tekrar açılmasıyla Jongho bıkkınca konuştu. "Yine ne var Mingi?"
"Mingi mi?"
Jongho, duyduğu ses ile anında kafasını kaldırdı ve kapıdaki bedene baktı. Maskeli biriydi.
Jongho oturduğu sandalyeden kalkamıyordu. Donmuş gibiydi, hareket etmek istese de olmuyordu.
Maskeli olan, Jongho'nun yanına geldi ve eliyle Jongho'nun gözlerini kapattı. Maskeli olan, hemen arkasındaki cam vazoyu eline alıp Jongho'nun kafasında kırdı.
Jongho, aldığı darbe yüzünden Maskeli'nin eline düşerken maskeli olan gülümseyerek Jongho'ya bakıyordu.
...
Jongho, yavaşca gözlerini araladı ve etrafına bakındı. Odasındaydı. Gözlerini kırpıştırarak önüne baktı. Önünde maskeli oturuyordu.
"Sonunda uyandın, Choi!"
Maskeli olan, ayağı ile Jongho'yu dürttü ve gülmeye başladı. Jongho, onu dikkatlice izlerken Maskeli olan, elini maskesine attı ve yavaşça çıkarttı.
Jongho, gördüğü kişi ile gözleri dolmaya başlamıştı. Zaten ağrıyan başı daha fazla ağrımaya başlamıştı.
Karşısındakinin şaşkın bakışları ile kahkaha attı maskeli çocuk. "Sürpriz!"
Jongho, Yeosang'ın bunca zaman yalan söylediği için sinirliydi aynı zamanda üzgündü. Hiçbir şey düşünemiyordu.
Yeosang, eline bir bıçak aldı ve Jongho'ya yaklaştı. "Sıra sen de Jongho. Yine her şeyi gizleyeceğim ve seni kimin öldürdüğü bulunmayacak"
"Bunu neden yapıyorsun?"
"İntikam"
"Ne intikamı?"
"Sen, Taehyun ile gözümün önünde öpüşürken sakindim. Ama artık sakin kalamayacağım"
"Ne? ne diyorsun sen Yeosang?"
"Onu mu seviyorsun?!"
"Hayır! ben seni seviyorum Yeosang. Ama sen...? sen neden beni öldüreceksin ki?"
"Taehyun her işime karışıyor! Seni sevdiğimi bilmesine rağmen gelip seni öpüyor ve sen ona karşılık veriyorsun! İkiniz de bana iyi gelmiyorsunuz, bu yüzden ikinizi de ortadan kaldırmak istiyorum"
"Ne! Yeosang, ben hiçbir zaman Taehyun'u öpmedim. Ne diyorsun sen?"
Yeosang, gözyaşları yanaklarını ıslatırken hiç düşünmeden bıçağı Jongho'ya salladı.
...
Jongho, yattığı koltuktan hızlıca ayağa kalktı. Gördüğü rüya onu fazla tedirgin etmişti. Masanın üzerinden telefonunu aldı ve mesajlar kısmına girdi.
-
Jongho
Aradığım şüpheli sensin değil mi?Yeosang
ne
ne diyorsun jonghoJongho
Baştan anlamalıydım
sürekli peşimde dolandın
bana arada mesajlar verdin
tabii ya
ama aptal ben bunu daha yeni çözüyorumYeosang
Jongho saçmalama
ben sana mesaj vermedim ki
ne yaptığımı bile bilmiyorumjongho?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime Mask | Jongsang
Contoİşlenen gizemli cinayetleri çözmeye çalışan Jongho, zaten hayatında olan ancak bu zamana kadar fark edemediği Yeosang ile yakınlaşmaya başladıklarında kafası daha da karışır.