Her şey planlanmıştı.
Muhafızların saniyede etrafımda belirmesinden bunu anlamıştım. Testte yaptığım oynama yüzünden istedikleri sonuç çıkmamıştı. Bu yüzden beni düğüne getirerek herkesin gözü önünde ne olduğumu yayınlamak istemişlerdi. Başarılı da olmuşlardı.
Bir çok koridor geçtikten sonra kafama yediğim darbe yüzünden bayılmıştım. Baygın halde olmama rağmen damarlarımda akan ateşi hissedebiliyordum. Çok sıcaktı. Tüm vücudumu yakıyordu.
Zaman geçtikçe sıcaklık yükseldi sanki büyük bir şöminenin içine girmiştim. Alnımdan terler akarak uyandım. Gerçekten yanıyordum. Kocaman bir ateş çemberinin ortasındaydım. Ellerim arkadan yere zincirlenmişti. Zincirlere biraz uğraştıktan sonra kopmayacağına kanaat getirdim.
Dizlerimin üzerine oturup olabildiğince ateşlerden uzaklaşmaya çalıştım fakat sıcaklıkları üzerime öyle bir vuruyordu ki terden sırılsıklam olmuştum. İşin komik kısmı hâlâ o garip elbiseyi giyiyordum. Başımı kaldırıp etrafa bakmaya çalıştığımda o büyük siyah odada olduğumu farkettim. Arkamdaki duvarın köşelerinde kamera vardı ve mavi bir ışık yanıp yanıp sönüyordü.
Bir süre sonra ateşler yavaş yavaş sönmeye başladı. Söndükten sonra tam karşımda duran Çağla'yı gördüm. Yüzüne ürkütücü bir sırıtış vardı. Sanki deney yapmaları için ona bir fare vermişler gibi...
"Günaydın Mina. Umarım uykunu almışsındır." Dedi Çağla. Kaşlarımı çatmakla yetindim ama bunu yaptığım an beynime bir ağrı saplandı. Yüzüğüm ağrıyı hissedip onu absorbe etti.
Teşekkür ederim, dedim içimden.
"Dün geceki performansından sonra yorgun olacağını düşünmüştüm fakat gayet dinç gözüküyorsun." Diye devam etti Çağla. Gözlerimi devirip zincirlerle uğraşmaya başladım.
Çağla bir süre durup sonra devam etti. "Lafı çok uzatmayı sevmem bu yüzden direk konuya gireceğim. Yakında buna alışırsın zaten." Kafamı ee dermişcesine salladım. "Çocukluğumdan beri senin gibileri araştırmak ve öldürmek için yetiştirildim." Ve o mükemmel anı anlatma zamanına başlıyoruz. "Yüzyıllar öncesinin kaynaklarını okudum araştırdım. Tüm kaynaklar tek bir şeyi söylüyordu neydi biliyor musun Mina?"
"Bilemiyorum kusura bakmayın doktor hanım." Dedim kinayeli bir biçimde. Gülümseyip ellerini doktor önlüğünün cebinden çıkardı.
"Ben sana söyleyeyim. Tüm kaynaklarda gücün soydan soya geçtiğini belirtiyordu. Her türlü gücün. Su gücüne sahip olan anne ve babanın su gücüne sahip çocukları oluyordu. Karanlığın gücüne sahip olanlardan karanlığın gücüne sahip çocuklar çıkıyordu. Ta ki sen ortaya çıkana kadar. İnsan olan anne babadan yıkıcı güce sahip olan bir büyücü." Dedi sesinde tiksinti vardı. Omuz silkip:
"Mutasyon denen şeyi duydun mu hiç?" Dedim.
Laflarına alayla karşılık verdiğim için biraz bile bozulmamıştı. Hatta bundan keyif alıyor gibi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• GÖLGE •
FantasyKamartajın kapıları hızlıca kapandı. Tüm büyücüler tetikteydi. Sadece büyücülerin nefes alış verişi duyuluyordu. Etrafta büyük bir korku yayılıyordu. Geçen her saniye gerginlik yükseliyordu. Tam ortada iki kişi duruyordu. Kırmızılı pelerinli bir büy...