Taehyung elindeki telefonun ekranına stresle bakıyor, baş parmağındaki tırnağı kemiriyordu. Geç kalmışlardı her zamanki gibi. Jeongguk mesajlarına cevap vermiyordu. Arkadaşını daha önceden uyandırmak için aramadığından büyük bir pişmanlık içerisindeydi. Jeongguk her zaman uykuyu seven birisi olmuştu ve aynı ölü gibi yatıyordu. Derin uykusundan kalkabilmesi için anca onu sarsması gerektiğini fark ettiğinde koşa koşa kahvaltı sofrasındaki anne ve babasına veda etmeden ayakkabılarını giymeye gitti. Gerçi giymemişti de. Ayakkabısının üstüne basarak inmişti merdivenleri. Apartmandan çıktığında rotası Jeon'ların eviydi.
Kapılarını çaldığında Jeongguk'un büyükannesi uykulu bir sesle karşıladı onu. O da yeni kalkmıştı, belliydi. Taehyung'u kapıda gördüğü gibi "Eyvah!" diye koşar adım Jeongguk'u uyandırmaya gitti. Taehyung büyükanneyi yalnız bırakmadı, o da daldı evin içine. Birkaç saniye sonra Taehyung'u yanında gören büyükanne bunu sorun etmeden torununu uyandırmaya çalıştı.
"Büyükanne," dedi Taehyung. "Sen git yat, seni de kaldırdık. Ben uyandırıp yollayacağım Jeongguk'u okula."
Yaşlı kadın kararsızlıkla baktı yanındaki üstü başı ütülü oğlana. Bir kez daha Jeongguk'la olan uyumsuzluklarını hatırladıktan sonra "Kusura bakma yavrum." diyebildi yalnızca. "Gece geç yatmıştır yine."
Jeongguk ise bu sırada kalçasını devirmiş, horlayarak ve konuşulanları gram duymayarak uyumaya devam etmekle meşguldü.
Taehyung anlayışla başını salladı. "Sorun değil, sorun olsa buraya gelmezdim bile." deyip yaşlı kadını mahcubiyetten kurtardı.
Bayan Jeon torunun odasından çıktı, Taehyung anında kıçına bir şaplak attı arkadaşının. Tok bir ses yankılanmıştı. Jeongguk acıyla inleyip gözlerini araladığında ise öfkeden kırmızılaşmış bir yüzle karşılaştı. "Aaa," diye uyku sersemliğiyle mırıldandı. "Taehyung burada ne yapıyorsun?"
"Kalk, kalk çabuk." dedi emir verir bir tondan öfkeden kuduran arkadaşı. "Kalk ve üstünü giyin. Sınava geç kalıyoruz."
Jeongguk, Taehyung bunu diyene dek yatağından ayrılmayı pek düşünmüyordu. Sınav lafını da duyunca pek kımıldamadı. Ancak sınavın Taehyung için önemini hatırladığında yataktan uçarak kalktı. Üstünü bir çırpıda soyunurken Taehyung etraftaki kirli temiz fark etmeksizin üstüne geçirmesi gerekenleri ona uzattı. Daha sonra uzattığı kıyafetleri tekrar kendisi aldı.
"Senin kafanı kıracağım." diye söylendi pantolonunu giydirmeye çalışırken Taehyung fakat Jeongguk'un özür dileyen surat ifadesini gördüğünde bir an duraksadı ve alttan alttan ona baktı. Jeongguk gözlerini ovuşturuyordu. Görüntüsü yüzünden çenesi kitlenmişti. Bir iç çektikten sonra daha yeni kalktığı için onu sarsmamaya karar verdi. Özenle okul gömleğini giydirmeye başladı.
Jeongguk kollarını gömlekten geçirdi ve arkadaşının önünü ilikleyişini seyretti. "Üzgünüm." diye mırıldandığında suçlu olmanın verdiği mahcubiyetle dibindeki oğlana bakmıştı. Bunun üzerine Taehyung yavaşça kafasını iki yana salladı ve "Lütfen daha erken yatmaya bak." dedi. Düğmeleri iliklemeyi bitirdiğinde Jeongguk'a ne kadar yaklaştığını fark etmediğinden irkilse de hemen arkasını dönüp odadan çıktı. Odadan çıkarken nefesini tutuyordu.
Jeongguk hiç kitap yüzü görmemiş çantasını sırtına taktıktan sonra aynadan kısaca kendini kontrol etmişti. Dağınık duruyordu. Nedensizce dağınık görüntüsünün onu çekici gösterdiğini düşünüyordu. Saçlarını bir eliyle geriye doğru taramasının ardından son kez kendine bakmıştı. Bu dünyaya herkesten 5-0 önde başladığına kanaat getirmesi ise pek gecikmedi.
"Saat kaç? Ben bakmadım." Önünde eğilen çocuğa doğru konuştu Jeongguk. Arkadaşı ayakkabılarını giyiyordu. Cevap gelmediğinde ise kendi telefonundan baktı. Ondan "Ha!" diye bir ses çıktığında Taehyung başını oturduğu yerden arkaya doğru çevirdi. Göz göze gelmelerinin ardından Jeongguk "On dakikamız varmış, acele edersek hemen gideriz." demişti. Çok geç kalmamış olmanın verdiği rahatlıkla gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust for life
Fanfiction𝘁𝗮𝗲𝗴𝗴𝘂𝗸 Jeongguk ve Taehyung, zıtlıklarına rağmen uyum yakalamış iki arkadaştır. Aralarındaki bağın gücü, gün geçtikçe sadece arkadaş olup olmadıklarını sorgulatır. [𝘁𝗲𝘅𝘁𝗶𝗻𝗴] + [𝗱𝘂𝘇𝘆𝗮𝘇𝗶] [𝗳𝗿𝗶𝗲𝗻𝗱𝘀 𝘁𝗼 𝗹𝗼𝘃𝗲𝗿𝘀]