"Taehyung oppa, umarım tadını beğenirsin." Jeongguk elindeki pembe renkteki zarfın içinde yazan yazıyı iğrenen bir ifadeyle okuyordu. "İçine sevgimi kattım. Eğer beni bulmak istersen öğle arasında eksi birinci kata gel."
Taehyung başını sıraya koymuş, yatıyordu. Jeongguk'un onu dürtmesiyle huysuz huysuz "Ne?" diye kafasını gömdüğü yerden kaldırmadan çıkıştı. Jeongguk ise ona tekrar bakması için cimciklerken inleyerek doğrulmak zorunda kaldı.
"Öldürürüm seni gidersen." Kan dondurucu ses tonuyla konuştu genç çocuk. "Kelleni uçururum, benden söylemesi."
Taehyung gözlerini devirdi. Bir kutunun içindeki neredeyse bitmek üzere olan küçük keklere baktı bir de Jeongguk'un ağız kenarında kalan krema kalıntılarına. Başını iki yana durumun vahimliğinden ötürü sallayarak tekrar sıraya gömüldüğünde boğuk çıkan sesiyle "Git kıza eline sağlık de en azından." dedi.
Jeongguk'un şaşkınlıkla ağzı aralandı. "Bok gibi olmuş bu arada."
Taehyung göz ucuyla sevgilisine döndü. "Her seferinde böyle diyorsun, sonra bir bakıyorum bütün benim için özel olarak hazırlananlar midende amına koyayım."
Genç çocuk dudaklarını büzerek omuz silkerken "Büyü yapmışlardır diye ben yiyorum." diye mırıldandı. Sevgilisinin ona attığı 'ciddi misin?' bakışlarını aldırmadı. "Aşk büyüsü yapan manyak ruh hastaları var, biliyorum. O yüzden olan bana olsun."
Jeongguk en son parmağında kalan kremayı da yalamıştı. Taehyung izlediği çocuğun bu hareketiyle yanağından makas alırken "Hayır, bir de sevimlisin. Kızamıyorum da." dedi gülerek.
Bu sefer gözlerini deviren Jeongguk olmuştu.
O sırada koridorda yükselen bağırışma sesleriyle birlikte sınıftaki herkes dönüp birbirine baktı. Merakla gözleri dört dönen öğrenciler yerlerinden kalktıkları gibi kapıya ilerlerken yan sınıftan bir çocuk oldukça endişeli ifadesiyle sınıfa girmiş ve "Kavga var!" dedikten hemen sonra sınıftan çıkmıştı. Çocuğun peşine takılan birkaç kişi dürtüyle hareket ediyor; kimin, nerede, ne için kavga ettiğini öğrenmeye çalışıyorlardı.
"Bakacak mıyız?" diye sordu Jeongguk sevgilisine. Sonradan aklına gelenle de sırıttı. "Belki de o Hajoon piçini dövüyorlardır."
Taehyung ağır ağır esneyerek "Çok da sikimde değil." dedi. "Bir uykum var, sana anlatamam."
Jeongguk, Taehyung'un aksine biraz daha meraklanmıştı. Gidip gitmemek arasında kararsız kaldığı için bakışlarını sınıf kapısından çekmezken sevgilisini umursamadı ve en sonunda ayağa kalktı.
"Ben bir bakacağım, olmadı ben de kaynarım araya."
"Şu kavgalara karışma diye kaç kere uyaracağım seni?"
Jeongguk kaostan beslendiğini düşündürten gülümsemesiyle Taehyung'a döndüğünde Taehyung yalnızca "Gitme." diyebilmişti. Gideceğini biliyordu.
Onu tutmaya çalışan elden kurtuldu hemen genç çocuk. Sınıfta kimsenin kalmadığını bildiğinden rahatlıkla hızlıca minik bir öpücük kondurdu Taehyung'un yanağına. Geri çekildiğinde de "Bir şey yapamazlar bana." dedi. Baş parmağıyla öptüğü yeri silerken "Yaparlarsa da boşuna sevgilim değilsin Kim Taehyung. Yaram falan olursa temizlersin artık." diye devam etti.
Taehyung dudaklarını aralamıştı lakin sınıftan daha fazla bir şey söylemesine izin vermeden çıkan Jeongguk'la söyleyecekleri yarım kalmıştı. Ne kadar uyarırsa uyarsın onu dinlemeyeceğine alışması gerektiğini kendine hatırlattı çünkü Jeongguk böyle bir insandı. Sadece ister istemez onu beladan uzaklaştırmak istiyordu. Ona zarar gelmesi düşüncesi Taehyung'un göğüs kafesini sıkıştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust for life
Fanfiction𝘁𝗮𝗲𝗴𝗴𝘂𝗸 Jeongguk ve Taehyung, zıtlıklarına rağmen uyum yakalamış iki arkadaştır. Aralarındaki bağın gücü, gün geçtikçe sadece arkadaş olup olmadıklarını sorgulatır. [𝘁𝗲𝘅𝘁𝗶𝗻𝗴] + [𝗱𝘂𝘇𝘆𝗮𝘇𝗶] [𝗳𝗿𝗶𝗲𝗻𝗱𝘀 𝘁𝗼 𝗹𝗼𝘃𝗲𝗿𝘀]