Teu-hi!!!
Ficime hoş geldiniz...
İstenen Jihoon fic🩵🩷💎🌍🍧
İyi okumalar...---------------------------------------------------------
"Anne çıkar beni buradan." Dedim bıkmış bir şekilde. Annem ise bana nefretle baktı. Galiba beni gerçekten öldürecek.
"Seni buradan çıkarmayacağım, Jihoon. İstersen bana yüz saat yalvar. Sen bir katilsin, sen bir canavarsın. İğrenç birisin, insan değilsin sen."
"Anne ben-"
"Kes!! Daha fazla senin saçmalıklarını dinleyemem!! Utanıyorum senden, nefret ediyorum!!! Canavarsın sen, katil!!! Kocamın katili!!"
Hızlıca gittiğinde öylece kalakaldım. Bir şey yapamadım. Yapılabilecek tek şey annemi bir akıl hastanesine göndermekti fakat bunu da yapamıyordum. Ne kadar kötü de olsa annemdi.
Ben Jihoon.
Altı yaşında babasını öldüren bir cani.
Kimsenin bana acımasını istemiyorum. Kimsenin bana yardım etmesini sevmiyorum. Çünkü gerçekten hakediyorum, deli gibi hakediyorum başıma gelen her şeyi. Okula gidemiyorum, bir şey yapamıyorum. Her gün akıl hastası annem ile uğraşıyorum. Ama olmuyor, annem beni sevmiyor, e kadın haklı zaten.
Bu karanlık, oldukça geniş yerde tek başıma, yerde zincirler ile bağlıyım. Telefonum bu büyük bodrum odasının ta karşısındaki kahverengi, tahta masada. Oraya ulaşmam ise tahmin edebeceğiniz gibi imkânsız. Maalesef.
Çok kötü hissediyorum. Nedeni annemin beni buraya bağlaması falan değil, nedeni gerçekten bunları hakettiğimi bilmek. Çünkü soramıyorum kendime, "Bunları hakediyor muyum?" diye. Ya da bunları hakettiğimi yalanlayamıyorum çünkü kim doğrusunu bildiği şeyi yalanlardı ki? Bunu yapan kendini kandırırdı. Bilmemek istiyordum, öğrenmemek veya hatırlamamak. Dinlememek, kaçmamak, kaderine razı olmak istiyordum. O akşam yaptığım şeyin büyüklüğünü anlayamıyordum. Bunu altı yaşındaki benin yapması imkânsızdı resmen, ama eskiye gidip bunu düzeltme şansım yoktu.
Cahil kalmak isterdim, en azından annemin beni haksız yere sevmediğini düşünmek. Benden neden nefret ettiğini düşünmek. Düşünmekten delirmek.
Saçmaladığıma inanabilirsiniz, şu ana kadar ki herkes de saçmaladığıma inandı zaten. Bu hep böyleydi. Aileniz ile aranızda olan sorunları kimse anlayamazdı. Aynen aynısını yaşayan kişi inanırdı size. O da dert yarıştırmıyorsa gerçekten çok şanslıydınız.
Bildiğim şeyleri unutmak istiyordum. Çünkü bilince daha da kötü oluyordunuz. Ben babamı öldürmediğimi bilmeseydim, eğer gerçekten de bilmeseydim düşünürdüm ve illa ki kendimi haklı çıkardığım noktalar olurdu. Ama biliyordum. Bildiğim için kabulleniyor, savunmasız kalıyordum. Çok önce kabullenmiştim, kabullenmek savunmasızlıktı. Kabullenmek saçmalıktı, kabullenmek kötü hissettiren bir şeydi ve yapınca bosluğa düştüğünüz bir eylemdi. Sadece dört hecelik bir harfti fakat hayatınızı bitirebiliyordu.
Bu soğuk yerde ısınamıyordum, sadece bir sweatshirt ile eşofman giyiyordum, her zamanki gibi. Başka bir şeyim yoktu zaten. Bir yandan ekonomi ile, bir yandan annem ve öteki yandan da hayat ile uğraşmak yoruyordu. Üstüne de okul ekleniyordu tabii.
Uykum gelmişti, belki de ben öyle hissediyordum çünkü kabullenince pek bir şey düşünmüyordunuz. Sadece bunları hakettiğinizi kötü bir insan olduğunuzu düşünüyordunuz, üstüne onları da kabul ederek moral bozuyordunuz.
Ve uyuyorum.
Hayattan yoruldum.
(ON BİR YIL ÖNCE)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgi Hançeri (Düzenleniyor)
Fanfiction"Al bu senin olsun Jihoon. Sana olan sevgimi belli etsin. İsmi de 'Sevgi Hançeri' olsun." Uyarı!! Bu kitapta kan, cinayet, ebeveyn öldürme, intihar eylemleri, zorbalık vb. vardır. Hassas olanların okuması önerilmez. -Tamamlandı-