1. BÖLÜM

91 10 0
                                    

1. BÖLÜM

"Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." (Rad, 28)

Sağıma selam verdim sessizce, sonra soluma. Sabah namazım bittikten sonra parmaklarımla tesbihat yaparken bakışlarım odada gezindi. Üstünkörü kapattığım camın rüzgarla tekrar açılması sebebiyle havalanan perde odada adeta dans ediyordu. Haziran ayında olmamıza rağmen esen ılık sabah rüzgarı içeriye hafif bir serinlik katmıştı. Dışarıdan gelen seslere göre bizimkilerden biri daha namaz için uyanmış gibiydi.

Tesbihatımı bitirdikten sonra ellerimi dua etmek için kaldırdım. "Allah'ım," dediğimde derin bir nefes verdim, bazen bunu söyledikten sonra sanki dilim düğümlenirdi. "Daha önce buraya birkaç kez gelsem de Ankara bile bana çok yabancı geliyor. Atanacağım şehre gittiğimde benim için her şeyi kolaylaştır, hakkımda hayırlısını eyle." Bunları söyledikten sonra istemsizce gülümsedim. "İlk öğrencilerimle iyi anlaşayım. Amin."

Duamı bitirdikten sonra namaz kıldığım seccadeyi toplayıp havalanan perdenin ardındaki pencereye yöneldim. Başımı dışarı uzatıp güzel kokuyu içime çektim. Tekrar uyumayacaktım. Gökyüzüne bakarken güneşin doğuşunu izlemek istediğime emindim. Şuanda anneannemin evindeki bir odadaydım. Açılıp yatak haline getirilmiş çekyatın yanındaki komodine ilişti gözlerim. Üzerinde duran çantamdan Kur'an-ı Kerim'imi çıkardım ve kaldığım yerden okumaya başladım. Bir süre okuduktan sonra pencere kenarına oturup gökyüzünü izlemeye başladım. Güneşin doğumuna çok az kalmıştı.

Ama öncesinde yapmak istediğim bir şey olduğunu fark ederek odadaki kitaplığa yöneldim. Bu kitaplıkta çocukluk fotoğraflarımın da dahil olduğu bir albüm olduğuna emindim. Tam buraya geldiğimizde daha önce bakmış olduğum o albümü alacaktım ki, yanından daha önce görmediğim bir albüm fırlayıp düşüverdi. Bunun burada olduğunu hiç sanmıyordum, daha önce bu mavi kapaklı albümü görmediğime emindim. Kaşlarımı hafifçe çatarak yere düşen albümü elime aldıktan sonra tekrar cam kenarına koyduğum sandalyeye oturdum.

Kapağı açtığım gibi annemin bir gençlik fotoğrafı çıktı karşıma. Evet, emindim. Bu albümü hiç görmemiştim. Babamla evlenmeden önce, bir deniz manzarası önünde, benim de sayesinde sahip olduğum simsiyah uzun saçları ve kırmızı tişörtü... Daha tesettüre girmediği yıllar... Babamla evlenmeden önceki bir tarih olduğunu böyle anlamıştım ve alttaki tarih de bunu doğruladı.

Sayfaları çevirmeye başladım. Annemin hiç görmediğim fotoğraflarından sonra evlendikten sonra olan, babamla fotoğrafları çıktı karşıma. Mavi eşarbı vardı fotoğrafta. Tebessüm ettim. Birkaç sayfa daha çevirdim. Benim daha önce görmediğim çocukluk fotoğraflarım çıktı önüme. Evimizde bu albümün olmadığına çok emindim. Elbette ki Balıkesir'dendi bu fotoğraflar, çocukluğumun, gençliğimin şehri.

Bu, buradaki mavi duvarlı apartman binamızın bahçesinde çocukluk arkadaşlarımla olan bir fotoğraftı. Hepsinin isimlerini şu an hatırlayamasam da, simâlarını hayal meyal hatırladığım birkaç çocukla yan yanaydık. Bir sayfa daha çevirdiğimde birden albüm içine yerleştirilmemiş ama sadece sayfalar arasında duran bir fotoğraf fırladı düştü kucağıma. Bu fotoğrafı gördüğümde kaşlarımı ister istemez çattım. Albümü kapatıp kenara koyarken elime aldığım fotoğrafı kaldırdım. Güneş de doğuyordu, tam şu anda.

Fotoğraftaki yine bendim, evet. Beş yaşlarındaydım. Yine çocukken çoğunlukta yaptığım gibi siyah saçlarımı anneme ördürüp sonra omzumdan atmıştım. Fakat benim bu fotoğrafa kilitlenip kalmamın sebebi yanımdaki çocuktu. Benim için çoktan geçmişin tozlu raflarında kalmış bir oğlan çocuğu... Önümüzde büyük bir doğum günü pastası, doğum günü onun, kameraya sırıtıyoruz. Üzerimde pembe bir elbise var. Benden uzun olan o çocuk bir kolunu omzuma atmış, üzerinde Ben10li bir tişört var.

LEYLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin