13. Bölüm

97 8 56
                                    


Merhabalarrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr! Nasılsınız? Ben biraz hasta gibiyim ama bölüm beklemezzzzz nwdhbvh! Yazacağım bölüm tam bir duygusallık bombesi olabilir. Korkuyorum benn. Travma istemiyorum yaaa! Neyse haydi bölüme geçelimmmm♡





Boşluk...

Hissettiklerimin özeti...

Nefes alamıyorum...

Mosmor olmuş dudakları ve solgun yüzü görmek beni bitiriyor...

Daha bir kaç gün önce pespembe gülen o dudaklar...

Silahın patlama sesi kulağımda çınlıyor...

Her dakika kendimi daha çok kaybediyorum...

Serumlar... İlaçlar... Ayakta mı kalmış oluyorum?

Benim ruhum bedenimi terk ettiğinde bedenimin canlı kalmasının anlamı ne ki...

Benim yüzümden hepsi...

Her şey benim suçum...

O beden benimki olmalıydı...

Benimki olmalıydı...

Benimki...


Koluma değen elle kefenin içindeki bedenden bakışlarımı ayırdım. Küçük kardeşim Ayaz bana dolu gözlerle bakıyordu.

"Abla hiç gelmeyecek değil mi?" durdurak bilmeyen göz yaşlarım pınarlarımdan şiddetini koruyarak akmaya devam etti. Başımı sağa sola sallarken gözlerim artık tuzlu su deposunun bitme haberini veriyordu. Yanımda duran Ötenazinin beklemediği bir anda koşturarak kefenin başına eğildim. Toprak dolu tırnaklarımla yırtıp yüzünü açtım. O güzelim gözelin kapalı olduğunu görmek istemedim. "SÜPRİZ!" diyerek açmasını bekledim makyaj olsun istedim hepsi. Kötü bir şakadan ibaret olsun istedim. Defalarca yalvardım. Ben Kanlı Ay ayaklarına kapanıp uyansın diye yalvardım... Kötü bir rüya olsun diye yalvardım... Verdiğim kararları değiştirebilmek için yalvardım... Yıldız hanım beni kendine çekip sarıldığında kollarım havada sallanmaya devam ediyordu...

1-2 hafta sonra...

Karşımda Yıldız hanım ve Hakan bey olanları anlatmamı bekliyor. Abi cemiyeti ve kardeşlerimse kapının arkasından göz önünde olduklarını bilmeden bizi dinlemeye çalışıyordu. Bense boş gözlerimi tam karşımdaki duvara dikmiş kan çanağına dönmüş gözlerimi daha da kan çanağı yapıyordum. Yıldız hanım yanımdaki Ötanaziye döndüğünde o her şeyi anlatmaya başladı...

O gün...

Patlayan silahla başımı sese doğru çevirdim. Gördüğüm şey kalbimin sıkışmasına yetmişti. Kan... Kıpkırmızı koyu gri yerleri kirleten kan... Çisenin anlından akıyordu... İkizim... O... Gözümden gelen tuzlu su ile elim ayağım boşaldı. Yere düştüğümde bir kaç silah sesi daha duydum. Fakat gözlerim sadece ona bakıyordu... Kandan görünmeyen yüze... 

Biri kolumu tuttu tepki vermedim. Kucağına aldı ağzımı açmadım. Ölsem neye yarardı ki? Canımın yarısı ölmüştü zaten... Kucağında olduğum kişi çenemi tutup yüzünü bana çevirdi. Bu Ötenaziydi. Boş bakışlarım yüzünde dolaşırken düşman olduğumuz için seviniyordum. Beni depoya kitleyip işkence ederdi belki? Belki direkt öldürürdü? 

Ama o farklı bişey yapıp beni kendi depomuza götürdü. Her ihtimale karşı yaptırdığımız odalardan birine yatırdı...

Hastahane kapısında bekliyordum. Çiseni direkt buraya almışlardı. Bir umut yaşıyor olabilirdi... 

Gerçek Ailemi Buldum:)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin