...
"Uyumadı mı?"
Felix Jimin'in geldiğini görünce gülerek arkadaşına yöneldi. Jimin ile sarıldıktan sonra arkasında ki Jungkook'u görmüştü, onunla da sarıldıktan sonra kendini sandalyeye attı.
"Banyosu kısa sürdü uykusu geldi diye ama banyodan çıkınca da uyumadı. Üstüne ikimizi de ıslattı. En son dayanamadım Hyunjin'e teslim edip geldim. Babasıyla uyusun."
Arkadaşları gülerken Felix kafasını saldırıp Jimin'e baktı. "Seungmin nerede? Göremedim miniğimi."
Jungkook olduğu yerden biraz yana kaydığında yerde ki puseti gördü. Seungmin ağzında ki emziği şapırdatarak emiyordu. Gözleri bayık bayık bakıyordu. Yüzünde ki gülüşü düşürmeden pusete ilerledi. Çöktüğünde Seungmin'in bakışları sonunda onu buldu. Pusetin yanına geldiğinde çökmüş, minik bebeğin elini avucunun içine almıştı. Minik omega bu temasla gözlerini direkt kapatırken Felix'in tebessümü büyüdü.
"Ya artık koşmayı bırak anneciğim lütfen!"
Wooyoung'un sesi geldiğinde kafasını o tarafa çevirdi. Changbin'in peşinden koşuyordu. Arkasında ki San ise oyuncak dolu poşeti getirmeye çalışıyordu.
"Jiji!"
Changbin direkt olarak Jisung'un kucağına çıkarken Jisung severek onu kabul etmiş tombul yanaklarına küçük bir öpücük bırakmıştı. Changbin kıkırdarken bakışları diğer omegaya kaydı. Jimin'e de dişlerini göstererek sırıttıktan sonra Felix'e döndü. Yerde oturuyordu. Ağzı şaşkınlıkla açılırken pusetin içinde mışıl mışıl uyuyan bebeği görmüştü. Seungmin'den genel olarak hoşlanmazdı. Jeongin doğduğunda zaten bütün ilgi ondan gitmişken bir de Seungmin'in gelmesi onu sinirlendirmişti. Alfası başka birini istemiyordu.
Chan'a sesi çıkmıyordu çünkü ondan büyüktü ancak Jeongin ve Seungmin'in o varken diğerlerin odak noktası olmasını istemiyordu.
"Benden bu kadar! Ben ebeveynlikten istifa ediyorum!" San söylenerek kendini bahçe koltuğuna attığında diğerleri de onun bu haline gülmüştü. Wooyoung eşine sözlerini kısarak baktı.
"Çocuk isteyen sendin! Paşa paşa bakacaksın. Tek başıma yapmadım ben bu çocuğu." Daha sonra Jisung'un kucağında ki oğluna yöneldi. "Gel bebeğim benim, biz seninle oyun oynayalım. Baban seni istemiyormuş."
Wooyoung oğlunu da alıp içeri geçerken Changbin haylazca sırıtıp annesinin omzunun üstünden babasına dil çıkardı.
"Yah! Ben öyle mi söyledim?!" San da onun peşinden girerken Hyunjin saçlarını karıştırarak çıktı. Bu ikilinin bu hallerine herkes alıştığı için kimse umursamıyordu. On dakika sonra sarılarak geleceklerini biliyorlardı.
Hyunjin eşinin yanına gidip kol altlarından tutarak kaldırdı. Arkasından sarılıp ellerini karnının üstünde birleştirdi. Çenesini Felix'in omzuna koyarken diğerlerine baktı.
"Seungmin ne zaman büyür ya? Belki oğlumu Chan'dan kurtarır."
Jungkook'un kaşları anbean çatılırken Jimin gülerek elini tuttu eşinin. Minho eşine sarılmayı kesmeden sırıtarak Hyunjin'e baktı.
"Maalesef canım, oğlum oğlundan ayrılamıyor. Seungmin'i Changbin'e yapalım biz."
"Lan!" Jungkook'un ani çıkışı pusetinde uyuyan bebeği sıçrattığında Jungkook hızla eğilip bebeğini kucağına aldı. Seungmin babasının kokusuyla ağlamasını bastırdı. Tekrar uykuya daldığında Jungkook onu kokusuyla mühürledi. Böylece kolay kolay uyanmayacaktı.
Dişlerini birbirine bastırıp hırlayarak konuştu. "Oğlumu kimseye vermem. Başka kapıya. O babasından ayrılmaz zaten."
Arkasını dönüp koltuğa ilerlerken bir yandan da Seungmin'in kulağına fısıldıyordu. "Değil mi bebeğim? Sen babanı bırakmazsın değil mi? Evlenme tamam mı? Ben sana ömrüm boyunca bakarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
becca | hyunlix
Fanfictionkoydum sevinçlerimi önüme, baktım hepsi sensin. becca; büyüleyici güzellik