...
"Anni!"
Jeongin'in kendisine bağırmasıyla kucağında ki Seungmin'i Jimin'e verip oğluna döndü. Jeongin küçük ellerini kullanarak, duvara tutuna tutuna yakınına kadar gelmişti. Hala tam yürüyemediği için bir yerlere tutunma ihtiyacı duyuyordu.
"Efendim bebeğim?"
"Mam."
Ağzını şapırdatarak bir adım daha attı. Duvar bittiği için elleri boşlukta kalmıştı. Annesinin kollarını açtığını görünce gülerek ona doğru ilerledi. Annesinin kucağına çıkmak üzereyken havalanmasıyla ayaklarını salladı. Annesinin gülerek ona baktığını gördü, minik kaşları çatıldı. Ellerini annesine uzatıp bulunduğu kucaktan inmek için uğraştı.
Çabalaması boşa olunca kafasını çevirip kimin kucağında olduğuna baktı. Babasını gördüğüne sevinse de şu an annesini istiyordu. Hyunjin'in kucağında dönüp yanağını öptü minik dudaklarıyla. Daha sonra hızlıca annesine döndü.
"Bak ya. Rüşvetle gitmeye çalışıyor."
"Anni..."
Jeongin çaresizce annesine seslendiğinde Felix dayanamadan kucağına aldı. Omega saniyesinde annesinin boynunda yer edinmiş, derin nefesler almaya başlamıştı.
"Ya hani omegalar babalarına düşkündü? Yalan mı söylediniz lan bana?!"
Arkadaşları onun bu haline dönerken Minho kucağında ki oğlunu öpmüştü.
"Biz sana omegalar babalarına düşkün olur demedik, alfalar annesine düşkün oluyor dedik. Tecrübeyle sabit ayrıca. Chan ve Changbin annelerine düşkün. Chan'ın şu anda benimle olduğuna bakma, Jeongin burada diye yanımda."
Hyunjin'in gözleri kısılırken Chan'a baktı. Küçük alfa annesinin kucağında mayışan oğluna bakıyordu. Kendini sakinleştirmek için arkasını döndü. Derin derin nefesler alıp gözlerini kapattı.
"Sevgilim? Abartmıyor musun biraz? O daha bebek."
Hyunjin hızla eşine dönüp kucağında ki bebeğe baktı. Ağzını şapırdatarak annesinin kolyesiyle uğraşıyordu. Acıktığı belliydi.
"Hayır abartmıyorum. Chan'a bile benden daha yakın."
"Lan oğlumu mu kıskanıyorsun it? Daha üç yaşında çocuk."
Hyunjin Minho'ya döndü. "Umrumda mı sence? Oğlumun bu küçük bücüre değil bana düşkün olması gerekiyordu."
Homurtuları Felix'i güldürürken Jeongin'in saçlarına öpücük kondurup Hyunjin'e verdi. Jeongin az önce ki tatlı yerinden ayrıldığı için ağlayacakken Hyunjin'i görmesiyle yine ağız şapırdattı. Daha sonra babasının göğsüne yatıp minik ellerini gömleğini geçirdi. Az önce ki gibi mayışırken Hyunjin hissettiği huzurla gülümsemişti. Jeongin güvenli bölgesinde uyumaya hazırlanırken Hyunjin onu da alarak odasına ilerledi.
İş yerine gelmeyi, eşinden ve oğlundan ayrıldığı için sevmiyordu ama bugün ayrıydı. Felix, diğerlerini de alıp buraya geldiği için mutluydu. Hayır, diğerleri geldiği için değil, sadece eşi ve oğlu yanında olduğu için mutluydu.
Odaya girdiği an büyük koltuğa oturup göğsünde yatan bebeği için rahat bir pozisyon aldı. Jeongin'in gözleri kapanmaya zorlanırken kapıdan giren annesini görmesiyle mırıldandı.
"Anni..."
"Annem, efendim güzelim?"
Felix, minik oğlunun elini öpüp gülümsedi. Jeongin acıktığı için ona yönelirken Hyunjin itiraz etmeden Felix'e verdi bebeğini.
Jeongin direkt annesinin göğsüne yapışmıştı. Hem yemeğine kavuşmasıyla, hem de ebeveynlerinin ellerinin onun üzerinde olmasıyla mutlu hissediyordu. Zaten tatlı olan kokusu daha da mayhoşlaşırken boynunda hissettiği öpücükle gülmeye çalıştı. Babasından kaçıp annesine daha da sığındı.
"Ne oldu küçük bey? Mutlu değil misiniz?"
Jeongin bir yandan emerken bir yandan da babasına bakıyordu. Boşta kalan elini babasına uzatıp minik parmaklarını açıp kapattı. Hyunjin yakınına girdiğinde elini babasının yanağına koyup sevmeye başladı. İkisinin de içi giderken Jeongin, Hyunjin'i şaşırtıp Felix'i sevindirecek bir şey yaptı.
Annesinden gördüğü gibi, babasının gözünün altında ki beni okşadı baş parmağıyla.
Duyduğunda geri çekilip yine küçük ağzını şapırdatmaya başladı. Felix onun alnını öpüp Hyunjin'e döndü.
"Çantasında emziği var sevgilim, verebilir misin?"
Hyunjin odanın diğer tarafında ki çantayı almak için kalktığında gömleğinde hissettiği minik el engelledi onu. Hyunjin bebeğini öpüp güven verici bir şekilde gülümsedi.
"Hemen geleceğim bebeğim, tamam mı?"
Jeongin'in eli gevşediğinde hızlı davranıp çantayı aldı. Felix'in düzenini bozmamak için karıştırmadan direkt ona getirdi. Felix emziği bulduğu gibi bebeğine vermesiyle Jeongin uyku haline büründü tekrar.
Annesinin kucağından inip yanında oturan babasına doğru emekledi. Onun kucağına oturup az önce ki gibi yattı. Elleri yine gömleği sıkarken gözleri kapanmıştı. Tamamen uykuya dalması çok kısa sürmüştü.
"Erken mi uyandı sabah?"
"Hayır, gelirken yorulmuştur muhtemelen. Doyunca da uyumak istemiş küçük bebeğim."
Hyunjin'in göğsünde yatan bebeğinin üzerine eğilip ensesini öptü. Tam çekilecekken saçlarında hissettiği büyük öpücükle gülüşü büyüdü. O da oğlu gibi kafasını Hyunjin'in göğsüne yasladı.
Hyunjin anında onu da sararken iki bebeğinin de saçlarını öptü.
"Biliyor musun, bana bu tabloyu hediye ettiğin için sana dünyaları versem az kalır."
"Dünyaları istemiyorum, sadece sen ve oğlumuz olsun yeterli Hyun. İkinizde yanımda olun bana yeter."
Felix'in kafasını kaldırıp kendisine bakmasıyla dudaklarına yapıştı anında. Felix olduğu yerde dikleşirken belinde ki el sıkılaştı. Nefessiz kalmalarına ramak kala Hyunjin ayrılıp alınlarını birleştirdi.
"Bizi senden kimse ayıramaz, sana aşık iki tane erkek var. Ve bunun birinin kendim olup diğerinin bebeğimiz olması beni mutlu ediyor."
...
aşık hyunjine tapılır 🛐
tabi aşık olduğunu savunup sevdiğine acı çektirmeyen hyunjine tapılır ❤️🔥
tam becca değil mi ya bu
-yeis
ŞİMDİ OKUDUĞUN
becca | hyunlix
Fanfictionkoydum sevinçlerimi önüme, baktım hepsi sensin. becca; büyüleyici güzellik