3.2✧˖°.Dolunayın Güneşi꩜.ᐟ

157 11 3
                                    


Y/n pov

1 Eylül 1993, sabah

"Ama yine de yapmam gereksizdi, aşk iksiri gerçek aşk yaratmaz," dedi Mrs. Weasley.

Y/n, Hermione ve Ginny Mrs. Weasley'nin zamanında yaptığı bir aşk iksiri ile ilgili öyküyü dinliyorlardı, dördüde durmadan kıkırıyordu. Harry ve Ron merdivenlerden inerken Ginny Y/n'yi dirseği ile dürttü, "Bak senin aşk iksiri oğlan iniyor."

Dün yaşanan garip anıyı iki arkadaşına anlatmıştı Y/n. Hafif kızgınlıkta, "Ginny! Saçmalama!" dedi Y/n. Ginny ve Hermione sadece kıkırdadılar oğlanlar otururken.

Gitme zamanı gelince Çatlak Kazan'ın dar merdiveninden sandıklarını güç bela aşağı indirip kapının yakınına yığmakla meşguldüler, üstlerine tepesinde Hedwig, Elly ve Hermes'in (Percy'nin cüce baykuşu) tünediği kafesleri koydular. Sandık yığınının yanında, gürültüyle tükürük saçan küçük bir hasır sepeti vardı.

Hermione hasırlarının arasında "Tamam, Crookshanks," diye şakıdı. "Trende seni çıkararım."

"Hayır, çıkarmayacaksın," diye cevap yapıştırdı Ron. "Zavallı Scabbers ne olacak?"

Göğsüne işaretler vermişti, oradaki büyük yumrudan anlaştığı yerde Scabbers cebinde büzülmüştü.

Dışarıda Bakanlık arabalarını bekleyen Mr. Weasley, başını içeri uzattı. "Geldiler." dedi.

Mr. Weasley, Harry'yi önüne katıp eski moda iki koyu yeşil arabadan ilkine doğru götürdü. Hepsi arabalara bindi. Her iki arabayı da, zümrüt yeşili takım elbise giymiş, sinsi görünüşlü iki büyücü sürüyordu.

Harry arabanın arkasına oturdu, çok geçmeden yanına Y/n, Hermione ve Ron geldi. Y/n, Harry ile yan yana oturuyordu, dirsekleri birbirine değiyordu. Harry kızın dünkü bordo hırkayı giydiğini gördü, istemsizce sırıttı. Kızın elinde bir kitap vardı, Dolunayın Güneşi. Kafasını Hermione'nin omzuna yaslamıştı, Hermione Ron ile konuşuyordu.

"Ne okuyorsun?" diye sordu Harry.

"Dolunayın Güneşi, ismini asla okuyamadığım Alman bir cadının kitabı." dedi Y/n kıkırdayarak.

Harry de kıkırdadı, "Ne hakkında?"

"Kurtadam bir kadın ve büyücü bir erkek aşık oluyor. Kitap kurtadamların öldürüldüğü bir zamanda geçiyor, o yüzden kadının saklanması lazım."

"Ohh kötüymüş. Kurtadamlar tehlikeli değil mi?"

Y/n Harry'e ciddi ciddi baktı, sonra toparlanıp, "Hayır sadece dolunayda."

"Anladım."

King's Cross'a yirmi dakika erken vardılar. Bakanlık sürücüleri onlara bagaj arabaları buldu, sandıklarını çıkardı. Sonra da şapkalarına dokunarak Mr. Weasley'ye selam verdiler ve arabalarına binip gittiler. Nasıl olduysa, trafik ışıklarının önündeki yerinden kıpırdamayan araba kuyruğunun başına geçivermeyi de becerdiler.

İstasyona geldiklerinde Mr. Weasley çevrelerine bakarak, "Peki öyleyse," dedi, "madem bu kadar kalabalığız, ikişer ikişer geçelim. Önce Harry ile ben gidiyoruz."

Ve geçtiler. Y/n ve Ginny beraber geçtiler, bir an sonra katı metalin içinden yanlamasına Peron Dokuz Üç Çeyrek'e geçmişlerdi. Başlarını kaldırınca, çocuklarını trene kadar getirmiş cadılar ve büyücülerle dolu perona dumanlar saçan, kıpkırmızı lokomotifi, yani Hogwarts Ekspresi'ni gördüler.

Y/n hemen Harry'nin yanına yöneldi. Arkadan diğerleride ikişer ikişer geldiler.

Percy Pelope'yi görünce, "Ah, işte Penelope!" dedi Percy, saçını düzeltip yeniden pembeleşerek. Uzun ve kıvırcık saçlı bir kıza, kız parlak rozetini ille de görsün diye göğsünü çıkararak yürümeye başladı.

Karanlıktaki Işık / harry potter x readerWhere stories live. Discover now