3.5✧˖°.Kediler Fareleri Kovalar꩜.ᐟ

128 11 15
                                    


Y/n pov

"Seni sevdiler." dedi Y/n. Babasının odasındalardı, hemen ilk dersin olduğu günün akşam yemeğinden daha yeni çıkmışlardı.

Babası Remus Lupin gülümsedi, "Yasak saat başlamadan önce ortak salonuna gitsen iyi olacak."

Y/n kıkırdadı, "Peki peki, görüşürüz."

"Ödevini yapmayı unutma."

"Tamam."

Y/n koridora çıktı ve ortak solana doğru yürümeye başladı. Yolda yürürken birçok kişi ona gülümsedi -tabii ki hiçbiri Slytherin değildi- sanırım bu en mükemmel profesörün çocuğu olma etkisi denebilir, diye düşündü Y/n.

***

Birkaç gün sonra, kısa sürede. Karanlık sanatlara karşı savunma çoğu kişinin en sevdiği ders haline gelmişti. Profesör Lupin hakkında ileri geri konuşanlar, sadece Draco Malfoy ile onun Slytherin çetesiydi.

Profesör Lupin geçerken Malfoy gürültülü bir fısıltıyla, aşağılayıcı ses tonuyla, "Şunun yüzünün haline bak,"diyordu, "ne yapıyor tüm gece uyanık mı kalıyor?"

Ama diğerleri Profesör Lupin'in yaşına göre çok yorgun ve yaşlı görünmesine ya da yüzünde yaralar olduğuna aldırmıyordu. Artık her yeni bir gün biri Y/n'ye "Baban mükemmel." "O harika!" "Yeni profesörümüz çok havalı." gibisinde şeyler söylüyordu, ama babasını en çok seven, hatta belki Y/n'den bile daha fazla, kişi Dean Thomasdı.

Sonraki birkaç dersi de ilki kadar ilginç olmuştu. Böcürtler'den sonra cincücelere benzeyen pis, küçük yaratıklar olan Kırmızı Kafalar'ı incelediler. Kan dökülen her yerde, şatoların zindanlarında ve terk edilmiş savaş alanlarındaki siperlerde pusuya yatar, kaybolanlara kısa ve kalın sopalarla vurmak için beklerlerdi. Kırmızı Kafalar'dan sonra, pullu maymunları andıran sürüngen su yaratıkları Kappa'lara geçtiler. Perdeli elleri, göllerinde her şeyden habersiz dolaşanları boğsak diye kaşınırdı.

Keşke İksir derside bu kadar iyi olsaydı diye düşündü Y/n. Aslında belki Snape olmasa iksir oldukça eğlenceli bir konu olabilir. Snape bugünlerde normalde olduğundan çok daha fazla kinci davranıyordu, herkes bunun neden olduğunu gayet iyi biliyordu. Snape'in biçimini alan ve Neville'in, ninesinin giysilerini giydirdiği Böcürt'ün hikayesi, okula orman yangını hızıyla yayılmıştı. Snape (Y/n'nin deyişiyle Snapino) bunu komik bulmamıştı. Profesör Lupin'in adı geçince gözlerinde tehditkar şimşekler çakıyordu, Neville'e eskisinden daha da fazla zorbalık yapıyordu.

Harry pov

Harry, Profesör Trelawney'nin kuledeki boğucu odasında, eğri büğrü şekilleri ve sembolleri çözerek, profesörün ona her bakışında yaşlarla dolan kocaman gözlerini görmezlikten gelmeye çalışarak geçirdiği saatleri de korkuyla bekler olmuştu. Profesör Trelawney'yi sevemiyordu, oysa sınıfından bazı öğrenciler ona yüceltme sınırlarına varan bir saygı gösteriyorlardı. Parvati Patil ve Lavender Brown öğlen saatlerinde Profesör Trelawney'nin kuledeki odasını ziyareti âdet haline getirmişlerdi. Her seferinde de yüzlerinde, sinir bozacak kadar üstünlük taşıyan bir ifadeyle geri dönüyorlardı, başkalarının bilmedikleri şeyleri biliyorlarmış gibi. Harry'den söz ederken kısık sesle konuşmaya da başlamışlardı, o sanki ölüm döşeğinde yatıyormuş gibi bir halleri vardı. Y/n bir keresinde az daha kendini tutamayıp yatakhane arkadaşlarıyla bunu yapmamaları için kavga edecekti ama Hermione onu durdurmuştu.

Hareketli ilk dersten sonra aşırı derecede sıkıcı bir hal alan Sihirli Yaratıkların Bakımı'nı ise aslında kimse sevmiyordu. Hagrid kendine güvenini kaybetmiş gibiydi. Şimdilik bir çok dersi, muhtemelen dünyanın en sıkıcı yaratıkları olan Pıtırkurtlar'a nasıl bakacaklarını öğrenmekle geçiriyorlardı.

Karanlıktaki Işık / harry potter x readerWhere stories live. Discover now