❝Işıklar açıkken seni yavaşça becermek istiyorum,
Bakışlarımın üzerinde olduğu tek kişi sensin.
Asla bir bedel biçemeyeceğin türden seks.❞2 Hafta sonra
Saat gece 2'ye gelmek üzereydi, bacaklarım artık bedenimi tutmuyordu. İki hafta önce Jimin bana part time bir iş bulacağını söylemişti ve öyle de yapmıştı. Maaş da gayet iyi olduğu için kabul etmiştim, zaten Jimin'de kabul edeceğimi tahmin ettiği için söylemek istemişti. Elimde ki tepsinin dolmasını beklerken, not defterini de gömleğimin göğüs tarafında ki cebine sokmuştum. İki haftanın sorunsuz bir şekilde geçmesi Tanrıya şükretmeme sebep olmuştu. Neredeyse beş aydır Taehyung'la beraberdim ve onun yüzünden kendimi rahat ve özgür hissetmiyordum. Bazen öyle boğuyordu ki beni ondan kaçmak için elimden geleni yapıyordum, iki haftadır ne ben ona yazmıştım ne o bana yazmıştı.
Özgürlüğüm kısıtlanmadığı için kendimi fazlasıyla rahat hissediyor, hatta birkaç defa bara feminen kıyafetlerle gitmişliğim olmuştu. O an özgür olduğumu hissetmek gerçekten beni mükemmel hissettirmişti, Taehyung'un bara feminen kıyafetlerle gittiğimi biliyor muydu bilmiyorum ama bilse o yün bana dediği gibi belki de o hayal ettiğim özgürlüğüm olmayabilirdi. O kadar pişmandım ki, bazen kendi kendime eğer bir şansım daha olsa o sözleşmeyi imzalar mıydım diye soruyordum kendime, ama sonuç yine aynıydı. Fakat şu an ki aklım olsaydı bunu asla kabul etmezdi. Ondan etkilenmem beni günden güne bitiyordu, ne ara kendimi kaptırmıştım bilmiyorum fakat içten içe acı çektiğimi çok iyi biliyordum.
Tepsi dolduğunda elimi uzatmak üzereydim ki, Seo-jun'un bileğimden tutmasıyla kaşlarımı çatıp ona baktım. "Ah bir sorun mu var, Seo-jun?" Gülümseyerek bana bakarken, bende kırmamak için küçük bir tebessümde bulundum. Bakışlarını benden kaçırıp başka tarafa bakarken, konuşmak için ağzını aralamıştı. "Ah hayır yok Jungkook-ah, sadece bir türlü konuşmaya fırsat bulamadım hazır yalnız yakalamışken, konuşayım dedim." Dediğinde gülümsedim, evet şef buraya gelirse bizi azarlardı fakat Seo-jun, gerçekten çok tatlı ve samimi bir çocuktu. Bu yüzden değerdi bence, onu onaylayıp başımı salladım. Benden onay aldığı gibi elini ensesine atıp gülümseyerek konuşmaya başladı. "Şey diyecektim, acaba yarın müsaitsen-" şefin buraya gelmesiyle ve beni hâlâ burda görmesiyle bir anda bağırmaya başladı. O sırada Seo-jun'un da arkasına dönmesine sebep olmuştu.
"Jungkook, sen hâlâ burada mısın?!"
Dediğinde hızla tepsiyi alıp bize doğru gelen şefi umursamadan Seo-jun'a döndüm, "işimiz bitince söylersin." Dediğimde gülümseyerek başını salladı, aslında devamını az çok tahmin ediyordum fakat ondan duymak daha doğru olurdu. 2 hafta da çok iyi anlaşmıştık, kendisi içeride ki çalışanlardan en samimi olanın ben olduğumu söylemişti, diğerlerinin tam bir zengin avcısı olduğunu söylemişti. Normalde pek de tanınmayan bir restorant olmasa bu dediğine inanmazdım fakat gerçekten buraya milyonerlerin hatta Taehyung gibi kötü işlere bulaşan insanları bile gördüm, bu yüzden bir şey yaparken oldukça dikkatli davranmaya çalışıyordum. Başımı belaya sokmak gibi bir niyetim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Poison | Taekook
FanfictionJeon Jungkook, sosyal medya da gördüğü haberle hiç tanımadığı bir adamın evine yatak arkadaşı olma düşüncesiyle gitmişti, fakat yatak arkadaşı olduğu kişinin bütün polislerin ve rakiplerin onu alt etmekte zorlandığı Kim Taehyung olduğunu bilmiyordu...