❝Çünkü bir kere sen benimsin, bir kere sen benimsin. Geri dönüşü yok.❞
Gözlerimi ondan çektim, dediklerini idrak etmekte zorlanırken, titreyen dudaklarım aralanmış ve ağzımdan sadece, "ben sana ait değilim." Çıkmıştı. Dediğim şey komik bir şeymişcesine gülerken, gözlerimi onun dışında her yerde gezdirmekten çekinmemiştim. Sarsılan omzu görüş açıma girerken, çenemden tutmuş ve gözlerimi ona çevirmemi sağlamıştı. Bunu söylemesi beni etkilemişti ve kendime lânet etmiştim. İstemiyordum, ondan zerre etkilenmek istemiyordum. Tek istediğim onu unutup yeni bir hayata başlamak fakat buna izin vermiyordu. Onun iznine ihtiyacım yoktu fakat olur olmadık yerlerde çıkması insanlarıda beni de ekstra olarak geriyordu. Çenemi tutmasına rağmen irislerimi başka yere çevirmiştim. Bundan hoşlanmamıştı belli ki fakat bozmak istemedi.
"Benim açımdan senin kabul edip, etmemen önemli değil. Hiç kimsenin görüşü benim için önemli değil, ben ne dersem o olur ve sen bana aitsin dediysem aitsindir. Sözümün üstüne söz söylenmesi sadece karşı taraf için kötü olur, her hâlükârda ben kazanırım."
Çenemi sıkmaktan bütün dişlerimin bir anda döküleceğini düşündüm. Çenemi tutan elinden kurtulmak istedim fakat buna pek izin verecek gibi durmuyordu, sadece dediğini dinledim. Kalbim hızlı atarken, bunu duymaması için Tanrı'ya dua ettim. Çünkü fazlasıyla yakındı ve duymaması saçma olurdu.
"Ben kaybedeceğim savaşlara girmem, Jeon Jungkook."
Birkaç saniye gözlerine takılı kaldım, egoist piç. Parayla her şeyi yapabileceğini sanıyordu. Fahişe yerine koyduktan sonra beni istemek ne haddineydi. İkimizde birbirimize meydan okurcasına bakıyorduk, fakat onda hiç çekinme belirtisi yoktu ya da her zaman yaptığı gibi duygularını yansıtmıyordu. Yüzüne dişlerimi göstererek tısladım.
"Egoistsin."
Sustu. Sadece bana baktı, çenem acıdan artık hissizleşirken, işaret parmağı burnuma gitti. Baş parmağıyla ağır ağır burun kemiğimin üstünden geçti, daha sonra dudağıma gitti. Okşadı. Yutkundum, bipolar gibi davranması sinirimi bozuyordu, tam bir dengesizdi. Bilmiyorum belkide bende öyleydim. Ne hissettiğimi anlayamıyordum, buraya girmeye çalışırken onu öldürmek ile alakalı bir sürü hayaller kurarken, şimdi hayal ettiklerimi yapamıyorum. O benim dibimde, her bir zerremi ezberlemek istercesine bakarken bunu yapmam elbette imkansızdı.
"Sana ceza verdiğim gece... Seni sadece yatak arkadaşı olarak görmüyorum demiştim."
Kaşlarımı çatıp bir iki adım geriye gitmeye çalıştım, dediğini o gün anlamak için çabalasamda hâlâ anlamış değildim. Aklımda birkaç teori olsa da kendi kendime gelingüvey olmak istemediğim için o teoriyi aklımdan sildim. Fakat bu tavırları aklımda sürekli o teorinin dolanmasını sağlıyordu. Ve ben bunu istemiyordum, Kim Taehyung'u anlamak her zaman zor olmuştu ve her zamanda öyle olacaktı sanırım. Dudaklarımı araladım zehirli sözlerimi yüzüne fısıldamak için, beni şu an ne olarak gördüğü artık önemli değildi. Ondan kurtulmak ve rahat nefes almak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Poison | Taekook
FanfictionJeon Jungkook, sosyal medya da gördüğü haberle hiç tanımadığı bir adamın evine yatak arkadaşı olma düşüncesiyle gitmişti, fakat yatak arkadaşı olduğu kişinin bütün polislerin ve rakiplerin onu alt etmekte zorlandığı Kim Taehyung olduğunu bilmiyordu...