7. TERS GİDEN DÜZLER

158 13 0
                                    

#Natasha Blume- Black Sea

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsınız çok ama çok mutlu olurum. Keyifli okumalar!

Gözlerimi açtığımda odanın içi güneş ışıklarıyla aydınlanmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gözlerimi açtığımda odanın içi güneş ışıklarıyla aydınlanmıştı.

Bu sefer nerede olduğumu çok iyi biliyordum; bir süre hiç kıpırdamadan öylece boşluğu seyrettim uykulu gözlerle. Saat kaç haberim yoktu ama daire sessizdi. Ya burada değildi ya da hala uyuyordu. Gerinerek yatakta sırt üstü döndüm ve kollarımı iki yana açarken bakışlarımı tavana diktim.

Dün geceye rağmen gayet iyi hissediyordum, boğazımda hala hafif bir yumru ve ekşi bir tat vardı ama en azından artık hiçbir yerim ağrımıyordu. Ali'yi gördüğümde tekrar teşekkür etsem iyi olacaktı, eğer ilaç getirmeseydi uzun bir süre iyileşemeyeceğimi biliyordum.

Birkaç dakika daha yatağın içinde uzandıktan sonra nihayet yataktan çıkıp dairenin diğer tarafına doğru yürümeye başladım. Bir elim saçlarımı karıştırıyordu, hala tam olarak uyanmış sayılmazdım. Acaba saat kaçtı?

İçeri geçtiğimde yalnız olduğumu anladım. Ateş ortalıklarda yoktu ve koltuğun üstünde yastıkla battaniye dağınık bir şekilde duruyordu. Bir de cam sehpada üzeri metal kapakla örtülmüş bir tepsi vardı. Yanındaki küçük kâğıt dikkatimi çektiğinde o tarafa ilerleyip kâğıdı elime aldım ve hızlıca ne yazdığını okudum.

"Umarım tost seviyorsundur. Kahvaltını edince beni ara."

Tostu mu?

Diğer elimle tepsinin üzerindeki metal kapağı kaldırınca içinde alüminyum folyoya sarılmış kocaman bir tost olduğunu gördüm, yanında da vişne suyu olduğunu tahmin ettiğim kırmızı bir içecek vardı. İlaçları hemen yanına bırakmıştı. Bunları o mu hazırlamıştı? Sertçe yutkundum. Bir an dün geceyi hatırladım, banyodaki konuşmamızı... Kaşlarım belli belirsiz çatıldı.

"Alt tarafı bir tost."

Kendi kendime omuz silkerek koltuğa oturdum. Kâğıdı ve tepsinin kapağını sehpanın üzerine bırakıp etrafıma bakındım. Gözüme koltuğun kenarındaki ceketim çarpınca onu kendime çekip cebindeki telefonu elime aldım. Kâğıdın altına telefon numarasını yazmıştı. Önce onu hemen aramayı düşündüm ama kâğıtta yazanları hatırlayınca vazgeçtim. Biraz kendime gelsem iyi olacaktı.

Telefondan saate baktığımda ilk birkaç saniye şaşkınca ekranı seyrettim. 13.42 mi? Cidden o kadar uyumuş muydum? On saatten fazla olmuştu neredeyse, kendime inanamıyordum. Hem de burada, tanımadığım birinin yanında, Uçurum'da... Mışıl mışıl uyumuş muydum?

Telefonu koltuğa bırakıp yüzümü avuçlarımın arasına aldım. Düşünceler kafamı kemirmeye başladığında buna bir son vermek için ayağa kalkıp içerdeki banyoya gittim ve kurutucudaki ıslak kıyafetlerimi kontrol ettim ama artık ıslak değildi çünkü birileri çoktan onu da halletmişti. Ateş tüm bunları yaparken ben nasıl uyanmamıştım? Normalde inanılmaz hafif bir uykum vardı.

YANGIN, KİTAP FORMATIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin