3. SAKLANMAK YA DA SIĞINMAK

176 15 8
                                    

Elsa & Emilie- Ocean

Keyfili okumalar <3

Keyfili okumalar <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaramazlık iyidir.

Yaramazlık kötü bir şeydir, sakın yapma.

Kim olduğumu biliyor musun?

Ses çıkarma.

Yaramazlık yapma.

Saklambaç oynayalım mı Orman?

Göz kapaklarım hızla aralandığında refleks olarak derin bir nefes aldım ve bakışlarım odağını bulamayınca hiç kıpırdamadan sessizce durdum. Algılarım ilk başta kapalıydı, bu yüzden nerede olduğumu hissetmem zaman aldı ama endişelenmedim. Çünkü bu anı defalarca yaşamıştım. Anılarımdan kopup gelen o kâbusu onlarca kez görmüştüm. Artık bir kâbus değil de bir lanet gibiydi. Uykularımı kaçırmıyordu belki ama zaten bir lanete sahip olmanın yıkıcı yani, ne olursa olsun o lanetle yaşayacak olmaktı. Kurtulamayacağını bilmekti.

"Günaydın uykucu."

Duyduğum sesle birlikte yüzüm buruşurken maalesef ki nerede olduğumu en ince ayrıntısına kadar hatırlamak zorunda kaldım. Yan döndüğüm koltukta doğrulurken bakışlarım direkt onu buldu; mutfak tezgahının önünde, belini arkaya doğru yaslamış bana bakıyordu. Kollarını göğsünün altında toplamıştı. Bugün üzerinde başka kıyafetler vardı ama asıl dikkat çekici detay dün gecenin aksine oldukça renkli giyinmiş olmasıydı. Buz mavisi, bacaklarını saran bir kot pantolon ve asker yeşili bir kazak... Onu ilk defa gün ışığında görüyordum ve bu haliyle bir Radikalden çok sıradan biri gibiydi. Demek aramızda böyle yaşıyorlardı, sadece yüzlerine maske takmıyorlardı, kostümlerini de değiştiriyorlardı.

Bir dakika, gün ışığı mı?

"Saat kaç?" dedim bir an panikle.

"Dokuz."

"Kahretsin!" diyerek üzerimdeki pikeyi sertçe kenara çektim. Şu an işte olmam gerekiyordu! "Geç kaldım."

Ayaklarımı koltuktan yere indirdiğim sırada bir takırtı oldu ve hemen ayağımın önüne düşen meyve bıçağını gördüğümde durup içimden esaslı bir küfür savurdum. Onun varlığını tamamen unutmuştum, gece uyurken çorabım gevşemiş olmalıydı. Harika, şimdiden boktan bir sabaha uyanmıştım.

Kısa bir sessizlik oldu. Sertçe nefesimi bırakıp bıçağa uzandığım sırada "Sadece merakımdan soruyorum," dedi o sinir bozucu, alaylı sesiyle. "Yanında meyve bıçağı taşımanın özel bir nedeni var mı?"

Tabi ki de o bıçağın neden orada olduğunu biliyordu ama dalga geçme fırsatını bulduğu için kahrolası çenesini açıp böyle saçma sapan şeyler soruyordu. Dümdüz bir suratla eğilip bıçağı aldım ve bakışlarım ona döndüğünde ruhsuz bir tebessüm ettim.

YANGIN, KİTAP FORMATIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin