Rüya Yakalayan

60 6 3
                                    

Her ne kadar istemese de yataktan yavaşça kalkarken bir yandan da söyleniyor, gözleri kısık ve odadaki eşyaları seçmeye çalışıyordu. Sol eli ile destek alarak yataktan kalktı ve masanın önünde durdu. Masanın üzerinde bir kaç defter ve kalemin yanında, bilgisayarın üzerinde duran deftere baktı. Anlamsız bakışları bir yandan defterin üzerindeki eskimiş kısımları inceliyor, bir yandan da yeni uyandığını için açılmaya çalışıyordu. Jennifer defteri eline almak istedi ancak bunun bir anlamı yoktu. Içi boştu ve gece öğrendiklerinden hoşnut olmamıştı. Bir yandan kendisinin bir "rüya yakalayıcısı" olduğunu öğrendiği için heyecanlı olsa da ne yapacağını bilmiyordu. Defteri masanın sol tarafında duran çantanın en ön gözüne koyduktan sonra çantayı yere koydu ve odadan çıktı. Normal adımlarla merdivenden indi. Mutfağa girdi ancak evde kimsenin olmadığını -birde kendisi hariç sadece annesi vardı- fark etti. Pek aç sayılmazdı. Aslında hiçbir şey yapmak istemiyordu. Dolabı açtı ve süt şişesini aldı. Bir bardak bulduktan sonra hızlı bir şekilde sütü içti ve yerine koydu. Biraz araştırma yapması, defter ve yazarı hakkında bilgi toplaması lazımdı. Mutfaktan çıktı ve merdivenlerden odasına çıkarak masasının yanına geldi. Sandalyeye oturup bilgisayarı açtı. Belki cevap bekleyen onlarca sorusu vardı ancak ilk olarak yazardan başladı. Lucius L. Marcus 1645 de orta çağ uygarlığının en büyük büyücüsü (bazılarına göre iblis olarak nitelendiriliyordu) ve medyumuydu. Hakkında pek fazla bilgi yoktu ancak kraliyet ailesinin ve ülkenin kaderini değiştirecek söylemlerde bulunduğu için idam cezası ile yaşamına son verildiği biliniyordu. Vebanın baş gösterdiği dönemlerde halk hastalıktan kırılırken yaptıkları sayesinde halkı kurtarmış, ancak hoş karşılanmamıştı. Jennifer'ın ilgisini ceken en büyük şey "rüya yakalayan" deyimiydi. Biraz bu deyim üzerine araştırma yaptı. Rüya yakalayanlar nereden çıktığı bilinmese de 1800'lerin sonrasında kurulan ve gizli tutulmaya çalışılsa da başarılı olunamayan "Dream Catcher" isimli bir tarikatten geliyordu. Bu tarikat 19. Yüzyılın sonrasında meydana gelen olayları önceden görmüş ve insanları uyarmış ancak söyledikleri dikkate alınmadığı için sonuçları kötü olmuştu. Sonraları olan olayların sorumluları tutuldukları için hapis cezası ile hüküm giymiş ve orada can vermişlerdi. Kurucuları olan Edward Fried yorum yapmaktan, hatta konuşmaktan kaçınmıştı. Edward Fried öldükten sonra kaldığı hücrede bulunan defter 1934 yılına kadar devlet müzesinde kalmış ancak çalınması sonucu olay gizlenmişti. Jennifer'ın fazlasıyla ilgisini çeken bir konu olmuştu bu. Defter hakkında da araştırma yapmak istedi ancak bulabildikleri Edward Fried hakkında okuduklarından farksızdı. Şimdi bir kaç şey anlamını bulmuş olsa da defterle ne yapacağını hala bilmiyordu. Her ne kadar denemek istese de pek cesaret edemiyordu. Aklına iki gün sonra gireceği ingiliz edebiyatı sınavı geldi. Bununla ilgili bir şeyler yapması mümkün müydü acaba? Defteri çantadan çıkarttı ve masanın üzerinden bir kalem buldu. Kapağını çıkarıp defterin sol yanına koydu. Deftere sınavdan A- alırsa geçebileceğini yazdı. Jennifer çalışkan bir kızdı ancak edebiyata olan ilgisi geçmesi için yeterli değildi. Ne olacağını merakla bekliyordu. Defteri kapattı ve tekrar çantanın ön gözüne koydu. Saat öğleden sonra biri gösteriyordu. Annesi henüz evde yoktu. Canı sıkılmış, yapacak işi olmadığı için de salonda televizyon izliyordu. Televizyonda genellikle film izler, dizilerden hoşlanmazdı. Yaklaşık iki saat kadar televizyona baktı. Izlediği film bitti ve uzandığı koltuktan kalktı. Salondan çıktı ve merdivenlerden üst kata çıktı. Odasına girdi. Yatağının yanında duran komodinin üzerinde okuduğu kitap duruyordu. Yatağına uzandı ve kitabını okumaya başladı. Yaklaşık bir saat kadar okuduktan sonra annesinin geldiğini duydu. Merkez Bankası'nda meydana gelen bir soygunun haberini yapmak için gitmişti. Jennifer yatağından yavaşça kalktı ve lavaboya yöneldi. Hava olması gerekenden sıcaktı ve yüzünü yıkamak istedi. Musluğu açtı ve yüzünü yıkadı. Havlu ile yüzünü kuruladı. Havluyu yerine astı ve oradan çıkmak için kapıya yöneldi ancak kapı kolunun üzerinde ince bir ip ile bağlı bir not kağıdı duruyordu. Bu da daha önce gördüğü notlardan biriydi. Notun üzerinde " bulutsuz bir gecede parlayan tek yıldız gülümserken sana, kaybetme inancını ne kendine ne bana" yazıyordu. Hiçbir şey anlamaması bir yana bu notların aniden ortaya çıkması canını sıkıyor, notları kimin bıraktığı da ayrı bir merak konusu uyandırıyordu. Not kağıdını annesine göstermek istedi. Kağıdı aldı ve aşağı indi. Annesi mutfaktaydı. Mutfağa girdi. Kağıdı masanın üzerine, su şişesinin yanına bıraktı ve annesine sarıldı.
- Anne sana göstermem gereken bir şey var. Bu notun nereden geldiğini biliyor musun?
- Hangi nottan söz ediyorsun tatlım?
Jennifer masanın üzerindeki notu göstermek için hamle yaptı ancak not orada değildi. Endişesi yüzünden belli oluyordu. Hiçbir şey söyleyemedi. Etrafına bakındı. Yere düşmüş olabilir miydi? Yoktu. Hiçbir yerde yoktu. Annesi neler olduğunu sorsa da mutfaktan çıktı ve evin dış kapısına yöneldi. Hava alması lazımdı. Ayakkabılarını giydi ve dışarı çıktı. Hava aydınlık ve açıktı. Ne kadar yürüdüğü hakkında bir fikri yoktu ancak bir parkta kendini oturur halde bulduğunda hava kararmıştı. Etrafta kimse yoktu ancak uzaklardan köpek seslerini ve ılık esen rüzgarın uğultusunu duyabiliyordu. Ne güzel bir akşamdı. Etrafını izlemeye koyuldu. Başını yukarı kaldırdı ve gökyüzünü izlemeye başladı. Hiç bulut yoktu. Tertemiz bir gökyüzü vardı. Yukarıda parlayan yıldızı fark ettiğinde aklına gelen notla kendine geldi. Notta yazarları düşündü. En büyük ihtiyacı deftere ve kendine güvenmesiydi. Saatin dokuz olduğunu fark etti ve banktan yavaşça kalktı. Eve doğru yürümeye başlarken aklında defterden başka hiçbir şey yoktu...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin