Episode 2: Don't Say Someting To Anyone

270 36 169
                                    

Jeon Jungkook

Nefes almak...

Çok basit olan bu eylem hayatın ta kendisiydi aslında. Herkes nefes alırdı, herkes bu sayede hayattaydı ama ihtiyaçları olana kadar asla önem vermezdi kimse.

Büyükannem ben daha çocukken 'herkesin nefesi sayılı, alacak nefesin bitmeden ölmezsin' derdi ama bana bu saçma gelirdi.

Ancak şimdi neden nefes almıyor gibi hissediyorum. Sanki tüm nefeslerim tükenmiş gibi. Hayatta kalmak için almaya çalıştığım nefesler sanki beni boğuyordu. Dudaklarımı araladığımda hayat veren nefes şimdi nefesimi kesiyordu.

O an açmadığım gözlerim hafif aralık kalırken küçük bir ışık süzmesiyle etraf tamamen bulanıktı. O bulanıklığın arasında ışığın önünü tutan bir gölge hissetim.

Sanki göz kapaklarım sırayla yukarı çekildi ve o an görüntü bir an olsun netleştiğinde kahve renkli iki büyük göz gördüm ama bu sadece bir andı.

Ardından tekrar almaya çalıştığım her nefes canımı yakarken bu sefer de yorgun ama yumuşak bir ses duydum.

"Beni duyuyor musun?"

Göz kapaklarımı aralayan parmaklar alnıma ve yüzüme değdiğinde hem ellerinden hem de konuştuğunda dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi üşüyen vücuduma sıcaklık yaydı ama ben ona cevap veremeden tekrar nefesim kesilerek kendimi karanlıkta buldum.
...

"Jungkook? Uyan kardeşim."

İsmimi defalarca kez duyduğumda cevap veremeden gözlerimi yavasça araladım.

"Çok şükür. "

Aralık gözlerimle ilk gördüğüm beyaz duvaedı. Tekrar ses duyduğumda başımı sola doğru çevirip baktığımda Jimin yanımda otururken geri kalanların ayakta bana gülümseyerek baktığını gördüm.

"Günaydın uykucu."

Seokjin hyungun söylediğine cevap vermek istedim ama boğazımda yoğun bir kuruluk vardı.

"Yaralı ayağına iyi dinlendin."

Bu sefer Taehyung hyungun söylediğiyle ona dönüp göz devirdiğimde gülümsemeler büyürken, boğazımdaki kuruluğu geçirmek için yutkundum.

"İşler sana mı kaldı yoksa?" diye zorlanarak ama alayla kurduğum cümleyle kaşlarını çattı.

"Ne yapacağım lan senin işini?! Az ye de kendine uşak tut."

Söylediğiyle tekrar göz devirmemle bu sefer bizimkiler kıkırdamıştı. Bende onlara eşlik edip gülümserken aklıma gelenle gülüşüm solmuş, yüzüm düz bir hâl almıştı.

"Silahlar?"

Kaşlarımı çatarak sorduğum soruyla Namjoon hyung omzuma hafifçe vurarak cevap vermişti.

"Bizde merak etme."

"İyi ama bu onların yanına kalmayacak."

"Kalmayacak tabi."

Hoseok hyungun sert bir şekilde konuştuğunu duyduğumda bakışlarım ona kaydı. Baş ve işaret parmağının arasında tuttuğu gümüş metali gördüğümde aynı onun gibi gülümsedim.

Almak için elimi uzattığımda avcuma bırakırken bende parmaklarımın arasına alarak kurşunu inceledim.

"Bizim doktor iyi iş çıkartmamış bu sefer. Sıyrıklar var."

"Doğru ama bu sefer bizim doktor değil. "

Namjoon hyungun dediğiyle kaşlarım çatılırken kurşunu avcuma atarak sordum.

House Of Cards - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin