Episode 11: Good Night

201 26 25
                                    

Odamda oturup karanlığı izleyerek düşünüyordum. Ne yapıyordum ben diye defalarca kez sormuştum kendime. Ne yapıyordum, neden yapıyordum?

İki gündür görmüyordum onu ve bu sayede bazı şeyleri yeniden gözden geçirme fırsatı bulmuştum.

O tehlikeliydi...

Bunun yanında beni kısıtlamıştı, özgürlüğümü elimden almıştı. Dışarı çıkamıyordum, arkadaşlarımla görüşemiyordum, ailemin yanına gidemiyordum. Peşimde hep birileri vardı, her bir göz üzerimdeydi. Yaptığım her şeyi izleyen ve rapor veren birileri vardı ve bu o kadar rahatsız ediciydi ki...

Hastaneye gittiğimde bile beni takip etmişlerdi. Yaptığım her şeyi ona söylüyorlardı. İlk gün öğle arasında Seojun yanıma gelmişti ve beraber yemek yiyebileceğimizi söylemişti. Hastanede kimseyi tanımıyordum, onun dışında kimseyle konuşmuşluğum yoktu ve bende insanlarla tanışmak, konuşmak istediğim için kabul etmiştim.

Sonuçta artık o hastanenin bir doktoruydum, diğer doktorlarla, hemşirelerle, çalışanlarla tanışmam gerekiyordu. Yabani gibi tek başıma duramazdım.

Beraber aşağı yemekhaneye inip tepsilerimizi almış ve diğer doktorların yanına oturmuştuk. Onlarla tanışmış, sohbet etmiştim ve bu iyi gelmişti. Uzun bir süre sonra yeni kişilerle tanışıp konuşmak iyi hissettirmişti. Ta ki odama gidene kadar...

Odama geçtikten yaklaşık beş dakika sonra o aramıştı. İçim bir garip olmuştı onun adını gördüğümde ve gülümseyerek açmıştım telefonu ama hiç beklediğim gibi bir görüşme olmamıştı.

Bana Seojun'la yemek yediğim için sinirlenmişti. Onun sözünü dinlemediğim için. Tehlikeli olabileceğini, onu tanımadığını ve bana zarar verebileceğini söylemişti. Belki haklıydı, belki o tehlikeli biriydi, belki bana zarar verecekti ama bunu o tonda söylemesi kalbimi kırmıştı, kötü hissettirmişti.

Ona hiçbir şey demeden telefonu yüzüne kapatmış ve aramalarını asla açmamıştım. O da eve geçtiğimde rapor almış olacak ki aramayı bırakmıştı ve iki gündür de ortada yoktu. Umursamıyordum da zaten.

Benden uzak olmasını istiyordum. Uzak olsun, bana karışmasın. Eski hayatıma dönmek benim için artık sadece bir hayaldi zaten, onu düşünmek sadece acı veriyordu. O hep benim hayatımda olacaktı, buna yapacak bir şeyim yoktu ama bana yaklaşmasını istemiyordum.

O iki gün ne hissetmiştim bilmiyorum. Duygusal bir boşluktaydım sanırım ve onun bana öyle yaklaşması iyi hissettirmişti ama ana gösterdiği tavrı yeniden ilk günkü gibi hissetmemi sağlamıştı.

Ki zaten böyle hissetmeliydim bence. Ona bağlanmam veya ona karşı bir şeyler hissettmem aptallıktan başka bir şey değildi.

"Ne düşünüyorsun öyle dalmış?"

Yoongi'nin sesini duymamla düşüncelerimden sıyrılıp ona döndüm ve bacaklarımı yere indirdim. Hafifçe gülümseyip yanıma oturdu ve benim gibi camdan karanlık ormana bakmaya başladı.

"Seni böyle düşündüren kişi Jungkook mu?" demesiyle derin bir nefes aldım. "O iyi, merak etme."

"Etmiyorum zaten." diye soğuk bir sesle cevap vermemle kaşlarını kaldırdı. "Ne oldu?"

"Bir şey olmadı. Sadece onu düşünmem aptallık, bunun farkına vardım."

"Hina-"

"Bana onu savunma lütfen Yoongi." diye net bir şekilde konuşmamla derin bir nefes aldı.

"Savunmak değil Hina, sadece bir şeyleri açıklayacağım." dedi ve devam etti. "Farkındayım hayatın değişti, farklı bir yerdesin, farklı insanlarlasın ve garip hissediyorsun."

House Of Cards - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin