Episode 1: Save Him

483 49 127
                                    

Jimin yaralı halde arabanın arka koltuğunda yatan kardeşine gözleri dolu bir şekilde baktı ve arabanın hızını biraz daha arttırdı.

Ne yapacağını bilmiyordu. Kendi doktorları telefonları açmıyordu ki açsa bile şuan çok uzaktalardı.

Hastaneye de götüremezdi onu. Onun için daha tehlikeliydi hastane. İyileştiğinde başı daha büyük belaya girebilirdi.

"Sikeyim ya!" Direksiyona sinirle vurup derin bir nefes aldı. Bir şey yapması lazımdı, onu kurtarması için birini bulmalıydı.

Jungkook acıyla inleyince gözleri onu buldu. Hızını biraz daha arttırıp "Dayan Jungkook, bulacağım birini." dedi.

İlerlemeye devam ederken gözleri ilerideki tabelaya kayınca hızla direksiyonu sağa kırdı. Bulmuştu işte birini.

"Kurtulacaksın Jungkook. Dayan lütfen."

...

Klinikte işim bitmişti ve çıkmak için hazırlanıyordum. Bugün çok yorulmamıştım ama çok fena uykum vardı.

Kabanımı üzerime alıp saçlarımı içinden çıkarttım ve çantamı alıp koluma astım. Bir an önce eve gidip dinlenmek istiyordum.

Işıkları kapatıp kapıyı açtığım anda kafama bir silah dayandı ve beni geri içeri soktu. Gözlerim kafama silah dayamış adam yüzünden korkuyla büyümüşken içeri beş adam daha girdi. İkisi birini aralarına almış taşıyorlardı.

"Geç içeri!"

Kafama silah dayayan adam bana  bağırınca bir adım geri çekildim. O kadar korkmuştum ki şuan ne yaptığımın bile farkında değildim.

Yaralı olan adamı sedyeye yatırıp bana döndüler. Kafama silah dayayan adam "Kurtar onu!" deyince yerimde sıçradım.

"Be-ben.. ne ol-"

"Soru sormayı bırak ve kurtar onu!" dedi sinirle bağırıp.

"Bir kaza oldu ve vuruldu. Kurşun karnına saplandı, kurtar onu."

Yanımda duran adama göre daha sakin olan başkası konuştuğunda başımı iki yana salladım. Yapamazdım ki.

"Be-ben ya-yapamam-"

"Yapmak zorundasın! Duydun mu zorundasın! Ya onu iyileştirirsin ya da sende ölürsün!"

Gözlerimden yaşlar hızla süzülürken derin bir nefes aldım. Ölmek falan istemiyordum, hayatımı seviyordum. Güzel bir ailem, birkaç arkadaşım ve kendime ait bir kliniğim vardı. Hayatım güzeldi ve kaybetmek istemiyordum.

Ama üzerimde olan bu baskıyla hiçbir şey yapamayacağıma da emindim.

"Ya-yapamam... ben-"

"Sus ve kurtar onu!" diyerek silahı kafama biraz daha bastırmasıyla diğerlerinden biri gelip onu geri çekti.

"Kızı korkutmayı kes! Bırak da işini yapsın!"

"Yapmıyor ama! Söylediği tek şey yapamayacağı!"

Başıma silah dayayan içlerindeki en kısa boylu olan sesini biraz daha yükseltince yerimde tekrar irkilmiştim.

"Bir şey yap! Çabuk!"

Çenem titrerken gözümden yeni damlalar akmasına engel olamadım.

"Ya-pamam diyorum, neden anlamıyorsun?"

"Doktor değil misin sen?"

İçlerinde vücut yapısı olarak en iri gözüken çattığı kaşlarıyla sakin bir sesle sorduğunda duraksadım. Ne cevap vermeliyim buna? Kendimi kurtarıp yalan mı söylerek mesleğimi ihanet mi edeyim yoksa doğruyu mu söylemeliyim?

House Of Cards - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin