Episode 3: You Weren't Going To Do This

250 41 125
                                    

Hayatımda hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum. Bitmişti, bir daha karşıma çıkmayacaklardı ama içimdeki korkuyu atamıyordum bir türlü.

İşe yeniden başlamıştım, insanlarla konuşmak, etkileşim içinde bulunuyordum ve bu biraz iyi geliyordu ama her kapı açıldığında o korku tekrar gün yüzüne çıkıyordu.

Derin bir nefes alıp yemeğimin son lokmasını aldım ve ayağa kalkıp hesabı ödedim. Bir an önce eve gidip uyumak istiyordum.

Dışarı çıkıp arabama doğru ilerlemeye başladığımda biri hızla bana çarpıp dengemi kaybetmemi sağlamıştı. Elimi tutarak beni tutup endişeyle "İyi misiniz?" diye sorduğunda "Evet ama biraz dikkatli olamaz mısınız?" dedim. Karnım gerçekten çok acımıştı.

"Haklısınız, kusura bakmayın. Acelem vardı da. Tekrar özür dilerim." deyip elimi bıraktı ve tekrar koşmaya başladı.

Başımı iki yana sallayarak arabama binip kemerimi taktım ve arabayı çalıştırdım. Eve doğru yola çıkıp camı açtım ve rüzgarın içeri süzülmesine izin verdim.

Telefonumun çalmasıyla arabaya bağlayıp açtım ve sesimi normal tutmaya çalışıp cevap verdim.

"Efendim anne?"

"Nasılsın kızım?"

"İyiyim anneciğim, siz nasılsınız?" dememle derin bir nefes alıp konuştu. "Biz iyiyiz birtanem ama sen iyi olduğuna emin misin? Kaç gündür bir garipsin. Endişeleniyorum kızım."

Derin bir nefes alıp "İyiyim anne, endişelenme. Sadece sizi özledim. Biliyorsun görüşemiyoruz uzun zamandır. O yüzden biraz fazla aradım sizi sanırım." dedim.

Her gün en az beş kere arayıp nasıl olduklarını soruyordum ve bu da annemi haliyle endişelendirmişti.

"Emin misin birtanem? Bir şey olduysa bana söyle lütfen. Bir hastayla veya yakınıyla problem falan mı çıktı?"

Anneler çocuklarının kötü olduğunu hisseder derlerdi ve ben çok inanmazdım ama inanmam gerekiyormuş çünkü annem gerçekten hissetmişti.

"Hayır anne, merak etme sen. Her şey yolunda."

Ona gerçekleri anlatıp endişelendirmek istemiyordum. Eğer bilseydi Busan'da durmaz yanıma gelir ve beni de kendiyle beraber eve götürürdü.

"Israr etmeyeceğim birtanem ama bir şey olursa bana mutlaka söylüyorsun."

"Tamam anne, ben zaten fırsat bulduğum anda geleceğim sizi görmeye."

Evimin olduğu sokağa girip arabamı yavaşlattım, gözlerim evime takıldığında odalardan birinin ışığının açık olduğu görüp kaşlarımı çattım.

Ben asla ışıkları açık bırakıp evden çıkmazdım, çıktıktan sonra eve bakıp ışık açık kalmış mı diye kontrol de ederdim ve eminim ki bugün de evden tüm ışıkları kapatıp çıkmıştım.

"Peki anneciğim."

Kalbim hızlanmaya başlayıp ellerim titreyince arabayı durdurup dudaklarımı yaladım ve sesimi kontrol edip konuşmaya başladım. "Anne ben seni sonra arayayım mı? Eve geldim de."

"Tamam birtanem, dikkat et kendine. Görüşürüz."

"Görüşürüz anne."

Telefonu hızla kapatıp elime aldım ve titreyen ellerimle kilidini açıp polisin numarasını çevirdim.

Tam polisi arayacakken arabanın önüne bir adam gelip elindeki sopayla ön cama vurduğunda çığlık atıp kollarımı kendime siper ettim.

House Of Cards - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin