6~Taehyung'un Portresi

494 28 51
                                    

  Önümdeki tuvale şu ana kadar çizdiğim en güzel, en eşsiz şeyi çiziyordum. Kim Taehyung'umu. Karşımda takım elbisesiyle oturmuş hareket etmeden pür dikkat bana bakmayı sürdürüyordu.

  Resmin neredeyse yüzde sekseni bitmişti. Sadece ufak hatları ve birkaç boyanacak yer kalmıştı. Bu resmi alıp odamıza asacağını söyleyip duruyordu. Bende açıkçası olduğundan daha fazla özeniyordum. Çünkü benim sevgilim kusurlarıyla bile kusursuz birisi.

Onu çizmek zordu. Evet, çok zordu. Tamı tamına iki buçuk saatten fazla sadece onun yüzünü çizmeye çalıştım. Öyle eşsiz, öyle güzel, öyle orantılı bir yüz hatları vardı ki ona bakmak kadar çizmekte oldukça etkileyiciydi.

"Bebeğim bitti mi?"

Elimdeki fırçayla burnunun ucundaki beni de yaptıktan sonra onu kenara bırakıp tuval kalemini aldım.

"KİM TAEHYUNG & JEON JUNGKOOK"

Resmin en sağ alt köşesine yazdığım yazıya gülümseyip kafamı sevgilime çevirdim.

"Bitti hayatım."

"Kalkabilirim yani?"

"Evet aşkım."

  Ayağa kalktığı gibi yanıma geldi. Tuvale hiç bakmadan beni oturduğum yerden kaldırıp kendi oturdu ve beni kucağına aldı. Yanağıma öpücük kondururken hâlâ bakmamıştı tuvale. Burnumun ucunu da öptükten sonra kahverengi gözlerini kendi portresine çevirdi. Tuvalde gördüğü kendisi ile oldukça şaşırmıştı. Kaşları havalanmış ve ağzı açılmıştı. Kollarımı boynuna sararak onu pür dikkat izlemeye devam ettim.

"Je-jeongguk, bunu nasıl yaptın, yani nasıl oldu? Sen çizdin bunu yani?"

Şaşkın şaşkın sıraladığı sorularına karşılık yanaklarını öpüp onu cevapladım.

"Hmhm evet Taehyung'um."

  Belimdeki elleri daha da çok sıkılaştı.
Yanağıma sert bir öpücük bıraktı.
Dudakları yanaklarımın ardından boynuma ve tişörtümün açıkta bıraktığı köprücük kemiklerime inip öptü.

Bir eli ellerimi kavrayıp dudaklarına götürdü.
Koca bir öpücük bırakıp bakışlarını bana çevirdi.

"Seni canımdan çok seviyorum. Şu beni mükemmel derecede güzel çizen ellerini tek lokmada yerim senin. Bu kadar yetenekli olman başımı döndürüyor."

  Burnumu onun burnuna sürttüm.

"Oppa'm ellerimi yersen ben bir daha nasıl resim çizeceğim ki?"

Söylediğim kelimenin onun üzerindeki etkisini yeni idrak etmiştim. Çünkü şuan bana öyle tutkulu öyle aç ve şehvetli bakıyordu ki...

"Sen bana oppa mı dedin?"

  Utandığım için kızaran yanaklarımı sineye çekip boynundaki ellerimi sıkılaştırdım ve burnumu daha çok sürttüm burnuna.

"Evet,sen benim oppa'm değil misin?"

"Mmh o oppa'm diyen ağzını varya."

Dudaklarımı aç bir şekilde öpmeye başladığında ona karşılık vermem pekte uzun sürmedi. Kalçalarımdan yakaladığı gibi kucağındaki benimle birlikte hiç zorlanmadan ayağa kalktı.

Adımları bizi yatak odamıza götürdü. Dudaklarımı bir saniye bile olsa bırakamıyor ve iştahla emip öpüyordu.
Sırtım yatakla buluştuğunda üzerime iyice abandı.

"Benim yetenekli oğlum."

Altımda hissettiğim sıcak sertliği ile beynim uçmuş ve ağzına derince inlemiştim. Belimi kaldırıp ona sürtünmeye çalışırken beni belimden tutup yatağa sabitledi. Dudaklarımdan ıslak bir sesle şapırdatarak ayrıldı.

THE PUZZLE MAN//taekook +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin