Bakışmayı kesmek için -kesmezsem domates olacaktım- ağzımı açtım.
-Vaktin varsa film falan izleyelim mi?
-Oh tabi olur.
Kabul ettikten sonra içeri geçtik. O film seçerken ben mısır patlattım. İzlerken uykumun geldiğini hissettim. Günlerdir doğru düzgün uyuyamamıştım. İstemsizce kapanan gözlerime karşı gelememiştim ve günler sonra düzgün bir uykuya adım atmıştım.
Vargas'tan
Filmin yarılarına gelmeden yan tarafıma bakınca Ebrar'ın uyuya kaldığını gördüm. Gülümsemiştim. Çok tatlı uyuyordu. Boynu tutulmasın diye kafasını yavaşça dizime koymuştum. Ve dünden beri fırsat bulduğum her an yaptığım gibi onu izlemeye başladım. Onu izlerken dün geceye dönmüştüm.
Dün
Zehra'yı dürtüp duruyordum. En sonunda bana dönüp söylenmeye başladı.
-Ya kızım dürtme artık. Gelecek eminim ben.
-Ya gelmezse, ya unutmuşsa. Ara hadi lütfen demiştim. Daha fazla darlanmamak için bana göz devirip telefonu eline aldı. Evet. Karakurt dikkatimi bir süredir çekiyordu ve ben onunla ilk defa tanışma fırsatımı güzel değerlendirmek istiyordum. Boşanalı uzun bir süre olmuştu ve boşandıktan sonra dikkatimi kimse dikkatimi çekmemişti. Milli takıma katılacağım kesinleşince eski videoları izlerken dikkatimi çekmişti. Eğlenceli kişiliği, deli doluluğu, pozitif enerjisi, yediği linçlere rağmen sevdiği biri olunca arkasında durması beni oldukça etkilemişti. Bu ne kadar süre içinde oldu bilmiyorum fakat ondan hoşlandığıma adım kadar emindim. Bu yüzden fırsatları kaçırmak istemiyordum. Çünkü milli takım sezonundan sonra yüksek ihtimalle Türkiye'de olmayacaktı. Kısıtlı olan vaktimi iyi değerlendirmek istiyordum. Ben bunları düşünürken Zehra geleceğini söyledi. O an nasıl göründüğümü bilmiyordum ancak Zehra gözlerimin içine bakıp konuşmaya başladı.
-Adını bile duyunca gözlerinin içi parlıyor. Ebrar'ım benim ya gerçekten çok şanslı.
-Şanslı olan benim bence. Hem dur daha hiç bir şey ortada.
-Ebrar'ı tanıyorum seni de. Ona iyi geleceğini onunda sana iyi geleceğini biliyorum. Ben sizden ümitliyim. Ha ama şunu da söyleyeyim onu üzersen kafanı ısırırım.
-Bu nasıl bir tehdit ya?
-Bizde böyle canım işine gelirse
Gülmüştüm. Zehra da hemen gülüşüme katılmıştı. Takımdan bir o biliyordu.. Söylerken tereddütte olsam da şuan iyi ki söyledim diyordum. Ebrar'ın yakın arkadaşı olması beni başta germişti doğal olarak ama Zehra gerginliği bırakın bana destek olmuştu. Ebrar'a her fırsatta beni anlattığına şahit oluyordum. Arkadaş gerçekten çok önemliydi. Ve ben bu konuda çok şanslıydım. Kısa süre sonra masaya doğru gelen Ebrar'ı görmüştüm. O beni daha fark etmemişti ve konuşmaya başlamıştı. Eda abla az çok anladığım kadarıyla geç kaldığı için laf etmişti. Vakit kaybetmeden selam vermek için yanına gittim ve bozuk türkçemle kendimi tanıttım.
-Meraba. Ben Melisa Teressa Vargas Abreu.
Cevap vermeyip bakıyordu. Bir süre daha tepki vermeyince gülen yüzüm düşmüştü. Sevmemiş miydi beni acaba? Ama daha tanımıyordu ki. Onunla aynı pozisyonda geldiğim için miydi? O sırada cevap vermediğini fark etmiş olmalı ki gülerek bir şeyler söyledi. Anlamadığımı belli eder şekilde bakarken söylediğini çevirmişti. Acilen türkçeyi tamamen öğrenmeli olduğumu aklımın bir köşesine not etmiştim. Gülümseyerek hala havada olan elimi işaret ettim. Samimi bir şekilde gülümseyip selam vermişti. Yemek yemek için masaya otururken Ebrar'ın yanına oturmuştum. Yemek sırasında muhabbeti katılmaması benden gerçekten hoşlanmadığını düşündürdü. Çünkü hadi ama Ebrar Karakurt'tu bu. Deli dolu, konuşkan biriydi ve şuan sus pustu. Ben bunu düşünürken o lavabo için kalkmıştı. Kısa bir süre sonra arkasından bende gittim. Soracaktım. Neden benden hoşlanmamıştı? Hadi ama ben ne zamandır bu anı bekliyordum ve olumsuz sonuçlanması en istemediğim şeydi. Tuvalete girdiğimde ellerini yıkıyordu. Bana döndüğünde gözlerimde ne gördüğünü bilmiyordum fakat bir şey olduğunu anladığını anlamıştım. Bana sorunun ne olduğunu sormuştu. Benden neden hoşlanmadığını direkt sormuştum. Çünkü onunla kötü olmak istemiyordum. Şaşkınca bunu nerden çıkardığımı sordu. Hislerimi belli etmemek için önceden hepsini araştırdığım yalanını uydurdum. Direkt özür dileyip açıklama yapmaya başlamıştı. Sadece benimle tanışmak için geldiğini duyunca şaşırma sırası bana gelmişti. Ve istemeden sözünü kesmiştim. O da onaylayıp devam etmişti. Biraz uğraşmak istemiştim.
- Yani benden hoşlandın?
diye sorduğumda direkt cevap vermesi hoşuma gitmişti. Evet demesi daha da sevindirmişti. Verdiği cevaptan utanmıştı. Şuan o kadar tatlıydı ki onu öpebilirdim. Ama tabi ki öpmek yerine gülümsemiştim. Karşılık olarak o da gülmüştü. Sonra birden teşekkür etmişti. Sebebini anlamadığım için neden teşekkür ettiğini sordum. O da kendini açıklayarak cevap vermişti. Son kez iyi olduğumuzdan emin olmak için sorduğumda onaylamıştı. O sırada hızla kapının açılma sesini duydum. Ancak kendimi çekmeye fırsat bulamamıştım. O sırada Ebrar beni kendine çekmişti. Anladığım kadarıyla Hande'ye söyleniyordu. Ben ise Hande'ye içimden teşekkürlerimi sunuyordum. Ne konuştuklarını anlamazken sadece Ebrar'ın güzel yüzünü inceliyordum. Bu yakınlık kalbime zarardı. Hande çıkınca Ebrar anca bana döndüğü için yakınlığımızı yeni anlamıştı. Hafifçe öksürerek geri çekilmişti. Rahatsız olmuş muydu acaba ? Bunu anlamaya çalışırken gidelim demişti. Gülmüştüm. Ve bunu bozmadan arkamı dönüp çıktım. Arkamdan geldiğini hissediyordum. Takımın yanına geldiğimizde Eda abla gene Ebrar'a bir şeyler demişti. Takım gülmüştü. Ancak ben bir şey anlamamıştım. Gülmeyen tek kişi olarak Ebrar'a dönüp söylemesi için baktım. Kendince geçiştirerek kolumu tutup beni çekiştirmişti. Arabasına doğru gidince mekan değiştireceğimizi o zaman anlamıştım. Sessiz bir yolculuktan sonra varmıştık. Herkes içki siparişi verirken ben ve Ebrar daha hafif başlamıştık geceye. Uzun süre sonra Ebrar'ın modu tekrar düşmüştü. Masadan kalkıp yürümeye başladı. Arkasından bende kalkmıştım. Bir süre onu izlemiştim. Bir anda fark ettim ki güzel gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Dayanamayıp yanına gitmiştim. O kadar dalgındı ki beni fark etmemişti bile. Ağlamasına dayanamayıp sıkıca sarıldım ona. Sarıldığımı anlamış mıydı bilmiyordum fakat sarılınca hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. İçkinin etkisiyle sarılma cesaretini bulmuştum ancak hiç pişman değildim.
1 günde üç bölüm yazdım. O yüzden bu biraz daha kısa oldu bana umarım ki bir daha ki bölüm daha uzun olacak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRE
FanfictionKabilesi tarafından kucaklanmayan çocuklar büyüyünce sıcaklığı hissedebilmek için köyü yakarmış. Onlar da bu ateşte beraber yanmayı kabul ettiler.