Uyanarak gerindim, kapım çaldığında göz devirdim ki muhafızın sesini duydum.
"Efendim babanız sizi bekliyor"
"Tamam"
Kalkarak lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkayarak işlerimi bitirip çıktım.
"Sabah sabah ne oldu acaba"
Dolaptan kıyafetletimi alarak giyindim ve saçlarımı dağınık bırakarak odadan çıktım.
Salona girdiğimde oturmuş elindeki evraklera bakıyordu, karşısına oturdum.
"Kahvaltı bile yapmadık"
"Hoseok, evleniceksin"
Söylediği ile kaşlarımı çattım.
"Ne?"
"Duydun, eftelya krallığı ile anlaşma yaparak aramızdaki düşmanlığı bitiricez ama bunun için oğulları ile evlenmeni istiyorlar"
"Bir anlaşma için evlenmem baba"
"Bak, Eftelya ve Zetrokta uzun zamandır düşman krallıklar, şimdi huzuru sağlamaya çalışıyoruz, krallık için küçük bir evlilik, kral olucaksan bazı şeyleri göze alman gerekir, yoksa kardeşine danışmam gerekecek"
"Ben o garip yaratıkla evlenemem, neye benzediğini bilmiyorum, Eftelya halkının garip yaratıklar olduğunu biliyorsun"
"Bak, yoongi'yi gördüm, oldukça güzel bir çocuk ve onlara benzemiyor, garip boynuzlar yada kanatları yok, sarı saçları arasında siyah kedi kulaklara sahip normal bir insan çocuğu, bize benziyor sadece kedi kulakları var"
"Pekala ama onu görmeliyim"
"Mektup gönderirim, taehyung'u çağır da kahvaltı yapalım"
Göz devirip kalktım ve kardeşimin odasına gitmek için salondan çıktım, aklım evlilikteydi, umarım babamın dediği gibi sadece kedi kulakları vardır.
Sincabım koşarak yanıma geldiğinde eğilerek aldım, omuzuma çıktı ve oturdu.
"Kahve, yine neredeydin?"
Vik vik diyerek kendi kendine konuştuğunda gülerek kardeşimin odasına girdim, yeni uyanmış gözlerini ovuyordu.
"Tae, hadi seni bekliyoruz"
"Tamam tamam geldim"
Kalktığında minik ayı yavrusu onu takip etti, bizim ruh hayvanlarımız vardı ve babamın ki ise bir minik bir arıydı.
Odadan çıktım ve geri yemek salonuna döndüm, oturduğumda koşarak taehyung içeri girdi, yerine oturduğunda yemeğe başladık.
Ben evliliğe nasıl alışacaktım bilmiyordum bile.
/
Hobaa
Taeee
Hoseok ve taehyung'un babası
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope: Eftelya
FantasyDurup ona baktım, çok şirin görünüyordu, kaşlarını düzeldi ve bana baktı. "Ne?" "Çok şirin duruyorsun" Yanakları kızarmaya başladı,