Buraya geldiğimiz andan beri Hoon yaptığım şakayı burnumdan getirmekle meşguldü. Yine de alttan almaya çalıştım çünkü onunla bir kez daha saçma bir sebepten ötürü kavga etmek istemiyordum.
"Hakettim mi lan tokadı?"
"Ettin."
"Ne dedim ki?" Kollarımı kavuşturup önüme döndüm.
Tahmin edeceğiniz üzere ikinci ev bellediğimiz şirketteydik. Jungwon bugün sekreter olarak işe başlayacaktı ve Winter'ı ona bir şeyler öğretmesi için zar zor ikna etmiştik. Ve ben tabii ki arka odalardan birinde Sunghoon'la yalnız kalmayı onunla eğlenmek için fırsata çevirecektim. Hanbin pek bir şey anlamadığı için tehdit değildi.
"Jake bana çocuk gibi trip atmayacağını söyle." dediğinde başımı onun zıttı yöne çevirdim.
"Söz veremem."
Histerik bir kahkaha attı. "Cidden şaka gibisin."
"Kimden korkuyorsun bu kadar söylesene?"
"Kimseden."
"Neden bu kadar kafaya taktın o zaman? Alt tarafı bir şakaydı. Geldiğimizden beri laf ediyorsun."
"Neden senin aptalca şakanı düşüneyim?"
İçten içe ona bağırıp çağırmanın davranışlarının tutarsızlığı hakkında konuşmanın hayalini kurdum ama sadece "Haklısın." dedim. Sesim beklediğimden daha kısık çıkmıştı. Hanbin'in bu kısmı anladığına emindim bana bakışları bunu söylüyordu.
Sunghoon ne dediğinin farkına vardığında başını telefonundan kaldırdı. "Jake-"
Hızlıca ayağı kalktım ve onu duymamış gibi davranarak odadan çıktım. Adım sesleri benimle beraber geliyordu.
"Peşimden gelme." dedim ama kolumdan tutup kendine çevirdi.
Hanbin.
Kahretsin, bana gelenin o olduğunu düşündüren neydi?
"Üzüldün mü?"
"Telaffuzunu düzeltmen lazım." Gülmemeye çalıştım ama o kendini tutamayıp gülmüştü.
"Yine de eğlenceli." Omzunun üzerinden kapıya baktığımı gördü. "Cevap ver Jake. Üzüldün değil mi?"
"Sayılır."
"Erkekler neden böyle?" Sanki karşımda bir rus konuşuyordu.
"Hanbin sende erkeksin-"
"Ondan hoşlandığını anlaması lazımdı."
"Ne?" Eliyle hızlıca ağzımı kapadı.
"Bağırmasana gerizeka!" Kalanı nerde onun. Bileğini tutup çektim.
"Sana ondan hoşlandığımı düşündüren ne?"
"Yani bende sanmıyordum ama onu normal bir arkadaş olarak görüyorsan neden şakan hakkında konuşması sana bu kadar dokundu? Aptalca şaka dediğinde kendi yüzünü görmen lazımdı. Ayrıca," Kulağıma eğildi. "eğer ben gelmeseydim peşinden o gelecekti."
"Öyle bir şey yok, ondan hoşlanamam-" Elini umursamazca salladı. Hanbin bir şey hakkında nasıl hüküm verdiyse ona göre davranır, devam ederdi. Hiç başkasının dediklerine göre bir düşüncesinin şekillendiğini görmemiştim.
"Şimdilik yok." Beni orada bırakıp kendinden emin bir tavır takınarak yanımdan ayrıldı.
"Pişt! Vietnamlı'dan uzak dur ha! Benden söylemesi, her yerden çıkıyor. Bir bakışta analiz yeteneği var Allah'ın cezasının." Yerimden sıçramıştım. Merdivenlere baktığımda Minho Hyung iniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gebeş Kaplumbağa [JakeHoon]
Fanfiction"Ulan ben burayı yapan mimarın cibiliyetini sikeyim! Asansörün düğmelerini Fenikeliler'e mi yaptırdınız anasını sat-" "Benimle, bana anlat. Bana anlat gebeş kaplumbağa bana anlat! Millet sana, millet sana kanalize mi olacak? İki saattir sıçtın adamı...