"Hadisene oğlum! Alt tarafı bir kapı çalacaksın."
"O kapıyı götüne monte ederim Jake. Adapte olmaya çalışıyorum şurada!"
"Millet sana kanalize mi olacak lan?"
Fazla konuştuğumuzdan olmalı Heeseung ağzıma bir tane geçirdi. Jay'e de eliyle sus işareti yaptı. Heeseung, Niki ve ben Kavanoz'un odasının yanındaki duvarın arkasında saklanmış Jay'in içeri girmesini bekliyorduk. Jay'in gay olması fikrini pek beğenmeseler de başka kimsenin bir fikri olmadığından yine benim muhteşem planıma kalmıştık.
Jay sonunda derin bir nefes almış ve kapıyı tıklatmıştı. Bir süre içeriden ses gelmedi. Odada değil miydi acaba? Jay "Ne yapacağım?" der gibi baktığında Niki olabildiğince sessiz bir şekilde "Biraz daha tıkla." dedi.
Jay'in bunu anladığından şüpheliydim çünkü yalnızca tuhaf bir bakış atıp önüne dönmüştü. Tekrar kapıyı tıklamak için elini kaldırdığında arkamızdan birilerinin geldiğini farkettim. Kendimle beraber Niki ve Heeseung'u da çekip Jay'in yanına attım. "Omzumu mu çıkarmaya çalışıyorsun amına koyayım, noluyor?"
"Hyung kanatlandın uçuyor musun bu ne hız?"
"Lan bi' susun biri geliyor yanımıza! Kalkın saklanacak bi-"
"Gençler, ne yapıyorsunuz yerde?"
Dördümüzde aynı anda yavaşça sesin geldiği yöne baktık. Kavanoz Dayı tam arkamızda, yanında girişte ki sekreter Karina ile bize bakıyordu. Açıkçası pek mantıklı bir pozisyonda değildik. Jay eli yukarıda öylece bekliyor, diğerlerimiz yerde boylu boyunca yatıyorduk. Bundan daha önemlisi, ne işi vardı bu ikisinin? Sıradan bir sekreter ve koskoca Holding sahibi ne diye yan yana oldukça samimi bir şekilde konuşuyorlardı? Noluyordu amına koyayım?
"Baba? Ha şey Bay Park, sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyordum da.. Müsait misiniz?"
Jay'in babası şirketine çok değer verirdi, kurallarına da. Bu yüzden öz oğlu dahil ailesi ona "Bay Park" demek zorundaydı. Bir keresinde onlara kalmaya gittiğim akşam evin içinde bile bu kurallara uyduklarını farketmiştim. Fazlasıyla takıntılı bir adamdı açıkçası.
"Jay, iyi ki buradasın. Seninle önemli bir şey konuşmak istiyordum bende."
Bunu söylerken bize "Uzaklaşın." der gibi bir bakış atmıştı. Ne olursa olsun sinir oluyordum bu adama. Jay'in yakasından düşse koşar anlını bile öperdim. Jay bize dönüp sorun yokmuşçasına gülümsedi.
"Siz terasa çıkın, ben gelirim sonra yanınıza."
Hepimiz uzun uzun Jay'e baktık. Endişeleniyorduk onun için, hemde çok.
"Hadi hadi! Ne bekliyorsunuz? Sonra gelirim dedim ya."
Emin olmayarak suratına baktım. Yine de daha fazla uğraştırmamak adına Heesung ve Niki'yi de alıp uzaklaştım oradan. İyice ilerlediğimizde terasa çıkan merdivenlerin önünde durduk. Jay ve diğer ikisi çoktan odaya girmişti. Bizse basamaklara oturmuş öylece bekliyorduk. Yapabileceğimiz bir şeyler düşünüyordum ama kendi oğlunun düşüncelerini hiçe sayan adam bizi mi dinleyecekti? Ayrıca bizden pek haz ettiğini sanmıyordum. Büyük ihtimal onun için Jay'in yükselmesine engel olan birkaç çocuktan ibarettik. Yine de düşünmeye devam ettim. Jay gerçekten de "Ben gayım." diyecek miydi bilmiyordum. Emin olmam gerekiyordu. Gidip kapıdan dinlemek istedim ama yakalanabilirdim. Heeseung ve Niki bir şeyler hakkında konuşuyordu, onlara odaklanmadığımdan ne dediklerini anlayamıyordum.
"Hyung, acaba Jay Hyung'u kaçırıp başka bir ülkeye taşınsak kurtulur muyuz?""Aynen Niki, bu adamın da etrafında bin tane koruma yok zaten. Tabii yapabilsek iyi olurdu, orası ayrı."
"Of ya, bu Kavanoz da bir türlü salmadı Jay Hyung'u! Evlendirmek ne anasını satayım?"
"BULDUM LAN! VALLAHİ BULDUM BİLLAHİ BULDUM!"
"Neyi buldun oğlum, ne oluyor?"
"Jay'i nasıl kurtaracağımızı buldum aga işte, acayip bir fikir var aklımda. Becerirsek yaşadık demektir!"
-
"Oğlum iyi hoşta, Winter'ın kabul edip etmeyeceğini nereden bileceğiz? Belki piçozluk yapası tutacak kızın?"
"Aga Winter'ı tanımıyor musun sanki? Birine yardım etmek için elinden geleni yapar. Ayrıca bizle de iyi anlaşıyor, bir sıkıntı çıkacağını sanmıyorum."
"İnşallah kardeşim, inşallah."
Winter, Jay'in kişisel asistanı gibi bir şeydi. Jay şirkete ilk geldiği günden beri onunla çalışıyordu. Gerçi çalışmıyor, boş boş geziyordu. Winter da babası laf etmesin diye arkasını topluyordu işte. Ama bu durumdan memnun olmadığını düşünmüyordum. Öyle olsa çoktan işi bırakmıştı, değil mi? Her ne olursa olsun Jay ile iyi geçiniyorlardı zaten. Kısaca yardım edecekti bize, anlaması zor değildi. Niki'ye gidip Winter'i bulmasını söyledim. Heeseung ise her an her şeye hazırlıklı olmak için yemek almaya gitmişti. Ne alaka bilmiyordum, kendi fikriydi. O da gidince bir şey yapmadan oturmaya başladım. İçim içimi yiyordu. Jungwon'a haber vermeyi düşündüm ama bunu bir süre ertelemek daha iyi olurdu. Karşıya baktığımda Jay ve babasının odadan çıkıp bir şeyler konuştuğunu gördüm. Kısa süre sonra tekrar içeri girdiler. Acaba Winter'a gerek kalmış mıydı? Kızı boşu boşuna çağırmış olmasak iyiydi. Öyle olsa bile, işimize yarayacak türden bir kızdı.
Niki sonunda yanında Winter ile gelmişti. Ona da her şeyi kısaca anlatıp yapmasını istediğimiz şeyi söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gebeş Kaplumbağa [JakeHoon]
Fanfiction"Ulan ben burayı yapan mimarın cibiliyetini sikeyim! Asansörün düğmelerini Fenikeliler'e mi yaptırdınız anasını sat-" "Benimle, bana anlat. Bana anlat gebeş kaplumbağa bana anlat! Millet sana, millet sana kanalize mi olacak? İki saattir sıçtın adamı...