Bölüm 2

6 0 0
                                    

Okul açılalı neredeyse bir ay olmuştu. Zaman hızlı geçiyordu. Yarın Türkiye geneli bir deneme sınavımızın vardı. Önümde açık defterde son tekrarlarımı yapıp kapamıştım. Günlük tekrarımı yapmıştım. Biraz kitap okumak iyi olur diye düşünüp kitaplığımdan yarım kalmış kitabımı alıp camın pervazında koltuk gibi yaptığım oturma yerine geçtim. Daha birkaç sayfa okumuşken aniden gelen baş ağrısıyla başımı tuttum. Kitabı bırakıp yatmalıydım . Bugün kendimi çok yormuştum. Muhtemelen yorgunluğum başıma vurmuştu. 

Ayağa kalktığımla başımdaki ağrı şiddetlendi. İkinci adımımı atmaya kalmadan bilincimin kapandığını hissettim.

                                                                                           <3

Karanlığın içinde hiç bilmediğim  bir yerde dizlerimin üstünde oturuyordum. Karşımda en az benim kadar şaşkın bir adam vardı. Adamın yepyeşil gözleri karanlığa rağmen belli oluyordu. Kaşları çatıktı, yüz hatları da çok keskindi. Etrafına bakındı sonunda gözleri bana döndüğünde kaşları daha da çatıldı. Gözlerinde tuhaf bir duygu vardı. Bu duygu bana çok tanıdık ama bir o kadarda bilinmedikti.

Adam ayağa kalkmaya çalıştıkça yere daha çok sabitleniyordu. Gözlerimi adamdan ayırıp etrafıma bakamıyordum. Adam ona bakmama devam ettikçe kaşlarını çatıyordu. Gözlerini benden ayırıp tekrar etrafına bakınmaya başladı. Sanki o bana bakmayı bırakınca üşümeye başlamış gibi titremeye başladım. Bunu hissetmiş gibi hızla tekrar bana baktı. Beni incelemeye başladı. Saçlarımın her telinden gözümün üstündeki kirpiğin sayısına, kollarımdaki derin çizik izinden tırnağımdaki beyaz noktaya bakmış gibi hissettim. Halbuki sadece şöyle bir gözlerini gezdirmişti  yüzümde.

Onun bakışıyla daha çok titremeye başlamıştım ve bu canımı yakmaya başlamıştı. Gözlerimi ellerime indirdim. Kendimi durdurmaya çalıştıkça titremelerim artıyordu. Gözlerim dolunca kafamı havaya kaldırdım. Bunları yaparken bu sefer karşımdaki adam beni dikkatle izliyordu. Göz ucuyla gördüğüme göre ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.

Gözlerimdeki yaşları geri göndermeyi başardığım da tekrar adama baktım. Adama bakmamla çatık kaşları düzelmiş ve yüzünde buruk bir tebessüm oluşmuştu. Onun tebessümüyle titremelerim azalmaya başladı.

Tekrar karanlığın içine doğru sürüklenirken son hatırladığım adamın dudaklarını kıpırdatarak "buldum" demesiydi.

                                                                                       <3

Göz kapaklarımın üstünde kilolarca yük varmış gibiydi. Her yerim ağrıyordu. elimi kaldırıp gözlerimi ovuşturmak istedim fakat bu sanki dünyanın en zor şeyi gibi gelmişti. Zorlanarak da olsa gözlerimi açtığımda ışığa alışık olmadığımdan gözlerimin acımasıyla tekrar kapattım. Yanımda oturan Alin gözlerimi açtığımı görmesiyle elimi tuttu.

"Ahenk iyi misin? Çok korktum senin için."

Tekrar zorlanarak gözlerimi açıp ona baktım.

"N'oldu?"

"Bilmiyorum, odana geldiğimde titriyordun. Sana sormam lazım n'oldu?"

"Hatırlamıyorum. Eve geldikten sonra n'oldu ne bitti hatırlamıyorum. Sanki olanlar silinmiş gibi."

Alin düşünceli bir şekilde bana baktı. Bir  şey söylemek için ağzını açmıştı ki aşağıdan teyzemin seslenmesiyle vazgeçmiş olucak ki ağzını geri kapattı.

"İstersen aşağı gelme hasta olduğunu söylerim anneme. Dinlen sen." Kapıdan çıkarken durup söylemişti.

"Gerek yok sınavlar yaklaşıyor her ders önemli. Üstelik deneme sınavı var." Alin anlayışla onaylayıp odadan çıktı. Alin'nin odadan çıkmasıyla üzerimdeki pikeyi atıp kalktım. Üzerime okul formamı geçirip odadan çıktım.

Hala başım dönüyordu. Kendimi de çok yorgun hissediyordum ama deneme sınavını bırakamazdım. Bu sene daha sıkı tutup kurtulacaktım. 

Aşağı indiğimde her zamanki gibi Alin kahvaltısını yapmış beni bekliyordu.

"Hadi çıkalım." Seslenmemle Alin ve teyzem bana baktı.

"Yemeyecek misin?" Teyzemin sorusuna umursamazca kafamı salladım. Alin kaşlarını çattı ama yorumda bulunmadan ayaklandı. Ayakkabılarımı giyip dışarı çıktığımda Alin de peşimden geliyordu.

"Neden yemek yemedin?" Alin'nin sorusuna omuz silktim.

"Canım istemedi." Cevabımdan sonra sessizlik oluştu. Bu sessizlik biz okula gidene kadar sürdü.

Çocuklarla her zaman buluştuğumuz banka geldiğimizde sadece Demet'in gelmiş olduğunu gördük. Demet, geldiğimizi fark ettiğinde telefondan kafasını kaldırıp bize baktı ve gülümsedi.

"Hoş geldiniz. Naber?"  

"İyidir senden."

"İyi bende." Alin ve Demet'in hal hatır sorma işi bittikten sonra ortama yine bir sessizlik çöktü. Üzerimde tuhaf bir şeyler vardı. İçimden konuşmak veya herhangi bir şey yapmak gelmiyordu. Sadece eve gidip uyumak istiyordum. Uyuyup olanları anlamlandırmak. Ama ev teyzemlerin evi değildi.

Asil ve Mustafa da geldiğinde okula doğru ilerlemeye başladık. Gidene kadar denem sınavları, dersler ve quizler hakkında konuştular. Bana fikrimi sormadıkça bir ses çıkarmadım. Okul beklediğimden kısa sürmüştü. Yani bana öyle gelmişti. Denemem de tüm yorgunluğuma rağmen iyi geçmişti.

Etrafımdaki tuhaf hava geçmemişti. sanki biri ben fark etmeden boğazıma dikenli teller döşemiş ve bu teller nefes almamı bile zorlaştırmıştı. Tüm gün boyunca ölü gibi gezmem çocuklara bile tuhaf gelmişti. Normalde evde olduğumdan çok farklı olarak enerjik bir kişliğe sahibimdir. Fakat bu hayali dikenli teller bugünümü zehir etmişti. Başımda, bir insanın fazla ölümcül hayaller sonrası beynin o hayalleri reddetmeye başladığındaki ağrı vardı. Bu ağrı tüm gün boyunca katlanarak artmıştı.

Okul çıkışı bizim çocuklar biraz parkta oturmak istemişlerdi. Fakat ben kafamdaki ölümcül düşüncelerle birlikte yalnız kalmak istediğimden kabul etmemiştim. Alin de benimle birlikte gelmek istesede kabul etmemiş, çocuklarla göndermiştim.

Gerçekten evim olan yere gittim.
Yol boyunca sürekli düşünmüştüm ve bu başımın ağrısını arttırmıştı. Kimdi rüyamda ki adam. Kim sahipti o yeşil gözlere.

Kimdi neredeyse benimle aynı gözlere sahip kişi



Zihin OyuncularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin