"Ahenk! Pişt! Sana diyoz be kızım baksana."
Asil'in beni sarsmasıyla ona baktım:
"Napıyon be?"
"İyi, sen napıyon" cevabı ile sabır çekip tekrar önümdeki deftere döndüm. O da suratındaki pis gülüşü silip ciddileşti."Gece, sen iyi değilsin kaç gündür. Noluyor? Biri bir şey mi yaptı? Sıkıntın ne Sis?"
Gece ismimi söylemesiyle irkildim. Bana en yakınlarının söyleyebileceği ismimdi bu ve o bu hakka sahipti. Asil her ne kadar şerefsiz olsa da buz mavisi gözleri , siyah, kıvırcık saçları, şekilli vucüdu ve pis gülümsemesi ile kızları çok üzse de ona ne kadar kızıp sövsem de dostum, canım, kardeşimdi.
Ne yaparsam yapayım gerçekten arkamda duracağına emin olduğum kişiydi. Ondan ve diğerlerinden son zamanlarda yaşadıklarımı anlatmamak canımı sıksada tam olarak ne olduğunu anlamadan onlara söylememeye karar vermiştim. Asil'e bakıp tebessüm ettim.
"İyiyim, kardeşim. Şu sınavlar biraz canımı sıktı."
"Muhteşem zekamla yardım ederim sana." Göz kırpıp yanağımı sıktı. Gülerek elini ittirip hafifçe omzuna vurdum. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.
"Şaka bir yana dediğine inanmadım ama seni zorlamıyacağım."
Ona minnetle bakıp gülümsedim. Asil de bana gülümseyip önündeki test kitabına döndü. Bir süre sonra Demet somurtarak gelip karşımıza oturdu. Asil'le birbirmize bakıp Demette döndük.Asil:
"Hayırdır Karadeniz'de gemilerin mi battı?" Demet cevap vermeden omuz silkti.
"Mustafa ile mi bir sorun var?"
"Biraz, konuşmak istemiyorum. Boşverin ya." Asil kolunu sıkıp kaslarını gösterdi.
" O koca çocuğu istersen hemen indirip karşına getiririm, Çiçek topluluğu." Mustafa esmer, uzun boylu, iri ve kalıplı; saçları üç numara tıraşlı, kaşı çizik biraz keko bir tipti. Demet tam tersi kısa boylu, mini mini bir kızdı. kıvırcık kumral saçları ve ela gözleri ile çok tatlıydı. her ne kadar karakter bakımından çok uyuşmasalarda birbirlerine aşkları her türlü belli oluyordu. En ufak kavgalarında morelleri bozulurdu fakat şuan ufak bir kavga etmişler gibi durmuyordu. Demet hüzünle gülümseyip Asil'i reddetti.
Asil kasalarını sıkmayı bırakıp somurttu. Telefonunda bir şeyler yazıp kulağına dayadı. Birini aradı.
"İmdat! İki hüzün bombası arasında kaldım. yardım etmelisin." Dramatik bir şekilde abartarak konuşmasına Demet'te bende şokla baktık. Bir süre karşı tarafı dinledi.
"Abartmıyorum. Canın kuzenin ve Canın arkadaşın somurtup duruyor." Demet gözlerini devirip telefonuyla ilgilenmeye döndü. Ben merakla Asil'i dinlemeye devam ettim.
"Ama kalbimi kırıyorsun." Sondaki "n" uzatıp tatlı olduğunu düşündüğü ses tonuyla konuştuğunda yüzümü buruşturup test çözmeye döndüm. Alin de rahatsız olmuş olacak ki Asil bir şey diyemeden telefonu kapattı. Asil salak salak telefona bakıp telefonu geri cebine koydu.
"Siz kızlar hiç duyarlı değilsiniz." İkimizde umursamayıp işine devam ettiğimizde Asil omuz silkti.
"Aman be ben şuradaki beni kesen güzelliğe gidiyorum. Sohbetinize doyum olmuyor ama kusura bakmayın."Bizim umursamadığımızı görünce kalkıp kızın yanına gitti.
Asil gittiğinde hafif kafamı kaldırıp Demet'e baktım. Gözlerinin hafif dolu olduğu belli oluyordu.
"Mustafa seni çok seviyor."
"hı" Gibi bir ses çıkarıp bana baktı.
"Mustafa seni seviyor." diyerek yineledim.
"Sanırım."
"Sanma, bil. O serseri çocuğu yola getiren sensin. İlk tartışmanız değil barışırsınız."
"İlk defa bu kadar büyük kavga ettik ama. Bir de onu çok kırdım sanırım."
"O zaman o kırığı onar. Mustafa senin bir bakışına düşüyor Demet." Demet burukça gülümsedi.
"Umarım beni affeder Ahenk."
"Konuyu anlatmak ister misin?" Kafasını reddedercesine salladı. Ben de üsttelemedim. Asil yanımıza dönmüş ve bir süre geçti. Saat geç olmuştu biz de yavaş yavaş kamelyadan kalktık.
"Eve bırakıyım mı sizi?" Asil'in evi Demet ve benim evime ters kalıyordu. Demetle birbirimize baktım ikimizde gerek olmadığını düşümüş olacağızki Demet benim yerime de reddeti.
Vedalaşıp eve döndük. Demet ile yolda sessizce yürüdük. Demet'in evine geldiğimizde onunla da vedalaşıp eve gidince ona yazacağıma söz vererek yola koyuldum. Etraf ıssız ve sessizdi. Bir ürperme gelince etrafıma bakınmaya başladım. İzlendiğimi hissedince hızlanmaya başladım. Kurt ulumaları ve köpek havlamaları başlayınca koşar adım ilerlemeye başladı.
Çevreme bakınmadan hızla ilerlerken karşıma çıkan bir kurtla donakaldım. Kurt hirlayarak üzerime gelirken ben kanı andıran kırmızı gözlerine bakıyordum. kanlı gözleri arkamda bir yere kaydı. iniltili bir ses çıkararak kaçmaya başladı. Arkamda bir kurdu bile kaçırabilecek bir şey vardı ve ben dönüp bakamıyordum.Nefesini ensemde hissediyordum.
"Beni takip et." Uğultulu bir sesle konuşuyordu kafamı hafifçe arkaya çevirip göz ucuyla baktım. Derin ışıldayan sarı gözlerle karşılaştım. Gözleri sarı birer ışık gibi parlıyordu. karanlıktan dolay başka bir şey seçemiyordum. Orman yolunda olduğumuzdan dolayı etrafımda bir binada yoktu. kaçabileceğim bir yer aradım ama kolumdan tutmuş beni göz hapsine almışken bir şey bulamadım.
"kaçmayı aklından çıkar. Sana zarar vermeyeceğim." Sesi çok tuhaftı. Derinden ve uğultulu geliyordu sanki. Kolumdan tutup hafifçe çekiştirip beni ilerletmeye başladı. Gece sessizliğinde ilerlerken bir anda elimin ayağımın boşalmasıyla yere yığıldım. Yanımdaki adam beni tutmaya çalışırken benim odaklandığım bana koşan parlayan bir çift yeşil gözdü.
kızım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyuncuları
Fantasyyüzyıllar önce insanların arasında gizemli varlıklarda vardı.O gizemli varlıklardan biride zihhin oyuncularıydı. Yüzyıllar önce nesli tükenmesi gerekenler hala aramızdalarsa?