--You went to a party
Bir partiye gittinI heard from everybody
Herkesten duydumYou part the crowd like the Red Sea
Kalabalığı Kızıldeniz gibi ikiye ayırmışsın*Don't even get me started
O konuya hiç girmiyim bileDid you get anxious though
Tedirgin oldun mu pekiOn the way home?
Eve doğru giderken?I guess I'll never ever know
Sanırım asla bunu bilemeyeceğimNow that we don't talk
Artık konuşmadığımız içinYou grew your hair long
Saçını uzattınYou got new icons
Yeni dövmeler yaptırdınAnd from the outside
Ve dışarıdan bakılıncaIt looks like you're tryin' lives on
Hayatını idame ettirmeye çalışıyorsun gibi görünüyorI miss the old ways
Eksi hallerimizi özlüyorumYou didn't have to change
Değişmene gerek yoktuBut I guess I don't have a say
Ama sanırım bir şey söylemeye hakkım yokNow that we don't talk
Artık konuşmadığımız içinI call my mom, she said that it was for the best
Annemi aradım, bana en iyisinin bu olduğunu söylediRemind myself the morе I gave, you'd want me less
Kendime, ne kadar çok verirsem, beni o kadar az isteyeceğini hatırlatıyorumI cannot bе your friend,
Senin arkadaşın olamam,So I pay the price of what I lost
Bu yüzden kaybettiğim şeyin bedelini ödeyeceğimAnd what it cost,
Ve mâl olduğu şeyin deNow that we don't talk
Artık konuşmadığımız içinWhat do you tell your friends, we
Arkadaşlarına ne anlatıyorsun, bizimShared dinners, long weekends with?
Akşam yemekleri paylaştığımızı, hafta sonları geçirdiğimizi mi?Truth is, I can't pretend it's
Doğrusu, davranamam buPlatonic, it's just ended, so
Platonikmiş gibi, bitti gitti, bu yüzdenI call my mom, she said to get it off my chest (Off my chest)
Annemi aradım, içimi döküp rahatlamamı söyledi (İçimi dökmemi)Remind myself the way you faded 'til I left (Until I left)
Kendime ben gidene dek hep nasıl solup gittiğini hatırlatıyorum (Ben gidine dek)I cannot be your friend,
Senin arkadaşın olamamSo I pay the price of what I lost (Of what I lost)
Bu yüzden kaybettiğim şeyin bedelini ödüyorum (Kaybettiğim şeyin)And what it cost,
Ve mâl olduğu şeyin de,Now that we don't talk
Artık konuşmadığımız içinI don't have to pretend I like acid rock*
Asit rock müziği beğeniyormuşum gibi davranmama gerek yokOr that I'd like to be on a mega yacht
Ya da kocaman bir yatta bulunmaktan hoşlanıyormuşum gibiWith important men who think important thoughts
Önemli düşünceleri olan önemli adamlarlaGuess maybe I am better off now that we don't talk
Sanırım artık konuşmadığımız için daha iyi olabilirimAnd the only way back to my dignity
Ve haysiyetimi geri almanın tek yoluWas to turn into a shrouded mystery*
Bir bilinmeyene dönüşmektiJust like I had been when you were chasing me
Aynı sen kovalarken benim olduğum gibiGuess this is how it has to be
Sanırım böyle olması gerekiyorNow that we don't talk
Artık konuşmadığımız içinYou part the crowd like the Red Sea*: Burda, Musa Peygamberin Kızıl Denizi ortadan ikiye bölmesi olayına gönderme yapılmış. Kişi o kadar dokkat çekici ki odaya girdiğinde insanlar bir nevi filmlerde gördüğümüz gibi yoldan çekilip kişinin geçmesi icin yol açıyor buna benzetme yapmış.
Acid rock*: 1960'ların ortalarında
ritminde ve sözlerinde psikedelik (yani ruhsal dünyanın görünür hala gelmesi) bazında olaylara göndermeler içeren heavy rock müziği türüdür.Shrouded mystery*: İngilizce'de shrouded: hakkında az şey bilinen gizli olan bilinmeyen, üstü kapalı anlamına geliyor. Gizem (mystery) kelimesini de kullanarak pekiştirme yapıp bilinmeyen bir gizem gibiyim demek istemiş.
Not: Şarkılarda lütfen dümdüz bir çeviri aramayın. Bazı yerlerden direkt çeviri yaparken, çoğu yerde anlam odaklı çeviri yaptım, adaptasyon da kullandım. Anlamı doğru oldukça; eklenmiş veya çıkartılmış kelimenin ya da zaman edati değiştirilmesi, kalıp kullanılmasında bir yanlışlık ve sorun olmaz.
YOU ARE READING
Taylor Swift-1989 (Taylor's Version) (Türkçe Çeviri)
Non-FictionTaylor Swift'in 5. Stüdyo albümü olan "1989" çevirisi.