2.Bölüm Bilinmeyen Kargo

12 1 0
                                    

Eve sağ salim gelmiştim. Hızla bir duşa girdim. Ilık su beni kendime getiriyordu. Banyodan çıktıktan sonra üstümü giyinip mutfağa birşeyler yemeye geçtim. Malum sabah 9'dan akşam 9'a kadar aralıksız çalıştım. Kendime ufak çaplı kahvaltılık hazırlayıp dizi izlemek için içeriye geçtim. Kanepeye yayıldım ki kapı çaldı. Kim gelmiş olabilirki bu saatte.Televizyonu kapatıp yavaş adımlarla kapıya gittim. Kapının deliğinden baktığımda bir tane kargocunun olduğunu gördüm. Kapıyı açtığımda adam gülümseyerek bana baktı. Kapı tamamen açıldığında adam konuşmaya başladı.

'Merhaba. Derin Hanım siz misiniz?'

'Evet buyurun?' adam elindeki bir buket çiçeği bana uzattı. Bu çiçekler bembeyazdı. Beyaz güller. Buketi elime aldım ve içeriye koydum. Kargocu elindeki bir kağıdı bana uzattı ve imzalamam için kalem çıkardı. İmzayı attıktan sonra adam tam gidecekti durdurup

' Bunları kim gönderdi acaba?'

'Fuat Aydın diye isimsiz biri efendim' dedi ve gitti. Fuat mı?İyide ben evimden taşındım.
Evimi nereden buldu acaba? Takip etmiş olabilir. Kapıyı kapatıp buketi elime alıp kokusunu içime çektim. Çok güzellerdi. Evde tam onlara layık bir vazo vardı. Koşar adımlarla vazonun içine su doldurup içinede gülleri koydum. Yemek masasının hemen ortasına yerleştirdim. Onları izlemeye dalarken telefonum çaldı. Elime aldığımda Bilinmeyen bir numara arıyor. Tüm cesaretimle açtıktan sonra telefondaki ses çok tanıdık geldi.

'Aldın mı çiçekleri?' Fuat'ın sesiydi. Eski eşim Fuat. Onunla sadece üç ay evli kaldık alkol kullandığı için ayrıldık.

'Aldım ve şimdi çöpe atacağım' dedim. O ise gülüp

'Yalan söyleme evdeki en güzel vazoya koydun onu.' dedi. Şok içinde güllere baktığımda bir küfür duyup

'Yani sen birşeylere kıyamazsın manasında dedim' o kadar salak olmadığım için güllerin arasındaki kamerayı gördüm. Elimi güllere atıp kamerayı çıkarttım. Karşıdaki kişiden yutkunma sesi geldi.

'Şimdi beni gördüğüne eminim. Beni salak yerine koyman üzdü ama beklediğin gibi olmayınca mutluda olmadım değil şimdi' diyerek kamerayı dışarı götürdüm. Toprağı ellerimle iyice kazıdım ve kamerayı toprağın içine gömerken 'Görüşürüz şerefsiz' dedim. Aslında alkolden başka nedenlerde vardı. Aldatılma, şiddet ve argo. Yemediği için fiziksel değil psikolojik şiddet uyguladı. Herşeye rağmen o kadar toydumki anlayamadım ama ondan sonra benim gözlerim açıldı. Artık kimseye kolay kolay güvenemiyorum. Yaşayacağım pişmanlık veya mutluluk bile adete beni korkutuyordu.Telefon hala açık onun özür yakarışlarını dinledim.Kameranın üstünü kapatıp kalkacağım sırada bir ses duydum. Çıtırtı sesi. İrkilerek geriye doğru adım attığımda çalılıkdaki kişi yere yüz üstü düştü. İnlemeye başlayıp sızlandı.Bu bisikletli bey'di. Koşarak yanına gittiğimde beni görmedi. Ancak yanı başına gelip onu kolundan tutunca kafasını kaldırdı. Karanlığa rağmen seçilebilen kahverengi gözleri benim deniz mavisi gözlerim ile birleşti. Sanki kıyı ve denizin birleşimi gibiydi. Onun toprak gözlerinde solmuşluk vardı. Üzgünlük ve keder. Titriyordu gözlerinin içi. Onu kaldırmak istedim ama o kadar heybetli bir vücudu varki az kalsın bende düşüyordum. Onun kolunu omzuma atıp yavaş yavaş yürüttüm. Evin içine girdiğimizde tüm ışıkları açıp onu koltuğa oturttum. Yiyemediğim yiyeceklerini alıp mutfağa koyduktan sonra koşarak geri yanına gittim. O ise ellerini önünde birleştirmiş suç işleyipte annesinin kızmasını bekleyen masum bir çocuk gibiydi. Kolu morarmış ve şişmişti.Gözlerinin içine baktığımda koluna dokunup dokunamayacağımı sordum. O ise kafasını salladı. Koluna dokunduğumda dişlerini sıktı. Kırık vardı. Evdeki acil durum çantasından gerekli malzemeleri alıp koluna tedavi uyguladım. Savcı olsam bile tıp konusunda bir bilgim var. Tüm işlemler bitince ona baktım.

'Bisikletli Bey kolunu fena kırmışsın. Ben şimdilik geçici bir sargı yaptım yarın doktora gidip alçıya aldırmalısın.' dediğimde gözlerime baktı. Sanki aradığı birşey vardı. Yada tanımışlık.

'Sağol puslu deniz' dedi. Ne ara uydurdu bilemedim ama sormakta istemedim. Hoşumada gitti. Puslu deniz. Gülerek yüzüne baktığımda oda aynı sıcaklık ile bana bakıyordu.

'Kahve yapayım mı? İyi gelir bu kış ayazında'

'Zahmet etme. Ben gideyim en iyisi. Eşin falan gelirse yanlış anlaşılmasın' dedi. Şok içinde baktığımda neden böyle bir ima ettiğini anlamadım.

'Eşim yok, erkek arkadaşım hiç yok. Hatta birşey diyeyim mi? Arkadaşım hiç yok.İşte bile fazla konuşmam'ona baktığımda gülümsemesi aynı yerde kaldı ve' Tamam yap o zaman ' dercesine baktı. Koşarak mutfağa gittim iki adet kahve fincanı çıkardım. Kahveyi beklerken mutfağın kapısına bir gölge düştü. Kırık kolunu sabit tutmaya çalışıyordu.

' Ya şey kusura bakma. Sana takma isim falan uydurdum ama alınmadın değil mi? Numaramı istersen vereyim. Madem arkadaşın yok konuşuruz rahatlarız' dedi. Gülümsediğim esnada kahve makinesi öttü. Ayağa kalkıp kahveleri doldurdum. Hemen ardından numarasını alıp kaydettim. Onu önceden gördüğümü söyleyemedim. Ama onunla baya konuştuk. En son yorulunca zorlada olsa ona misafir odasında yatak açıp yatırdım. Bende odama geçip yattım.

___________
AMAN AMAN NE OLUYOR OMAYGAT💓💓💓💓💓

Bisikletli BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin