Gözlerimi açtığımda beyaz bir tavan ile karşılaştım. Kafamı çevirmek istedim ama o kadar yorugundumki parmağımı bile haraket ettiremiyorumdum.Yanımda duyduğum nefes sesi ile irkimiştim. Daha sonra beni tek bir kişinin umursadığı aklıma gelince sessizliğimi korudum. Kaç saattir uyutulduğum bilmiyorum ama fena halde boğazım acıyordu. Kalktığımda onun düz çizgi halini allan kaşları ve hafif sinirli olduğunu belli eden yüz hatları ise rüya gördüğünün kanıtıydı. Zar zor birazda topallayarak sürahiye su doldurmuş içicektim ama bir anda bacağımdaki his kayboldu ve yere yığıldım. Sesime uyanıp gözlerini açarak yanıma koştu. Beni kucağına almak istediğinde eline elimden kayıp yere düşen bardak camlarına kesti. Acı ile inlemesine rağmen bırakmadı beni. Sedyeye geri yatırıldığımda o da doktor çağırmak için gitmişti. Arada sadece otuz saniye geçti ve doktor geldiğinde direkt beni oturtur pozisyona getirdi. Dizime elindeki yumuşak bir çekiçle vurduğunda dizlerime değen o şeyi hissetmedim. Doktor bu işlemi birkaç kere daha tekrar ettiğinde ilk önce benim yüzüme sonra ise onun yüzüne baktı. Ne söyleyeceksen boğazına takılmış gibiydi. Yavaş ve sakin bir şekilde ikimizin arasına girdi. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
-"Bunu kesin söyleyemem ama Derin'in dizilerindeki his kaybının gitme ihtimali çok yüksek" dedi. Ne yani?Şimdi ben yürüyemeyen miyim? Neden korkmadım? Neden üzülmedim? Bu şeyin tarifi nasıl verilir bilmem ama şuan tek hissettiğim şey hissizlik.Hani insan boş bulunursa. Yada bir çocuğu annesi azarlar ama çacuk alıştığı için tepki vermez öylece halıyı izler, işte böyle birşey.
-"Puslu Deniz'im" şefkatle çıkan bu sesin sahibine baktığımda titreyen bakışlarına bana bakıyordu. Konuşmak istiyor ama olmuyordu. Onun gözlerine baktım. Belkide benim dediğimi duymayacak ama yinede denedim
-"Beni lunapark'a götürür müsün?" dedim. Evet ona bunu dedim. Ama şaşırmıştım. Beni duymuştum.
-"Olur, sen nereye istersen olur" dedi. Küçük bir tebessüm ile ona baktığımda o da buruk bir tebessüm sundu bana. İkimizde soramıyorduk o soruyu. O cesareti bulamıyorduk.Sanki beni anlamıştı. Evet evet anlamıştı. Kulağıma eğildi. Korkuyordum. Kendimi hazır hissediyordum ama bir yandanda korkuyordum. Küçük bir fısıltı ile söylediği cümle beynimin içinde yankılandı
"Poyraz'ın 1 yıl ömrü kaldı"
"Poyraz'ın 1 yıl ömrü kaldı"
Kafamı dehşet içinde kaldırıp ona baktığımda oda çökmüş bir şekilde bana bakıyordu. Çökmüştü.Birbirimize öylece bakıyorduk. Araya doktorun sesi girince kafamızı o tarafa çevirdik."Poyraz'ın hemen hemen 1 yılı kaldı. Onu üzmemeye dikkat edin" dedi.Ardından taburcu olabileceğimi söyleyip gitti. Aradan geçen saatlerden sonra Poyraz'ıda alıp lunapark'a gittik.
Bisikletli Bey'den
Onu son görüşümdü.Ben geldiğimden beri hayatı çok kötü ilerledi. Bir süreliğine olsa bırakmam gerek. Belkide temenni. Orasını zaman gösterecek. Belkide göstermicek. Boşversene. Onun o çocuksu hallerini bu gece sonkez görüyorum.3 saat sonra(Derin'den)
Eve gelmiştik. Herkes yatağına girip uyuyordu ama beni uyku tutmamıştı. Ayağa kalkmak istediğimde dizlerimde dolayı sürünerek sandalyeye bindim. Sandalye zaten yeni olduğu için ses çıkarmıyordu.İçeri gittiğimde şok oldum.Montunu giymiş kapıdan çıkmak üzereydi. Ahşap zemine gelince tekerlek seslerini duydu ve durdu. Yavaşça arkasını döndüğünde ağlamaktan şişmiş ama hala ağlamak isteyen gözlerime baktı. İç çekti. Geldi ve sarıldı. Hiçbirşey demeden yine gitmek istedi ama durdurdum. Benden tarafa döndü. Ona eğilmesi gerektiğini işaret ettim. Eğildi. Benimle aynı boya geldi. Ne yapacağımı az çok tahmin etmiştir. Gözlerini kapattı. Bende kapattım ve yavaş yavaş yaklaştım. Dudakları dudaklarıma değdiğinde gözümden bir yaş daha aktı. Bu öpücük veda öpücüğüydü. Gidiyordu. Hayır. Gidiyordu ve geri gelecekti. Bir süre daha öylece durduktan sonra ayrıldık. Bana baktı,yüzümü avcunun içine aldı. Baş parmaklarıyla yanaklarımı sildi. İki yanağımda öpücük bıraktı ve ardına bile bakmadan gitti. Evet. Bakmadı. Bakarsa gidemezdim, bakarsa bende ona tutulurdum.Zor,herşey zor. Nasıl oldu biranda onu sevmeye başladım bilmiyorum. Gerçekten aklım almıyor.Artık yoruldum.Herşeyden yoruldum. Ama ona teşekkür etmek isterdim. Bana çok güzel anılar yaşatmıştı.Beni gerçekten mutlu etmişti. Güvenmemişti ama sevmişti. Beni ve çocukluğumu sevdi. Beni ve kusurlarımı sevdi. Hayır, o ben tekerlekli sandalyedeyim diye gitmedi. O da beni ne kadar çok severse sevsin tutulmak istemedi. Umarım bu düşüncelerim doğrudur...<Devam edecek>
Hellğğğ yıllar sonra yeni bir bölüm ile geldim mm. Bu bölümde mendile ihtiyacınız olucakkk. İyi okumalar.🥰🥰🥰🥰

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bisikletli Bey
Teen FictionDüşünsenize. Yoldan geçen siyah bisikletli bir adam görüyorsunuz ve bu adam sizin geleceğiniz oluyor. Karşınızda Bisikletli Bey. İyi okumalar