Sabah kalkıp herzamanki yaptıklarımı yapıp ayağıma topulularımı geçirdim. Kışın bot topuklular çok hoşuma gidiyor. Arabama binip adliyeye sürdüm. Yolda giderken bir tane adamın küçücük bir çocuğu dövdüğünü gördüm. Arabayı sağa çektim ve yanlarına gittim. Küçük çocuğun üzerindekiler yırtılmış, elinde tuttuğu üç tane mendil kutusu ile kendini savunma pozisyonuna geçmişti. Adama yaklaşıp omzundan sertçe çevirdiğimde şok oldu. Şaşkınlığı gözlerine vurdu. Bana baktı sonra elini kaldırdı. Tam vuracağı sırada çevik bir haraket ile kurtulup kaşlarımı kaldırdım. Adam ise daha çok kızardı ve bağırmaya başladı. Nefesinde alkol kokusu vardı.
-"NE GELİYORSUN MAL. SANANE. SEN KİMSİN YA. APTAL KARI. SEN BAYANSIN BAYAN". dedi. İşte beni damar yerimden vuran cümle bu oldu
-"Tanıştırayım İstanbul Adliyesinden 3.bürodaki savcı Derin Kaya" dediğimde feleği şaştı.Kolunu çekti ve üstünü düzenledi.Ahh ne kadar aptalca bir davranış. Bende kandım.
-"Boşuna uğraşma. Ya çocuğu verirsin dava etmem. Yada dava ederim seç birini" iki tane seneçek sundum. Hangisini seçeceğini çok iyi biliyordum. Çocuğu verecekti.
-"Çocuğu alabilirsiniz." dedi. "Lan Poyraz gel buraya. Bu ablan seni istiyor git bakayım ablanın yanına" çocukları köpek gibi kullanıyordu. Onu tabii dava edeceğim. Çocuk ürkek adımlarla yanıma geldi. Çok tatlıydı.En az 12-13 yaşlarındaydı. Yanıma geldi,bana baktı. Gözlerimdeki ifade 'Bana zarar verme' diyordu.Titriyordu.Korkudan ve soğuktan. Elinden sıkıca tuttum. Ona güven vermek istedim. Adama birkez daha baktıktan sonra Poyraz ile arabama gittik. Poyraz ilk başlarda binmek istemedi,anlıyordum onu.Tekrardan elini sıkıca tutunca derin bir nefes verip bindi. Onun emniyet kemerini takıp şoför koltuğuna bindim. Arabayı çalıştırdım ama ben Poyraz'ı adliyeye götüremem. İzin almam lazım.Oranımbaşını çeken Çetin abiden izin almak için aradım. Çetin abi aşırı babacan biriydi. Beni kendi kızı gibi sever.Maalesef kendi kızını iki sene önce kanserden kaybetmiş.Ona Poyrazdan bahsettiğimde sevecen bir şekilde'Bir ara getirde sevelim' demişti. Eve giderken ona kıyafetler aldım. Zaten eve gelince ikimizde sıra sıra birer duş aldık ve karnımızı doyurduk. Bu sırada kapı çaldı. Açtığımda karşında elinde poşet poşet aburcubur ile gelmiş bana bakıyordu. Ben hala ona bakarken o içeri girdi ve Poyraz'ın yanına gitti. Poyraz onu görünce koşarak boynuna atladı. Birbirlerini nereden tanıyorlardı?
'Ata-'
'Şşş adımı söylemek yok. Ablan adımı bilmiyor' dedi. Ata ile başlayan bir isim. Hmm. Acaba ne?
'Abii. Nerede kaldın. Bak bu sefer beni bu abla kurtardı. Bana yeni kıyafetlerde aldı.' dedi Poyraz. Gözlerindeki parıltı, tekrardan doğmanın parıltısıydı.
'Geldim paşam. Hadi karnını doyur, sonrada abur cubur yiyeceğiz.' dedi. Poyraz bir anda ona göz kırptı ve yanıma geldi.
'Abla. Lades oynayalım mı? Sokakta hep oynardık.' dedi.
'Tamam. Nesine?'
'Onu kazanan kendi seçer.' dedi. Kafamla onayladıktan sonra serçe parmaklarımızı birleştirdim. O bizi izliyordu. Bende ona bakarken Poyraz geldi yanıma
'Ablaa şunu bi tutsana' dedi.
'Tamam' onun gözlerinin etkisine kapılmıştım bile. Gözündeki mezarlığın etkisinde kalmıştım.
'LADES, LADES KAYBETTİN' diyerek Poyraz etrafta koşmaya başladı. Ben ise şaşkınlık ile ona bakıyordum. Poyraz kollarını uçak gibi açıp yanıma geldi. Ben ise onun boyuna kadar eyilip
'Ne isteyeceksin bakayım?' dedim. Elini çenesine koydu ve düşünüyormuş gibi davrandı. Sonra gözlerini açarak
'Abimi öp. Ama dudağından' şok içinde ona baktığımda o gülmeye başladı. Ayağa kalktı ve yanımıza geldi. Ben ise doğrulmuştum. O tam karşımda duruyordu. Gözleri gözlerimde. Sonra yavaş yavaş yaklaştı ve gözlerimin içine bakarak kısık bir ses ile 'Lades' dedi. Dudakları dudaklarım ile buluştu. Şok içinde ona bakarken o benden çoktan ayrılmıştı.
'S-sen beni yani şimdi?' saçma sorular sorarken o ise benim bu halim hoşuna gitmiş gibi
'Sen böyle tatlı olacaksan ben seni hep öperim' dedi. Tekrardan öpeceğim sırada kendime geldim. Geriye adım atıp
'Poyraz var' bahane arıyordum. O ise anlamış bir şekilde baktı. Sonra Poyraz'a parmağı ile git işareti yaptı. Poyraz gittiğinde baş başa kalmıştık.
'Hani nerede?' alaycı bir tını ile sordu bu soruyu. Tekrardan yaklaştı ve tekrardan küçük bir buse kondurdu.Bu sefer şaşkınlık yoktu bende, sanki içimde bir şeyler uçuşuyordu, kalp ritmim bile değişti. Elini yüzümden yavaşça yanağıma kaydırdı, ardından kalbimin üzerine koyup hafifçe sırttı
'Kalbinin ritmi hep benim için bozulsun. Hep benim için hızlansın o kalbin' dedi. Adeta yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Bende elimi onun kalbine koyduğumda onunki hala aynı ritimdeydi. Ben elimi bastırdığım kalbi hızlandı ve benimkinden bile daha hızlı atmaya başladı.Kafamı kaldırdığımda gözleri kalbinin üzerindeki elimde takılı kalmıştı. Nefesini tutmuştu. Ellerimi çektiğimde gözleri hala ellerimdeydi.
'O kalbin benim için hızlı atsın' dedim. O ise donuk bir şekilde dururken ben mutfağa geçtim. Poyraz oturmuş cips yiyordu. Ona kızmak istiyordum ama o kadar masum bakıyorduki kıyamıyordum. Ardından dış kapı açılıp kapanma sesi geldi. Biz ise Poyraz ile oturmuş çizgi film izliyorduk. O uyuya kalınca odaya götürüp üstünü örttüm. Bende yanına kıvrılıp kendimi uykunun kollarına bıraktım......
________________
İvet. O çok beklediğiniz sahne geldiğğğğ

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bisikletli Bey
Teen FictionDüşünsenize. Yoldan geçen siyah bisikletli bir adam görüyorsunuz ve bu adam sizin geleceğiniz oluyor. Karşınızda Bisikletli Bey. İyi okumalar