XI

90 13 4
                                    

Eve gitmeden önce Ren ile buluşup ondan ayrılmak istediğimi yüz yüze söylemek istiyordum. Onu aradığımda çoğu zaman gittiğimiz parka gelmesini istedim. Telefonu kapattıktan sonra bir banka oturup onu bekledim.

Çok geçmeden gelmişti. Beni fark ettiğinde kocaman gülümsemesiyle göğsüme bir ağrı saplandı. Yüz ifademi stabil tutmaya çalışarak ayağa kalktım. Bana yaklaştığında kollarını kocaman açıp bana sarılmak istediğinde geri çekildim. Kolları havada kalırken şaşırmış bir yüz ifadesi ile bana bakıyordu. Kollarını indirirken üzgün bir yüz ifadesi takındı, "Sevgilim?" derken sesi titremişti.

"Ren, ben ayrılmak istiyorum."

Yüzüne duygu belirtisi olmayan bir ifadeyle bakıyordum. Söylediğimle gözleri kocaman açıldı, ağzı hafif aralandı. Donup kalmış gibiydi.

"N-ne demek ayrılmak istiyorsun?" sonlara doğru sesi titrerken, ellerinin de titrediğini gördüm.

"Beni aldatan biri ile ne kadar süre birlikte olabileceğimi düşünüyordun?"

Gözlerinin dolduğunu gördüğümde göğsümdeki sızının ağrısı artarken onu orada bırakıp geldiği yoldan, yanından geçerek gittim.

Eve vardığımda numarasını, galerideki fotoğraflarımızı sildim. Telefonu kenara bıraktığımda duvardaki resimleri gördüm. Hepsini bir hışımla yerinden çıkarıp yırtarak çöp kutusuna attım. Çöp kutusundaki fotoğraflara bakarken gözlerim dolduğunda ellerimin titrediğini fark ettim.

"Her şeyi mahv etmeseydin, bu ilişki sonsuza kadar sürebilirdi, Ren." derken sesim boğuk çıkıyordu.

🍀 🍀 🍀

Komaeda gittiğinden beri 3 saatten fazla zaman geçmişti. Bu süre zarfında bir kaç şey atıştırmış, ders çalışmıştım. Kalemi masaya bıraktıktan sonra telefonumu alarak saati kontrol ettim. Annemlerin gelmesine 1-2 saat kaldığını gördüm. Onlar gelinceye kadar biraz televizyon izleyebilirdim.

Masamı toparladıktan sonra aşağı kata indim. Biraz acıkmış gibi hissediyordum, bir şeyler yesem iyi olacaktı. Mutfağa girip kendime küçük bir sandviç hazırladım, yanına da bir tane portakal suyu aldım.

Salona geçip televizyonu açtım. Kanallarda gezinirken karşıma çıkan dizi ilgili çektiği için o kanalda durdum. Sandviçden bir kaç ısırık alıp bitirmiştim. Bulaşıkları mutfağa götürüp yıkadıktan sonra salona geri döndüm.

Kanepeye oturduğumda dizinin bittiğini gördüm. Kumandayı alıp televizyonu kapattıktan sonra merdivenleri çıkarak odama geri döndüm. Kapıyı kapattıktan sonra masama oturacakken elektrikler gittiğinde oda kapkaranlık oldu.

Kapıya baktığımda yaşadığım dejavu hissiyle aniden bir korku kapladı içimi. Küçükken yaşadığım olaylar bir anı gibi gözümün önüne geldiğinde bacaklarımın beni taşıyamadığını hissediyordum.

Küçükken annem'i sinirlendirecek bir şey yaptığımda beni küçük, karanlık bir oda'ya kapatırdı. Sadece suyu üzerime döktüğümde bile sinirlenerek bağırıp çağırır, beni oda'ya kapatırdı. Bu yüzden de karanlıktan korkuyordum.

Şu an da o zamanki gibi hissediyordum. Ellerimin titrerken nefes alamıyormuşum gibi hissediyordum. Ne yapacağımı bilemeyerek karanlıkta masamı bulmaya çalışırken odayı dolduran telefon sesiyle irkildim.

Telefon ışığına doğru gidip telefonu elime aldığımda ekranda yazan isimle derin bir nefes verdim. Neden onun araması beni rahatlatmıştı?

Gelen aramayı yanıtlayıp kulağıma dayadım.

"Alo..?"

Arayan Komaeda'ydı, ne diyeceğini merak ediyorum açıkçası.

"Ah, Hina, nasılsın? Ben- bekle sesin neden öyle geliyor? Bir şey mi oldu?"

"H-hiçbir şey. Sadece elektirikler gitti, karanlık olunca biraz garip hissettim. Sen konuşmana devam et.."

"Ah, sadece Ren'den ayrıldığımı söylemek için aramıştım. Artık tamamen bitti. Ve kafam biraz doluydu, bu yüzden seninle konuşursam daha iyi hissederim diye düşünmüştüm."

Söyledikleriyle kalbim hızla atarken ne diyeceğimi bilemedim. Sesi boğuk ve üzgün gibi geliyordu, Ren yüzünden miydi acaba?

"Senin için gerçekten üzgünüm, Komaeda. Ama ne diyeceğimi bilemiyorum. Yaşadığın şeyi yaşamadığım için bu duyguya çok yabancı hissedi-"

"Sorun değil, Hinata, ne demek istediğini anladım." dediğinde susmak zorunda kaldım. Ne demen gerektiğini bilmiyordum.

Bir kaç dakika sessizliğin ardından, "Yarın okulda görüşürüz, Hina." diyerek telefonu kapattı. Bu haline nedensizce güldüm, çünkü yarın okul yoktu.

Tam saati kontrol ederken elektirikler geri geldi. Derin bir nefes verdim. Odamdan çıkıp aşağı kata inerken kapının çalındığını duymamla adımlarımı kapıya yöneltdim.

Kapıyı açtığımda içeri önce babam, sonra ise annem girmişti. Babam her zamanki gibi sadece yüzüme bakıp yukarı kata ilerlerken, annem onun aksine hareketlerinde oldukça yavaştı ve üzgün görünüyordu. Bir şey mi olmuştu?

Annem bana bakmadan yukarı kata çıkarken arkasından bakakaldım. Onu ilk defa böyle görüyordum. Ciddi bir şey olmuştu.

Mutfağa girip şu içtikten sonra odama çıktım. Uykumun geldiğini hissederken ışığı kapatıp, lambayı açtıktan sonra yavaşça yatağıma girip üzerimi örttüm. Komaeda'nın üzgün sesi tekrar kulaklarıma dolduğunda yorganı yüzüme kadar çektim.

🍀 🍀 🍀

Boğazımda hissettiğim kurulukla gözlerimi araladım. Uyumadan önce odama su koymayı unutmuştum. Yataktan kalkıp sessiz olmaya çalışarak merdivenleri inerken babam'ın bağımasını duymamla olduğum yerde durdum.

"Seni o bataklıktan çıkaran bendim! Kucağında daha kimden olduğu bilinmeyen bir çocukla kabul ettim seni, şimdi gelmiş işlerinde yanlışlık yapıyorsun. Senin yüzünden iş batmış olabilirdi! İyiliğimi bu şekilde mi ödüyorsun bana?"

lucky one || komahinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin