...
"Ben aşık oldum!"
Yemek odasına heyecanla girdiğimde sekiz çift göz bana döndü. Annem, babam ve iki kardeşim dışında dört kişiyi burada görmeye alışıktım. Amcam gülerek bana bakarken yengem ve kuzenim sinirle bakıyordu. Masanın diğer ucunda oturan dedemin elini öptükten sonra sandalyemin başına geçtim.
Yine kimi yatağına attın acaba piç kurusu? Hyunyoung'un düşünceleri beni sırıtmaya iterken yüzünü inceledim. Annemin söylediğine göre yengem beni kıskandığı için ismini benimkiyle benzer koymuştu. Yengemin düşünceleri de bunu destekliyordu zaten.
"Kime aşık oldun bebeğim?" Annemin cümlesiyle ona döndüm gülerek. Daha sonra parmak uçlarımı birleştirip yukarı aşağı salladım elimi.
"Anne damadını görmen lazımdı! O güzellik kadınlarda yok."
Dedem dahil herkes gülerken yengem ve Hyunyoung somurtuyordu. Yengem Hyunyoung'un bir gelin getirirse dedemin gözünde yükseleceğini düşündüğünden onu sürekli darlıyordu, bir kızı alıp getirmesi için. Ancak beni zorlayan yoktu. Aksine dedem doğru insanı bulmam için beklemem gerektiğini söylüyordu bana.
"Anlat bakalım nasıl bir beyefendi bu?"
Dedem de lafa girdiğinde sandalyeme oturup yanımda ki ikizimin yanağını öptüm. Jennie gülümseyerek omzuma yattığında diğer tarafımda oturan güzelliği kucağıma aldım. Yuna sırnaşarak göğsüme yattığında saçını öptüm.
"Dede kesinlikle görmeniz lazım onu. Gözlerini, çillerini, ellerini anlatmaya başlarsam susamam ben. Siz onu görün ki bende dilimi yormayayım. Tabi onunla konuşmak için yorulabilir dilim hiç sorun değil."
Hepsi yine gülerken Yuna kafasını kaldırıp bana baktı. "Abi adı ne?"
"Adı Yongbok bebeğim. Senin gibi tatlı elleri var, gülünce gözleri yok oluyor seninkiler gibi."
Yine gülüşünü gösterdiğinde bu sefer yanaklarını sıkarak öptüm kocaman. Sekiz yaşında olabilirdi ama tatlılıkta üstüne yoktu. Jennie ve Yuna benim her şeyimdi. Buna bir de küçük perim eklenmişti.
"Ne iş yapıyor peki damadımız?"
Babamın imalı sözleriyle bende güldüm. Gözlerine kitlendiğimde aklımda belirdi her düşüncesi. Umarım bu sefer ki kısa sürmez.
Hayır, kısa sürmeyecekti. Sonsuza dek sürmesi için elimden geleni yapacaktım da.
"Modellik yapıyor baba. Şu an dünyanın en önemli modelleri arasında yer alıyor."
Jennie'nin kafası omzumdan kalktığında yüzüne baktım. Kaşları çatılmıştı.
"Nasıl tanıştınız siz?"
"Yongbok, Chan'ın kuzeni. Bir kaç ay önce bizi bir araya getirdi. Benim daldan dala atlamamdan sıkılmış, o yüzden tanıştırdı bizi. Felix de işine çok düşkün olduğu için onu da biraz işten uzak tutmak istemiş. İki veya üç kere zorla buluşturdu bizi. Daha sonra kendi isteğimizle buluştuk. Birlikte çok eğlendiğimizi fark edince denemek istedik. Bugün de çıkma teklifi ettim, kabul etti."
Her anlamda eğlendiğimizi bilmeseniz de olur canım ailem.
Aklımda bir sürü cümle oluşurken tek sese odaklandım. Yengemin cırtlak sesi beynimin her köşesindeydi.
O çocuğu getir bak nasıl ayırıyorum sizi. Oğlumla bile o çocuğun arasını yaparım ama senin mutlu olmana izin vermem.
"Birlikte gerçekten çok mutluyuz. Onun yüzünü görmem bile mutlu ediyor beni."
Cümlelerimle kaşları çatıldı, masada ki eli yumruk oldu. Gülümsedim. Felix'i benden alabilecek bir güç yoktu. O benimdi. Tamamen bana aitti. Bana ait olması bedeniyle alakalı değildi elbette.
Onun kalbi, yani her şeyi bana aitti.
Kollarımda heyecanlanışı, ne söyleyeceğini bilememesi ardından anlamsız cümleler kurması, aklından geçirdiği her şey bana olan aşkını gösteriyordu zaten. Bana seni seviyorum demese bile ben anlıyordum, aklını okumama bile gerek kalmıyordu.
Yanımda çocuklaşması yetiyordu bana.
"En yakın zamanda sizinle de tanıştırmak istiyorum ama biraz zaman geçmesi gerekiyor. Daha ilk haftamızdan sizinle tanıştırmak istediğimi söylersem korkar. Kendini bir şey için zorlamasını istemiyorum."
Dedem bana gururla bakarken yanımda ki ve kucağımda ki güzellikleri öpüp kalktım sandalyemden. Yuna'yı sandalyesine bıraktıktan sonra annemin yanına ilerledim. Onu da öptükten sonra Hyunyoung'un gözlerinin içine bakarak konuştum.
"Artık gitmem gerekiyor. Sevgilim beni bekliyor, daha fazla bekletmek istemem."
...
baştan anlaşalım!!!!
dedesi hyunyoungu ayırmıyor, hyunyoungu hyunjinden ayıran şeyler aslında kendi annesi. annesi hyunjini kıskandığı için hyunyoungu yapmak istemediği şeyler için zorluyo
-yeis
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eira | hyunlix
Non-FictionHwang Hyunjin, gördüğü herkesin aklını okuyup ne arzuladıklarını anlayabiliyordu.