...
"Burası neresi?"
Merakla sorduğu soru beni gülümsetti. Kapıyı açıp önden geçmesi izin verdim ona. İçeri girdiğinde bende girip kapıyı kapattım.
"Burası bizim evimiz."
"Evin güzelmiş..."
"Evimiz güzelmiş. Neredeyse tüm günlerimiz burada beraber geçiyordu."
Salona girdiğinde ilk göze çarpan tabloya ilerledi. Bu tabloyu o uyurken yapmıştım ve çok beğendiğim için salonun kapısının hemen karşısında o vardı.
Küçük bebeğim mışıl mışıl uyurken ben onu çizmiştim. Yatağımda küçücük kalmasını, yastığıma sarılışını, dudaklarını minik minik büzmesini... Her detayını özenle çizmiştim.
"Bu çok güzelmiş... Sen mi yaptın?"
"Ben yaptım. Uyurken çok masum görünüyordun, dayanamadım çizdim."
Büyük tebessümünü bana gösterdiğinde derin bir nefes aldım. Gülüşünden öpmek için kuduruyordum ancak hiç bir şey yapamıyordum. Ona yaklaşsam rahatsız olacakmış gibi geliyordu istemsizce. Canını yakacakmışım gibi hissediyordum.
"Başka resimlerde yapıyor musun?"
"Yapıyorum." Salona bağlı olan büyük odanın kapısını gösterdim. "Hepsi orada. İstediğin gibi gezip bakabilirsin."
Heyecanla o kapıya yöneldiğinde koltuğa oturup onu beklemeye başladım
Belki beni unutmuştu ama merak ettiği şeyleri inceleme fırsatı bulduğunda ki sevinci aynıydı. Gözleri parıldıyordu sanki.
✨️
"Anne?"
Dizinde yatarken kısıkça seslendim ona. Gülümseyerek ellerini saçlarımda gezdirdi. Saatlerdir dizinde yatmama rağmen hiç bir şey demiyordu. Yattığımda; boş boş karşı duvarı izlemiştim, uyumuştum, bir miktar ağlamış da olabilirdim. Şimdi ise tekrar uyuyup uyanmış, onu gülümserken bulmuştum.
"Efendim bebeğim?"
Gülümsediğim de onun da gülüşü büyüdü. Felix'i eve bıraktığım saniyeden sonra hemen buraya gelmiştim. Annemin dizine yatmış, her şeyi anlatmıştım. Kimsenin karşısında ağlamayı sevmezdim, ağladığım şeyler genelde zayıf noktalarım olurdu ve kimsenin bunları görmesine izin veremezdim. Ama o annemdi, benim her şeyimi bilen annem.
Ağlamaya o kadar yabancılaşmıştım ki, gözlerim yanıyordu hala. Ağlamanın üstüne bir de uyuyunca iyice kötü olmuştu halim.
"Evde hiç ses yok.. Neredeler?"
"Yuna uyuyor, Jennie şirkette olduğunu söyledi. Geç gelecekmiş. Baban, deden ve amcanı alıp dışarı çıkarttı."
"Anladım..."
Mırıltımdan sonra yanağımı sevdi. Daha sonra minik bir öpücük bırakıp gülümsedi bana.
"Her şey güzel olacak tamam mı? Felix yine senin yanında olacak."
Burukça tebessüm ettim. İki yılı yoktu kafasında. Bana karşı güzel davranıyordu ama bakışları ve düşünceleri ele veriyordu kendini. Beni tanımıyordu. Aklına en ufak bir şey bile gelmiyordu.
"Biraz zor anne.. Evimize götürdüm bugün, beraber yaptığımız her şeyi, yerinde gösterdim ama boş boş baktı gözlerime."
Onu yaslayıp öptüğüm duvarlara, bugün ben yaslanıp her günümüzü ona anlatmıştım ama yüzünde mimik oynamamıştı. Canını yakıyordu her anlattığım. Hatırlamadığı için acı çekiyordu içinde ama yüzüne hiç bir şeyi yansıtmıyordu.
"Şu an çok normal anneciğim. Belki de hala kazanın etkisindedir, bunu bilemeyiz."
Değildi.
"O yüzden biraz süre ver ona. Kendini toparlasın, geçen iki yılı kendi düşünsün. Ona dayatma bazı şeyleri. Buluştuğunuz, vakit geçirdiğiniz yerlere götür ama anlatma bir şey. Bırak, kendi hatırlasın."
"Ya hatırlamazsa?"
Şu dünyada en korktuğum şey buydu. Evet, korkularım olmuştu ama en büyüğü buydu. Sevgilimin, canımı seve seve ellerine bırakacağım tek insanın beni hatırlamaması en büyük korkum olmuştu.
"Ya tamamen unutursa? Başkasına aşık olursa ne olacak? Zorla yanımda mı tutacağım onu?"
'Ya başka birine aşık olursam?'
'Ya seni hatırlamazsam? Ya senin tüm çabalarına rağmen başkasına aşık olursam?'
"Felix senden başkasını sevmez. Gözlerinde sadece sen varsın oğlum. Sana bakınca gözleri parıldıyordu. Ayrıca, hiç kimse iki saatlik tanıdığı birinin evinde kalmaz. O sana ne kadar çok güveniyorsa, şüphesizce sana bakıp kabul etti."
Yüzümde yine bir buruk gülüş sergilendi. Onun varlığı benim merkez noktamdı. Ciddi anlamda her şeyimdi.
"Her şeyi baştan yaşat ona? Sevgini tekrar ona yaşat. Aşkınla baştan aşağı donat onu."
İkimizin de kafası çalışıyordu annemle. Ama benim sevgilim söylemişti yüzüme doğru, başkasını sevebilme ihtimali olduğunu. Bunlar inandırıcı gelmiyordu o yüzden.
"Bizim başlangıcımız kolay olmadı ki tekrar yaşatayım her şeyi ona. Başta zorla buluştuk biz."
"Ama sonra birbirinizden etkilendiniz değil mi? Öyle olmasa sen benim dizimde bir çocuğu böyle anlatmazdın. Yedi yaşında ki Hyunjin'e dönüp bana, seni üzen bir şeyi anlatmazdın."
Kıkırdadım bu söylediğine. Cidden küçük çocuk gibi dizine yatmış sevdiğim adamı anlatıyordum. Ama değerdi, o adam beni çocuk halime geri döndürmüştü. Çocuk Hyunjin'i de kendisine hayran bırakmıştı.
Dizinde biraz daha rahat bir pozisyona gelip gözlerimi kapattım. Biraz daha uyusam daha iyi olacak gibi geliyordu.
Ya da sorunlarımdan kurtulmak için uykuya sığınıyordum.
...
OF hyunjinim 🥺😭
bi daha ki bölümde şu bebiş geliyo 🫶 (ve tabi ki sevgilisiyle)
-yeis
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eira | hyunlix
Non-FictionHwang Hyunjin, gördüğü herkesin aklını okuyup ne arzuladıklarını anlayabiliyordu.