-𝐕-

13 4 2
                                    

Yağmur Er

  -Benimle gel.

   O ses neydi? Kimdi? Odada şu an kimse yoktu, emindim. Ancak öyle ki, şu an birisi bana olduğunu düşündüğüm bir şekilde "Benimle gel"  demişti. Gitse miydim? Ama ya daha kötü olsaydı durumum? Ama zamanım yoktu, bir seçeneğim var gibi gözüküyordu...


Selim Ayverdi

 Bitmeyen lanet taslağa olan sinirimle elimdeki kalemi fırlatıp yere düşmeyi göz alarak kalemi tutma karşılığında yere yapışmam bir olurken derin bir nefes aldım. Yerden güçlükle kalkıp tekrar koltuğa oturmuş, kaleme bakıyordum. Sessizce ve de yorgunlukla mırıldandım.

-Sana bir şey olsaydı Renim ağzıma sıçardı... Net. Neyse ya, bir şey olmadı işte. Sapasağlam duruyor. Yani... 

 Renim demem ile içime bir sessizlik çökmüştü, yumru oturmuştu boğazıma sanki. Kafamı yana çevirip gözlerimi birkaç saniyeliğine kapadıktan sonra işime geri döndüm. Aklım iyice kurcalanıyordu, yine de işimi yapmaya çalışıyordum.

 Bazen her şey yolunda gidebilirdi, ancak yolunda gitmeyen her şeyin sonunda büyük bir sorun da çıkabilirdi. 

  Taslaklarımı tamamlarken bir yandan karşımdaki bilgisayarımdaki mailleri kontrol ediyordum. Taslağın ayrıntılarına girip tamamlamak için üşeniyordum doğrusu. Ayrıntıları siktir edip taslağı hızlıca tamamlamış, hala beklediğim mailin gelmemesine karşın ise oflamıştım. Mail gelene kadar taslağı tamamlayabilmek için hızlıca geçmiştim ve hala mail gelmemişti. Göz devirip yarım yamalak olan taslağa baktım.

-Hayat bile bana oynuyor... Seni düzgünce bitirmezsem mail gelmeyecek mi? Ciddi miyiz? 

 İç çekip göz devirdim. Kalemi parmaklarımın arasına iyice yerleştirip taslağı ayrıntılarıyla, düzgünce, cidden emek vererek çizmeye başladım. Çizimi yarılamıştım, şöyle bir göz ucuyla bakayım derken bir bildirim geldi. Bilgisayara baktım, mail gelmişti; evet, mail gelmişti. Ağzım açılmıştı, dudaklarımı yavaşça birbirine kenetledim. Kaşlarımı çatmam ile dudaklarımdan birkaç şey dökülmüştü.

-Annenin yarrağı. Bok deliği pezevenk. Anca beni uğraştır, sonra işimin ortasında gel. Piç. 

 Bilgisayara yaklaştım, bildirimi açıp maile baktım. Mail'i okurken gözlerimin bir anlığına karardığını, kalbimin ağrı ile sıkıştığını hissettim. Göz bebeklerim ekrana bakıyor, ellerim ise adlandıramadığım bir duygu beraberinde titriyordu. Nefesim kesilmişti. Gördüğüm şeye üzülse miydim, sevinse miydim?

Eren Ballı

 Elimdeki kitapla boş gözler ile Talya'ya bakıyordum. Talya ise bana bir şeyler anlatıyordu. Doğrusu, ne anlattığını unutmuştum. Dün geceden beri uykusuzdum, şimdi ise Talya'nın heyecanlı anlatışlarını bölmemek için güçlükle onu dinliyordum.

- (...) ve, ve biliyor musun Eren? Bana sağol dedi! Çok heyecanlandım o an ne deseydim diye düşündüm falan ama ben bir şey diyemeden gitti...

 Talya'nın anlattığı şeyin az çok benden başka bir erkek olduğunu biliyordum, bu ise kıskançlık damarlarımı ortaya sürerek Talya'ya çıkışmama sebep olmuştu.

-Bana neden saçma salak kişileri anlatıyorsun Talya? Kendini de anlatabilirsin.

Ya da bizi.

-Neden ki, sen normalde benim anlattığım her şeyi dinlersin?

 Kıskandığımın o da farkındaydı, ancak beni gıcık etmeyi sevdiği için imalı imalı sırıtırken sözlerine eklemeler yaptı.

-Yoksaaa... Kıskandın mı? Ya da, erkek olması mı üzdü? Kızları anlatmadım diye manita arayışın mı kesildi?

 Talya'ya göz devirmiştim. O ise beni daha da sinir etmek için konuşmaya devam etmeyi seçti.

-Cidden bunlardan biri mi? Hangisi pekâlâ?

 Derin bir nefes alıp önümde dikilen kızın bileğini tutup yanıma çektim. Kalçalarının banka yerleşmesiyle gözlerini inceledim. Yüzüne uzun parmaklarımı yerleştirdim, okşadım onun yumuşak yanaklarını. Gözlerinden ayrılmadım, dudaklarım hareket etti sadece. 

-Kıskanıyorum. Ama sen fazla üsteliyorsun.

 Talya'nın bana bakan gözleri sadece bakıyordu. His yoktu, duygularını göremiyordum. Perde çekmişti sanki gözlerine. Ben de o perdeleri açmak konusunda emin olmayarak elimi geri çektim. Ayağa kalktım, Talya'ya baktım.

-Hadi evine git, geç oluyor. Güneş batmadan eve varmış ol. 

 Talya anlamsızca bana bakmıştı, ayağa kalkmış ve çenesini düşürmüştü yine.

-Neden beni sen bırakmıyorsun? Hem biraz oturursun.

-Sonra da abin paket yapıp göndersin değil mi? 

-Ayıp ediyorsun abime, hiç şiddet yanlısı değildir o.

 Talya'ya anlamsızca bakıp derin bir nefes alıp vermiştim. Ciddi miydi?

-Kesin öyledir.

 Saatime baktım, güneşin batmasına az kalmıştı aslında. Talya'yı evine tek gönderemezdim sanırım. En iyisi onu eve bırakmaktı sanırım.

-Pekâlâ, seni eve bırakayım madem.

.

.

.

  Selamlar ölü yazar (daha yazar olamadı) bölüm attı! Çok aktifimdir. Neyse, en yakın zamanda bölüm atacağım tekrardan. VE YENİ KARAKTERLER FALAN FİLAN CART CURT SÜPER DİMİ BENİM FAVORİM RENİM İLE SELİM ABİ KARDEŞ SÜPERLER

(Renim = Ben , Selim = Abim) AŞIĞIM ONLARA.

DavaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin