Bilge daha küçükken 16 yaşındaki Bilge sadece kendini düşünüyordu ama annesi ve babası öldüğü zaman ablası dedesini bulmaya yemin etmişti.Ablası Hayalsu Selanik'e gidecek ve orada dedesini arayacaktı peki ama dedesinin adını dahi bilmiyordu nasıl bulacaktı? Hepsi soru işaretleriyle doluydu bütün hayatı sorular ve sorulara cevap aramakla geçmişti. Hayalsu Selanik'e gelmişti ama burada herkes Yunanca konuşuyordu nasıl bulacaktı dedesini birşeyler buldu bir uygulama vardı onunla dedesini arayacaktı.Şimdi evine dönmek istiyordu çünkü buradaki herkes yabancıydı ona Bilge'yi hep arıyordu tabii. Şimdi ise bir tepeye çıkmıştı bitkin düşmüştü. Tepede kale vardı çok eski bir yapıydı. Atatürk zamanındandı o zaman o yapı manastır idi. Manastırın hemen yanında büyük çınar ağacı vardı oradan bütün Yunanistan'ı hatta Türkiye'nin bazı yerleri gözüküyordu. Dedesini bulması lazımdı annesi ve babası yoktu.
Hemen oturduğu yerden kalktı ve kalktığıyla dedesini görmesi bir oldu. Onun dedesiydi onun adı Adriano idi.
Dedesine sarıldı ve dedesi çok az görebiliyordu yaşlılıktan olsa gerek diye geçirdi içinden Hayalsu. Ama dedesini bulması onun büyül mutluluğuydu. Hemen Sezin'i aradı ve dedesi ile konuşturdu. Sezin ağlamaya başladı o da Amerika'da idi. Ablasına Amerika'ya çabuk gelin çok heyecanlandım dedi. Hayalsu, tamam abartma o kadar çok heyecanlanma dedi.Ve Uçağa bindiler...