Sergi günü gelmişti. Güzel sanatlar fakültesinin yaptığı geleneksel yaz sonu sergisi için Seungmin'in bir sürü çalışması vardı. Bazı çalışmalarda Jisung'ın, arkadaşlarının veya abilerinin küçük dokunuşları da vardı.
Bazılarını sabahlara kadar oturup tek başına bitirmişti. Birkaç çalışma için sınıfça toplanmış, sabahlayarak atölyede bir arada bulunmuşlardı.
Resim sınıfının büyük bir emeği bulunan sergide Seungmin gergin bir şekilde gelenleri selamlıyordu.
Henüz ailesi gelmemişti. Jisung bile burada değildi ki Jeonginler, anne babası ve abileri burada olsa bile Jisung'ın desteğinin ayrı olacağını biliyordu.
Seungmin stresli bir şekilde ellerini bol kot pantolonunun ceplerine koymuş ve oflamıştı. Sergi alanında tek başına bulunmak onu geriyorken, diğer öğrencilerin ailelerinin buralarda olması daha da gerilmesine sebep olmuştu.
Derin bir iç çekti ki tam o sırada cam duvarın ardından koşarak sergi kapısına gelen sevgilisini gördü. Artık dümdüz olan saçları koşturduğu için karmakarışık olmuş, pantolonunun içine sıkıştırdığı gömleği kaymıştı Jisung'ın. Seungmin hızla kapıya giderken Jisung elindeki davetiyeyi gösterip içeri girdi.
Seungmin gülümseyerek sevgilisine bakarken, Jisung genci fark etmiş ve yanına gelip sarılmıştı. "Özür dilerim, geciktim."
"Sorun değil."
"Sorun," dedi Jisung gencin yüzünü kavrayıp. "İlk sergin ve ben seni yalnız bıraktım uzun süre. Önce beni lavaboya götür, sonra bana sergiyi gezdir. Sergiden sonra gönlünü alacağım."
Seungmin sevgilisine gülerken onu elinden tutmuş ve sergi salonunun dışında kalan lavabolara götürmüştü. Jisung elini yüzünü yıkamış, gömleğini ve saçlarını düzeltmişti. İçeriye giren gence yol verdikten sonra kapıya tekrar yaslanıp sevgilisini izlemeye devam etmişti Seungmin. Seungmin yaslandığı kapıdan dikkatle onu izlerken Jisung yanına gelip dudaklarını sevgilisinin dudaklarına bastırdı ve cebinden çıkardığı küçük çikolatayı minnoş sevgilisinin eline bıraktı. "Stresin azalsın."
"Sen gelince stresim zaten azalmıştı. Biraz sarılıp öylece dursak olur mu?"
"Olur bebeğim." Jisung sevgilisini belinden kavrayıp sıkıca sarıldığında Seungmin tüm yükünü ona bırakmış ve boynuna sarılıp derin bir nefes almıştı.
"Seni seviyorum Ji." dedi Seungmin mırıltıyla. Sevgilisinin duyduğundan emin değildi. Jisung sessizce gülüp sevgilisinin saçlarını karıştırdı. "Ben de seni seviyorum bebeğim. Daha iyi misin?"
"İyiyim." Seungmin gülümseyerek geri çekilince Jisung onu yaslandığı kapıya biraz daha sıkıştırmış ve sevgilisinin yüzüne yüzünü sürtmüştü. "O zaman sergiye gidelim, gezelim." dedi Avustralyalı.
"Olur." Seungmin son derece huzur dolu hissetmenin verdiği enerjiyle kocaman gülümseyip sevgilisinin elini tuttu. El ele lavabodan çıktıkları gibi Jay'le karşılaşmışlardı.
"Selam." dedi küçük olan sırtını duvardan ayırıp elini Jisung'a uzatırken. Jisung elini sıkınca Seungmin'le de tokalaştı.
"Selam?" diyerek garipliği sorguladı Jisung.
"Sergi için sevgilim geldi, lavaboya girdi. Onu bekliyorum. Görüşmeyeli nasılsınız?" dedi Jay gülümseyerek.
"İyiyiz Jay, sen nasılsın?" dedi Seungmin.
"Ben de iyiyim. Her şey yolunda gidiyor."
"Güzel." diye mırıldandı Jisung. Gereksiz bir gericiliği olmuştu bu anın. Lavabodan çıkan bedenle üçü de oraya dönünce sarı saçlı genç şaşırmıştı. "Sunoo, sevgilim. Lee Peter Jisung ve Kim Seungmin. Seungmin sınıf arkadaşım, o da sevgilisi."diyerek tanıştırdı Jay.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkizler / seungsung
FanfictionSeungmin ve Jeongin, yaz başında mahallelerine yeni taşınan ikizlere karşı hisler beslemeye başlarlar.