Ameliyat

99 17 0
                                    

Multimedia:Biricik güzelimiz Aslı

Okuyucu sayısı oldukça iyi gidiyor. Kitaba nasıl devam edeceğimle ilgili fikirlerim var ama 'Şunu da ekleyebilirsin' diyorsanız bana fikirlerinizi belirten mesajlar atabilirsiniz. Oyuncuların resmini yollamak isterseniz Google+ hesabım: +Burçe Pektaş . Profilimde Luke'un resmi var o şekilde bulabilirsiniz. İyi okumalar...


***


Karneleri alalı 3 gün oldu. Bir liseliden beklenemeyecek kadar iyi notlarım vardı. 'Tam bir ineksin.' diyenlere cevabım "MÖÖ!" Bugün, uzun süre sonra ilk defa alarmsız kalkmıştım. Okul varken hafta sonları bile alarm kurarak uyanıyordum. Saate baktığımda 11.00'di ve bu bana bi anlığına garip geldi. "Neyse" diyerek yataktan kalktım. 

 Direk olarak kendimi banyoya attım. Canım ilk olarak Melisa'yla konuşmak istiyordu.Yüz bakımımı yaptıktan sonra odama gidip gardrobun önünde dikilmeye ve ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Harbiden kıyafetlere bakıp düşünüyordum.

 'Ne giyeceğim ben? Hıı? Fikri olan var mı? Huu! Yardıııım! İmdat yok mu? Polis edin?'

  İç sesimi saçmalıklarıyla bırakarak renkli giyinmeye karar verdim. Sonra bunun yasama aykırı olduğunu ve beni tatlı gösterdiğini hatırladım. Tatlı değilim ben, güzelim. 'Hıı.' diyenler varsa: "Hııı, Zayn Müslüman bi kere tağam mı?" diye cevap vereceğimi bilmenizi isterim. Siyah bir şort ve üstüne siyah bir büstiyer giydim. Saçlarım kurutup yukarıdan topladım. Gözlerime siyah bir makyaj yapıp kırmızı bir ruj sürdüm. Melisa'yı aradım.

-Alo, Melisa'm.

-Alo, aptal sarışın.

-Nasıl gidiyor tatilin?

-Sensiz nasıl gidebilir ki?

  Ah, söylemeyi unuttum. Melisa çoooook ama çooooook romantiktir. Bayağı bir konuştuk ve sonunda saat 3'te Starbucks'ta buluşmaya karar verdik. Karnımın guruldamasıyla kendime geldim. Koşar adımlarla aşağı indim ve her zamanki gibi üstünde bir tek kuş sütü eksik olan sofraya oturdum. Sofra'ya bakarak konuştum "Dodoş'um sofrada bir tek kuş sütü eksik." Doğa buzdolabından süt kutusu çıkarırken "Getiriyorum aşkısı." dedi. Anlamamıştım ama kutunun üstünde 'kuş sütü' yazdığını görünce ağzım açık kaldı. Doğa tepkime karşı kahkahalara boğulurken sonunda kafamı iki yana sallayarak kendime geldim. "Nereden buldun bu bebeği?" dedim kutuyu göstererek." Öyle markette gezinirken buldum." Her ne kadar şasırsam da belli etmedim. Gözlerim Aslı'yı ararken Doğa açıklama yaptı. "Aslı banyoda. Birazdan gelir." Aslı da geldikten sonra yemeğimizi yedik. Aslı biraz suratsız görünüyordu ama nasıl olsa bir şey olduğunda bana anlatacağından ne olduğunu sormadım. Sofradan kalkınca da Starbucks'a doğru yola çıktım.

***

  Beni babamın şoförlerinden birisi bıraktı. Melisa ve ben 2 saat boyunca konuştuk ve sonra içimde eve gitme isteği uyandı. Melisa'ya söyleyip tekrar aynı şoförü çağırdım. Eve geldiğimde ilk olarak Aslı'nın odasına çıktım. Kapıyı açtığımda hıçkırıklarla ağlayan bir Aslı vardı karşımda. Yatağında oturuyordu. Yanına oturdum ve meraklı bakışlar atarak konuştum. "Ne oldu bebişim?" Daha çok hıçkırıklara boğuldu. "Eğer ölürsem, önce hanginizin kız çocuğu olursa adını Aslı koyun. Doğa'nın, senin veya Esme'nin çocuğu olması hiç fark etmez." Hâlâ anlamıyordum. "Kızım ne oldu söyle. Delirtme beni!.." Gözyaşlarını eliyle sildi ve hıçkırıklarını durdurmaya çalıştı. "Ölümcül ve çok tehlikeli bir hastalığım varmış Ada. Ameliyat olmazsam iyileşemezmişim. Ameliyatın da %70 ölüm riski var." Ona gülümseyerek baktım. "Buna sevinmelisin." dedim. Gerçekten anlamadığından adım gibi emindim. "Benim başka bir arkadaşımın da ameliyat olması gerekti. Onun da %70 ölüm riski vardı ama o ameliyata girdi ve iyileşti. Sen de iyileşebilirsin. Biz hep senin yanında olacağız. Ayrıca %70  ölüm riski varsa %30 yaşama ihtimali var demektir. Bu az bir sayı değil."

  Biraz sakinleşir gibi oldu. Sonra telefonunu açıp birisini aradı. "Alo, doktor bey. Ameliyata gireceğim." Ona 'yaşasın!' gibisinden bir bakış atıp kooooocaman sarıldım. "Ablanız süper ikna gücüyle her şeyi başardı. Yok mu bir alkış? Hadi bakim eller havaya!" Birden beni bir kişinin değil iki kişinin alkışladığını fark ettim. Doğa da kapının önünde durmuş,bir yandan ağlıyor, bir yandan  alkışlıyordu. Hepimiz gülmeye başladık. Açıkçası üzülüyordum ama belli etmiyordum. Onu kaybetmek düşüncesi bile beni yıkıyordu. Çocukluktan beri arkadaştık ve birbirimize sıkıca bağlanmıştık. Denizci düğümü gibi... Tamam yahu, taşlamayın. Üzgünüz burada. Az anlayış. Cıkcıkcık. Benzetme konusunda iyi değilim anlaşıldı.Gülmeyi kesip Aslı'ya döndüm "Annene haber verdin mi?"dedim. 'Evet.' der gibi başını salladı.  


Wherever You Are (An Ashley Benson Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin