Yara Bandı

241 11 0
                                    

Eve geldiğimde annem suratımın halini görüp bir 'aaaaaaoooooo' efekti çekip kulağımın pasını bir güzel sildi. Sonrasında sağlık dolabından pansuman için gerekli iki üç parçayı alıp dizlerinin üzerine oturup pansuman yapmaya koyuldu.
"Aaa- anne üflesene. Üff üff annee." Canım çok fena yanıyordu. Bunu ağır bir şekilde ödetecektim.
"Buraya bi yara bandı. İşte oldu. Dikkat et başıma iş çıkarma İzem. Kocaman kız olduğunu söyledikçe davranışların bunun tersi yönünde hareket ediyor."
"Ya anne sultan yapma etme ufak bir iş kazası dedik."
"Ben anlamam. Hadi uyu. Sabah beni söyletiyorsun."
Annemi öpüp odaya çıktım. Gerçekten benim için aksiyon dolu bir gündü. Uyuyup bir daha uyanmamak üzere kendimi uykuma adadım.

"Kızım uyaan. Uyan hadi annen bekliyor. Şükran bu niye uyanmıyor."
(Şükran hanım aşağıdan bağırır.)
"Gökhan dürt onu çimdikle anlamaz o laftan sözden."
(Gökhan bey İzemi büyük bir isteksizlikle çimdikler.)
Ve İzem ...
"Allahınız yok mu sizin." diye bağırarak babasına sinirli bir bakış atar.
"O nasıl laf öyle kızım. Yakıştı mı sana?"
"Babalar kızlarının başlarını okşayarak uyandırıyor en azından filmlerde öyle görüyoruz. Baba, annemin görevine sen terfi ettin demek. Güzel başarılıydı. Yarın daha güzel uyanmak istiyorum. Teşekkürler." Diyip babamla el sıkıştım. Arkamdan gülerek 'deli kız' dedi. Tekrar dönüp kocaman sarıldım.
"Buradaki dünya sarılmama engel oluyor baba."
"Annen böyle hamarat olmasa bizde de dünyalar olmayacak be kızım."

Okula doğru yürürken arkamdan Can çıkıverdi. Öyle bi korkuttu ki ...
"Cancan napıyorsun abi?"
"Korkuttum mu pamuk şekerim." Bana pamuk şeker diye hitap etmesinden hep nefret etmişimdir.
"İnsan gibi selamlasan n'olur be Cancanım."
Karşımda hazır ol a geçip asker selamı vererek 'Günaydın Komutanım'." Dedi
"Yılışma be yılışma."
"Napiyim İzem söylesene amuda mı kalkayım ot mu çekeyim asfalt mı kemireyim sen söyle."
"Sus Can sus. Allahın varsa sus."
Okula girip direk Rüyanın yanına gittim.
"Hadi ya o kadar kötü mü düştün be İzom. Vallahi özür dilerim."
Alnımdaki yara bandından bir haberdim elimle yokladım hala oradaydı.
"Seni yamultacağım bayan yamuk." Diyip saçlarını dağıtmaya başladım. Bunu fazlasıyla hak etmişti.
"Bu saçları yapmak için saat kaçta uyanıyorum haberin var mı?" Diye cırladı.
Banane diyip devam ettim karıştırmaya sonrasında beni gıdıklamaya başladı. Bizim için zaman ve mekanın önemi yoktu. Her şekilde birbirinizle olan iletişimimiz en hat safhadaydı. Kafamı kaldırdığımda Güney'le göz göze geldim. Suratıma o donuk ifade ile bakıyor tek bir yüz kası bile oynamıyordu. Bana baktığına emin değildim oysaki aramızda sadece tanışma faslı geçmişti. Sanırım Rüyaya bakıyordu. Rüyayı dürttüm.
Kulağına fısıldayarak;
"Senin ki seni izliyor." Dedim. Heyecanla dönüp baktı. Saçlarını düzeltip el salladı Güney'e. Güney surat ifadesini korumakta kararlıydı. Sakince elini kaldırmakla yetindi.
Bu şekilde cidden etkileyiciydi. Kızların tapmasının sebebinin çok açık bir şekilde Güney olarak karşımızda duruyordu.

Fizik dersi sıkıcı olmak boyutunu aşıp daha da sıkıcı olmak için kendini kasıyordu. Tek soluk almadan ders anlatmaya devam eden canım hocamız sınıftaki Batur'un isyanlarıyla son buldu.
"Hocam. Hocam beynim eriyor galiba hocam. Hocam bir amb.." diyip yan sıraya doğru bayılma taklidi yaptı. Diğer iki grup arkadaşı yanına doğru gelip "Hocam aşırı ders yüklemesi." Deyip teşhisi koydular. Canım saf yürekli Selim hocam gözlük camını düzelterek arka sıraya doğru gitti.
"Oğlum ,evladım iyi misin?"
"Hocam. Hocam 101 verseniz geçiyorum." Fırsatçı piç sürekli bu tür numara yapıp hem bizi dersten kurtarıyor hem de dersten geçmek için ortam sağlıyordu.
"Hocam oksijen alması bakımından dışarı çıkarabiliriz." Dedim.
"Olur mu hiç öyle şey evladım."
Batur elini boğazına götürüp
"Hocam nef-nefes hoc-." Diyince hoca daha da bir panikledi.
"Hocam bende." Diyip kendimi Baturla beraber dışarı attım.
"Sağol be Baturcan devrelerim yanmak üzereydi."
Yanağımdan makas alıp
"Ne demek fıstık, hadi gel şu müdüre yakalanmadan şuradan tüyelim."
Kantine gidip arka tarafa doğru oturduk. Batur her ne kadar piçlik yapmış olsada hüzün bulutlarının onu sarmaladığını görebiliyordum.
"İyi olduğuna emin misin Baturcanım?"
"İyiyim tabi n'olacak fıstık."
"Bana pek öyle gelmedi nedense."
"Rüya neden beni sürekli görmezden geliyor anlamıyorum. Sürekli adım atmaya çalıştıkça on adım geri kaçıyor. Hayır yani anlamıyorum benim gibi yakışıklı kas-.." omzuna bir tane geçirdim. Üzgünken bile egosu en üst kademedeydi.
"Anlıyorum seni Batur. Ama kendi önüne baksan. Yani şimdi nasıl söylenir bilmiyorum ama Rüyanın hoşlandığı birileri var."
"Allahtan nasıl söyleyeceğini bilmiyorsun
İzem. Şu yeni gelen çocuk dimi. Koduğumun piçi başka okul bulamamış." Sinirle soluyordu.
"Aman boşver yahu sen kendi dalgana bak." "Dalgama baka baka sörf yapmayı öğrendim sayende be İzoşum." Espri miydi şimdi şu yaptığın kalk siktir git amınakoduğumunun.

Zil çalmış ve Batur Rüyanın buraya geldiğini görünce el mahkum gitmişti.
"Nabeeerr."
"İyi Rüyam gel otur." Dedim elimle yanıma vurarak. Havadan sudan konuşurken Kızıl sürtük ve yancısı yanlış görmüyorsam tam da şu anda yanımıza geliyorlardı. Omuzları dikleştirip herhangi bir darbe için gardımızı çekmiştik.
"Aa canım kıyamam geçmiş olsun neyin var." Dedi yapmacık yapmacık.
"İş kazası hem sana ne bundan."
"Gözetleme işi tahminimce, ne o çok bir şey duyabildiniz mi?" Dedi gözlerini kısarak.
"N- ne gözetlemesi hah yok artık." Siktir kekelemiş miydim.
Rüya
"Cidden şuan seninle uğraşmak isteyeceğim son şey rica etsem def olup gider misin?" Fazla cesaretlice bi davranıştı. Tebrikler Rüyam.
Sude Rüyanın yakasına o ojeli pençelerini geçirip "Seni buraya gömerim kimsecikler de alamaz anladın mı tatlım." Dedi.

"Bak sen Allahın işine."diyip uçan tekmemi iki santimlik etek boyu olan kızıl sürtüğün diz kapaklarına geçirdim. Esra harekete geçerek saldırmaya başladı. Rüya da Sudenin saçından tutmuş çekiştiriyordu. Esra kolumu ısırdığında sertçe kafasına dirseğimi geçirdim başımıza toplanan okul halkı tezahürat eşliğinde gaza getiriyordu. Bir tavuk misali çırpınan kızıl sürtüğün sanırım tırnaklarını kırmıştım. Biz böyle birimize sataşırken bir ses duyuldu. Kafamı sesin geldiği yöne doğru [...]

IrakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin